" Edebiyat aracılığıyla esenliğe kavuşturulmasına karşın, yaşam, yaşama günahını işler durur sürekli, çünkü her eylem us gözünde bir günahtır."  Lisaweta Iwanowna'ya açıldığı anlardan birinde söylemiştir,Tonio Kröger.
Tuhaftır Thomas Mann kahramanları, pek konuşmazlar. Novellerinde yaşam susmuşken bunu elbette yadırgamayız. Yakınmazlar ama. Yorgunlukları, tekdüze bir yaşamda dindirilebilecek sancıları vardır. Örneğin sarımsı loşlukta masada oturan Bay Spinell'e bakalım. Eğiktir başı. Cevap alamadığı mektuplardan birini yazarken görürüz. Ya da Johannes Friedemann tiplemesine. İronik dilin ustalığıyla yerden yere vurulmuştur. Sık sık kapandığı bürosunda hikaye ve şiir kitapları okur, kemanıyla oyalanır. Öne kavisli çarpık göğsüne rağmen keman çalmayı öğrenebilmiştir.  
Öykü küçük bir kaza ile başlar. Annesi kızlarıyla çıktığı gezintiden dönünce bir aylık Friedemann' ı kundaklandığı masanın dibinde tortop yatarken bulur. Hizmetçi kadın, sarhoş, bebeğin başında öylece bakınıyordur. Alkol bağımlılığı ile açıklanır vurdumduymazlık. Sorumlu aranmaz. Anne öncesinde kadını uyarmıştır çünkü. Normal yaşamından  soyutlanmış gibidir Friedemann. Onu tüm çıplaklığıyla görürüz. Yazarı için saplanıp kaldığı derinlikten kıymık gibi çekip alınacak sancıdır sanki. Okur okumaz, yaşama tutunmaya çalışan güçlü bir örnek olarak ayırdım onu. Onca olumsuzluğu bu sıska bedene reva gördüğü için, elbette yazarına içerleyerek. Yazar, talihsizliği cezalandırmak kastı taşırsa hiç şaşırmam. Lisaweta’ya söylenmiş şu sözler bu amaca dönük gibidir;
“ …bu iş için daha baştan seçilmiş ve lanet halkası boynuna geçirilmiş bir sanatçıyı, biraz bakmasını bilen kimse öteki insanların arasından hemen bulup çıkarır.”  ( * )
 
 İyi ki şans eseri önce, Faulkner’in Ses ve Öfke’sine bakmışım.Faulkner’in yerini tutar mıydı Thomas Mann? Örneğin, vücut dilinde sırnaşan dişiliği sessiz öfke ataklarına dönüşen Quentin, dayısı Jason’u cezalandırmak isterken Küçük Friedemann kişilerine ne kadar benzemekte? Kuralcılığın ardına gizlediği gerçek yüzüyle barışık yaşayan Jason’la Thomas Mann kahramanları baş edebilecek midir? Aslında daha çok Faulkner üzerinden Thomas Mann’ı arıyorum, izleklerini.
 
Ama itiraf etmeliyim çok fazla betimlemesi var. Okurken nasıl sıkıyor. Ağır mobilya ve onca eşya üzerinden yürüttüğü güç gösterisi, ayırmak zorunda kalacağım kavgaları hatırlatıyor bana. Bir de  öykü mantığına aykırı düşecek sorgulamaları olmasa.
 
Thomas Mann hemen boğmak istemez kahramanlarını. Haz düşkünü olarak yüzleştirdiği yaşam başkalarına karşı cömertken onlardan esirger kendini. Kırgındırlar doğal olarak ve gücenmiş. Sahip olma tutkusu ne denli güçlüdür, şaşarsınız. Friedemann üzerinden düşünürüm de, yaşamı duyumsamaya engel fiziki ya da başkaca  kusurlar bulunmasaydı  insanlarla alıp verilemeyecek ne kalırdı geride?
 
Her öyküde ya iflas etmiş yada hastalıkla boğuşan bir tüccar mutlaka bulunur. Sonra, bir bahçe. İçinde yıkılmaya yüz tutan ev ve havuzu. Yazar açıkyüreklilikle çağırsa gerek. Kendini esirgemiyor bizden. Evet evet, içtenlik çok büyük bir özveri aslında. Dikkat kesildim okuyacaklarıma. Sanırım T.Mann novellerinde otobiyografisini yazdı.
 
Yaşam ve akıl arasında denge olduğu sürece edebiyat bizi esenliğe götürmez mi?   Yaşamla arasında ki mesafeden dolayı yazar ince beğeniler edinir. Başkaları için belki tuhaf ama sanat ve edebiyat için gerekli olan. Spinell karakteri işte böyle biridir. Bayan Klöterjahn’la diyaloğu bu tuhaflığı ne güzel anlatır;
“ Siz güzel kadınlara böyle mi bakarsınız, Bay Spinell?”
“ Evet, hanımefendi ! Gözlerimi dikip onların yüzüne kaba ve gerçeğe susamış biri gibi bakmaktan ve kendileriyle ilgili olarak hatalı gerçek bir izlenim edinmekten daha iyidir böylesi..”   (* )
(*) Alıntı ve diyalog ; Kamuran Şipel, Seçme Öyküler.
( Friedemann Kamburunda Thomas Mann başlıklı yazı Aydin Akdeniz tarafından 29.10.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu