Katibe
“-biz de;
sizin hesap;
gene bi bazar günü
Aşşa Melenin arabasıynan köye ğelecez
onnarın okula katip tayın etmişler birini
emme valla tam -sonuratdan görme
gavırdan dönme-
üş guruş mayış alıyosa gari,
-n’oldum delisi-
kendini bişiy sanıyo haralda
her işin içine giriyo,
her şeyden anlayo
herkeşi tanıyo
her şeyin fiyetini biliyo
ne bulursa alıyo,
olur da,
valla o gadar olur
söz temsili biri gaksa dutsa da ordan
“-televizyen şu fiyet” dese
hemen atılılıp, “-ucuz, fason,
toplamadır,
çalıntıdır,
değilise bile tapon,
tanınmamış marka
defoludur
garantisi yokdur” deyo
neyimiş “-yerli marka”
deye beğenmeyo
millet bırak ejnebisini[1]
yerlisini bile alamayo
o da millete cay ediyo[2] goya
“sonratdan görme
cavırdan dönme” dedikleyin
bi de boy-pos, endam,
yüzünde bi sevim,
meymenet[3] filen olsaymış
ortalık yancağmış
emme netçen, ……….
Allahın yaratdığı gul
haşa! emrinden soval olmaz
netçede
tabi Deli Osman da ondan geri galmayo
“- “-buz dolabı da” hu fiyet” dedi emme
yafudinin hesap, ucuz mal
benim de bek işime ğelmez
katip gızımızın dediği gibi garantisi file yokdur”
memur gız onun ağzının cağıştısına[4] bakıp
“-yok canım olmaz öyle şey
vemezler o fiyete,
garanti vermeden satdırtmazlar adama” deyince barabar
Deli Osman
“-gel sana taha aşşa alıvırayın”
demez mi, ………. demez olaydı
o da şipiredek![5]
“-hadi gedelim o fiyete bana alıvı”,
“-haddi”
valla alcağdan file değil ya,
uzatmayalım bunnar düşdüler, getdiler
bekleşennerden biri;
"-len valla hinci izlerinin üsdüne geri dönerler”
“-Osman Ağa, katibeye;
“-bak hinci Osman ağan
nasıl tenzil ettiriyo” dedirdecek”
“-tabi katip de; içinden
“-biz şe’erli, üsdelik paralı memurukan
bizim hatırımıza inivimeyollar da
bu çarıklı köylü parçasına neye inivisin”
deyodur içinden”
“-Osman ağa
kendi oğlu böyük memur olunca
“-güçcük memur gısmı,
nassı olsa alamaz” deyodur
nası olsa birezden gerisin geri döner gelirler”
“-hinci izlerinin üsdüne geri döner
“-almadık,” demezler de
“-beğenmedik”
“-ucuzumuş”
“-fason[6]”
“-tapon[7]”
“-yerli malı” olmadı
“-taklit” deye gelirler hinci”
neyidi o bi de “-garantosu yoğumuş”
“-len Allahın yaratdığı gulun garantisi var mı da
gulunun edip-goduğunun garantisi olacak
beş barnağın beşi de bir mi”
“-len hemi garantisi olsa nolcak
üş senede bozulmaycak mı
ondan sonura bozulusa?
yenisini mi alacaz
hepisinin de sa(ğ)lam olduğu ne malim”
“-elettin fabırgaya “bozuğumuş” deye
“bizim deği” dediler netçen
yahut gu;
“hurasını höyle etmişsiniz,
burasını çevirmişsiniz
içini aşmışsınız,
üş sahat açık dutmuşsunuz,
arkasına hava boşluğu gomamışsınız
güneş almış,
duman boğmuş
çocuklar bilirine-bilmezine aşmış gapamışlar
yaut da
evde çoluk-çocuk alup a açıp-gapamayınca
hava almamış,
sahatı dolmamış
pilini dakmamışsınız,
yağını gomamışsınız
dinnendirmemişsiniz
olmadı fişini çekmişsiniz
zart, zort, adamlarda mazaret mi yok
garanto satana ğadak
ondan sonura sen sağ ben selamet
ne gördüm, ne bilirin”
“-isder misin hinci katip gız
dükkanda ne var ne yoğusa alsın çıka-ğelsin”
“-valla ödeycek olan o!
kendi paşa gönlü bilir”
“-bunu zati çenizi mayışı uçun alırlar,
çencere gapa(ğı)nı bulmayınca gaynamaz
kör satıcının şaşı alıcısı olur”
“-parayı veren düdüğü çalar”
“-ne parası Allahın aşğına yau
para olsa, bu ğadak öter mi bu
aklı sıra cay ediyo işde, Allahın gökgörmediği,
sonradan görmenin teki
sonradan görme gavurdan dönme dedikleri”
“-oraya ğadar eletmişikene
adam Osman Ağa’yı kefil ederse
şaşman ne isderse veri(r)se”
şeerli el kadak bi kayıt uzatır da
“-usulen Osman ağğa
şurayı bi şeytdirivi derse”
“-ben bu ğızımızı tanimeyon
emme sen gosgoca Osman Ağa’sın he(hn)!”
“-valla öyle derlerse Osman Emmi gözü gapalı
basar imzayı”
“-şeerli işini bilir valla”
“-len o(ğ)lana der,
mayışından kesdirtdiri”
……….
“-taha da olmadı mı Memed onun
tayınını Gars’ın Posof’unun
hudüddeği en uzak köyüne
olmadı Haggari’nin Çukuca’ya
çıkartdırıvırı(r)”
“-Posof Karsın değil”
“-ya nerenin”
“-Artvin’in”
“-değil Ardahan’ın”
“-Ardahan vilayet değil ki”
“-farketmez”
“-o da ona güveniyo haralda”
“-memurluktan atdırı(r)”
“-adı üsdünde deli
ona bişiy olmaz,
siz kendi başınıza acı(yı)n”
“-adam heciz galdırdımıydı
vay bunun o(ğ)lu ferişdahımış[8]
emekli ormançıymış,
Karadeli oğluymuş
deliymiş, dinlemezler”
“-onun uçu sen gönlünü ferah dut”
“-o gızın derdi günü goca”
“-bi evlense derdi-tasası ğalmaz”
“-iki ğün sonura memur olcan
alcan bizim katibi
çit mayış, olu-ğedersiniz”
“-birisinikini yerler
ötekinikini pangaya atarlar”
“-nasip bu olur mu, olur”
“-gari köylü dakımına
selem vermezsiniz”
“-memur gızı, beker durdurtdurular mı
sen hinciden bellikle[9]”
“-adını go neminazım”
“-iki ğün sonura “tohh” dersin
emme iş işden geçer”
“-onun belliklediği biri vardır”
“-netçen boba sen
sen yünsek ta(h)sıllısın”
“-nasip meselesi bu işler”
“-bi gızı kırk gişi isder
bi bobayiğit alı-geçer”
“-öyle, öyle”
“-öyle öyle, emmiyin dediğini yabana atma
birinizinkini ye(yi)n
ötekinizinkini atın pangaya”
“-katip deyip geşme
yolluğu-molluğu,
kasa tazminatı,
tayın bedeli
iş güşlüğü,
cumartesi-bazar demeyo
fazla mesayi
para makenesi ha-bire[10] dönüyo
muazzam para alıyo bunnar”
“-valla benim daha o işlere
zamanım var”
“-sen gene getmiş bizim okuyannar gibi
baldırı-çıplak birine havas olmuşsundur”
“-işin-gücün yoğusa garıya hızmat et dur
tabi senin köyde anan-boban mı var,
gardaşların aç açık mı sana ne
garının duda(ğı)nın boyasına para
dik topuğuna para
o yatsın sen besle
valla köye doru dönüp bakamazsın bile”
“-bizim epapo(ğ)lunun tiniyetinde[11] o yazmaz
başga nesi kimi var bizim epapın yau
bu da uçuvudu mu valla zuvudur galı”
“-len alır ikiğün sonura
paşanın birinin gızını bey gibi yaşar,
ya da bencileyin cıscıbıl, mal meydanda”
“-aklını başına al boba
gel ağzını eğşeyip durma
hu katibi gaçırma, iki ğün sonura
boban köyde alıviri birini
tohh dersin amma, …”
“-iki çıplak bi hamama yakışır, olum
sırıncıyıp durusunuz
iki ğün sonura, köyden gelcek
bazar gamyonunu bekler buluruz,
köyden anam ne yollaycak deye”
………..
“-valla biz de,
ha köyden birini gurtarsın deye
köyden everividik, bok yedik
yandakı arkadaşları bile
“-ille memur gız bulalım
tek mayışınan olmayo” dediler emme
oğlanın başına bi nalet halkası geçirividik
Allah bilir her gün sebeb olannara söğüyodur
emme nasip öyle olcağmış,
hinci “tohh” desen var mı faydası
çare yook, Allah baksın görsün gari
o zamannar bizim aklımız öyle eriyodu
kafamız o ğadar çalışıyodu
dünne ğözeli olsa var mı faydası”
[1] ejnebi / ecnebi : yabancı, başka uyruklu.. ama genelde batılılar, hatta hristiyanlar kastedilmektedir.
[2] cay etmek : nisbet, alaylı laf çarpmak, laf sokuşturmak
[3] meymenet/meymanat: şekil düzgünlüğü, yakışık, uygunluk, yaraşırlık,
[4] ağzın cağıştısı: söslenen, koşulan, palavra, yaygara
[5] şipiredek / şirpedek / şipbedek: birden bire, anında hemen, beklenmedik anda
[6] fason : bir malın kısımlarının başka başka yer ve kişilerce yapılması
[7] tapon : değeri düşük, arızalı imalat, eski, bozuk, işe yaramaz. eksik
[8] feriştah : en düzeyli, en yukarıdaki. mükemmel..
[9] bellik: işaret
belliklemek: belirlemek, işaret koymak, birinde karar kılmak, tanımak, benimsemek,
[10] ha bire : durmadan, devamlı, fira
[11] tiniyet : tıynet, huy, ahlak, düşünce, geçmiş