“ USTA-ÇIRAK”- anonim
Bir gün gencin birisi acilen iş arıyor
Ahşaplarla uğraşan bir ustaya varıyor.
Durumunu arz edip, ustadan iş istiyor
“- Çok zamandır işsizim, beni çırak al!” diyor.
Usta; “- Peki o zaman, hemen koyul sen işe
Al götür odunları; kestane, çınar, meşe.
İstif eyle onları, güzelce diz şuraya
İşin bittiği zaman kavuşursun paraya.”
Çırak, “- peki” diyerek koyulur çalışmaya
Zor gelse de çalışmak, başlıyor alışmaya.
Eline kıymık, diken batınca feryat eder;
“- Ustam bu iş çok ağır, inan ölümden beter.
Kıymık, diken battı hep, bak kanıyor ellerim
Bu iş bana zor geldi, yıkıldı hayallerim…”
Çırağın bu haline şaşırmaz elbet usta
Ders vermeyi düşünür çırağa bu hususta.
Emrederek çırağa; “- tuz getir, eve git de
İçinde su bulunan bir bardakla birlikte…”
Çırak hemen seğirtip, bir anda eve varır
Alır tuz ve bardağı, bayağı meraklanır.
Ustamız karıştırır, tuzla suyu bardakta,
İçirir çırağına; “- nasıl tat var damakta?”
Çırak suyu içince tükürür öğürerek,
Su acıdır haliyle, çırağa bir ders gerek.
Sonra gidip bir gölün kenarına varırlar
Tuzu göle dökerek, bardağı daldırırlar.
İçer çırak bu sudan, tatlıdır göldeki su
Şöyle anlatır usta, çırağa bu hususu;
"-Bardak olursan eğer, acı duyarsın elbet,
Göl olursa yüreğin, tatlılık kaybolmaz, net…”
…
Bir hikâye paylaştım, bir şeyler dedim size
Usta-çırak konuştu, hisseler düştü bize.
İş bu hikâye bize, bil ki şunu öğretti
Şu alttaki beyitler, inan ki bize yetti;
“Eden kendine eder!..” Suçu yoktur kimsenin
“Ya bardak olacaksın, ya da göl!..” Seçim senin!..
Kadir Çetin 10.06.08 Nazilli