Bundan üç yıl önce(06.10.2008) terör konusunda yazdığım bir yazımı sıcak gündemimizle ilgilisi dolayısıyla tekrar siz okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
"3 Ekim 2008 günü Şemdinli’de Aktütün karakoluna güpegündüz son yapılan hain terör saldırısında 15 evladımızı yine şehit verdik.

Yine Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde on beş aile ocağımıza ateş düştü.

Yine yürekler yandı ciğerler parçalandı.

Otuz yıldan beri hep aynı şeyleri yaşıyor ve söylüyoruz.

Şehitlerimizin kanları yerde kalmayacak.

Ancak her gün şehit sayılarımıza yenileri ekleniyor.

Şemdinli’deki bu karakolumuza yapılan çok sayıdaki terör saldırısında toplam 40 dolayında şehit verdik.

Aktütün karakoluna sık aralıklarla yapılan saldırılara karşı gerekli önlemleri alamadığımızda böylece ortaya çıkıyor.

Çok kalabalık teröristin katıldığı söylenen bu saldırıları nasıl haber alamadığımızın sorusunu da kendimize tekrar tekrar sormamızda fayda vardır.

Terörle mücadelede en büyük etken istihbarattır.

Eğer bizler 300–400 teröristin katıldığı bu geniş çaplı terörist saldırılarından haberdar olamıyorsak burada bir eksiklik ya da yanlışlık var demektir.

Her beş terörist grubu içerisinde eğer ülkemize bilgi sağlayabilecek durumda değilsek, ülkemizin terörle mücadelede başarılı olması elbette tam anlamıyla mümkün olmayacaktır.

Evet, tek kişilik veya üç beş kişiyi geçmeyen terör hücreleri tespit edilemeyebilir.

Ancak böyle üç beş bin kişiden oluşan terör örgütünün kalp atış sayılarını bile bilmemiz gerekmiyor mu?

Bu hainleri dünyanın çeşitli istihbarat örgütleri nasıl kullanıyor ve yönlendiriyorsa, Türkiye’nin de bunu başarabilmesi çok mu zor?

Bir başka ülkeden medet beklemek ya da onların vereceği bilgilere güvenerek terörle baş etmek mümkün değildir.

Olmadığı da görülmektedir.

Çünkü her ülke kendi çıkarları neyi gerektiriyorsa o kadar yardımcı olur.

Şunu da unutmamak gerekir.

Terörle mücadele düzenli orduyla yapılamaz.

Çünkü düzenli ordu ancak başka düzenli ordularla mücadele için eğitilmektedir.

Terörle baş edebilmek için ayrı bir profesyonel yapılanma mecburiyeti vardır.

Bu yapılanma da terör örgütünün yaşam şartlarında yaşayabilen uzman elemanlar yetiştirmekle olur.

Bunun yanında profesyonel terörle mücadele elemanlarının da her türlü güvenceye kavuşturulması gerekir.

Terörle mücadelede yer alan unsurların donanımları, maaşları ve sosyal hakları açık çek şeklinde ödenmesi de dâhil her türlü güvence verilmelidir.

Burada görev alan elemanların çoluk çocuklarının gelecek endişeleri,  maddi, manevi hiçbir sıkıntı ve endişesi olmamalıdır.

Böylece bugün terörle mücadele için ayrılan kaynakların yarısıyla bile daha etkili mücadele etmek mümkün olacaktır.

Bugüne kadar terörle mücadeleye yüz milyar doların üzerinde kaynağımızın harcandığı ifade edilmektedir.

Ayrıca 40 bin dolaylarında güvenlik görevlimizi ve vatandaşımızı da teröre kurban verdik.

On bin kişiden oluşacak profesyonel terörle mücadele birimi ya da birlikleri terörün üstesinden böyle özel yapılanmalarla daha rahat gelebilecektir.

Daha önce oluşturulan ve sonradan dağıtılan özel timlerin bu konuda ne kadar başarılı olduğunu unutmamak gerekir. (06.10.2008)

( Teröre Karşı Profesyonel Yapılanma Şart başlıklı yazı İ.Sarıçay tarafından 19.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.