Peyami Safa,O nu 15 haziran 1961 de kaybettik.Ardında çok sayıda Edebiyat eseri bırakarak hayata veda etti.
Daha çoçuk yaşta babasını kaybeder. Baba İsmail Safa Sivas'da makumken ölür ve  oğul Peyami SAFA yetim kalır.
Babasının II Abdülhamit zamanında sürgüne gönderilmesi sebebiyle hiçbir zaman belki bu konuda objecktif olamaz.

Bu yüzden hayata çoçuk yaşta atılır.Ve düzenli eğitim göremez.Ama O kendikendini yetiştirir.Fransızca yı öğrenir ,Fransızca  Gramerini yazar.

İlk başlarda kendi ismini kullanmaz.Annesini isminden esinlenerek.Server Bedi ismiyle eserler verir.Bu tür eserlerde keni ismini kulanmama sebebi bu tür eserleri edebi değerinin az olmasında bulur.Ancak ticari kaygılarla bu tür eserler yazmak zorunda kalmıştır.
17 yaşında başladığı yazım hayatı ölene kadar devam etmiştir.

Yazmak Onda tutkudur.Dokuz ve 17 yaş arası kemik hastalığına yakalanması dolayısıyle ,hayatı hastaneler arasında geçer.Bu dönemde Türk Edebiyatına 9 hariciye koğuşunu armağan eder.Bu eserini Nazım Hikmet'e ithaf eder.Daha sonra basında unutulmaz polemikler ,kavgalar başlar,aralarında.Yıllar sonra bu eser TV filmi olur.Çok ilği görür.

Makale,roman,deneme,öykü,,edebiyatın her alanında yazılar yazar.Edebiyat meraklıları mutlaka O nun eserlerinden bir kaçını okumuştur.Daha çok piskolojik ve kültürel değişimleri konu alır.Fatih-Harbiye.Bir tereddütün romanı.Bir akşamdı.
Aynı zamanda fikir ve irfan adamıydı.Bu alanda Doğu Batı sentezi okunmaya değer eserleridir.
Birçok yazarı edebiyat dünyasına kazandırmıştır.Bunlardan en önemlisi;Said Faik'dir.

Necip Fazıl ile arkdaşlıklarından dolayı karşılıklı birbirlerini etkilerler.Bu etkilenme ilerde aralarında sorun olur.Birinin şiirde yaptığını diğeri nesir de yapar.
Olgunluk dönemimde O da mistizime yönelir ve bu alanda ünlü Matmazel Noralyan'ın koltuğu nu yazar.
oğlunun ölümüne çok üzülen SAFA 1961 yılında vefat eder.
 
Ve şimdi o nun yazdığı bir makaleyi sizlerler  paylaşmak istyorum.
 
Peyami SAFA 1938'de Casino de Paris'in vestiyeri ile bir macerası var ki;bunu daha sonra yani 8 MART 1956 da Milliyet'te"gerçek bir hikaye"başlığıyla yazdı..okuyalım..

  Paris'te 1938 de Casinode Paris'in vestiyeri kadın temsil bittikten sonra,Amarikalı müşterilerden birine pardesüsünü giydirir.Müşteri hemen çıkararı" bu benim değil" der.Vestiyer,Amarikalının treçkotunu arar,arar,bulamaz.Yanlışlıkla bir başka müşteriye giydirdiğini anlar,hatta onun da yüzünü hatırlar.

Treckotunun cebinde 150 dolar para ve Amarikan sigarası vardır.Vestiyer kadın,bütün bunları ödemekle kalmayacak,tiyatro mukaveleside bozulacaktır.Telaş içindedir.Amarikalıdan ertesi güne kadar mühlet ister.O geceyi uykusuz geçirir ve düşünür"Yanlışlıkla bu treckotu giyip giden müşteri.Fransızsa geri getireceği şüphelidir.İngiliz ise geri getireceği muhakkaktır"Böylece bütün milletlere göre birer ahlak notu verir.

Ertesi gün,sabahtan itibaren,gözleri kapıda öğleye doğru,zayıf gözlüklü,orta yaşlı ve orta boylu bir adam çıkagelir ve treckotu ceplerindeki dolarlarla sigaralarla vestiyere
teslim eder.Kadın seviçten deli gibidir.Namuslu müşteriye bir çift orkestra koltuğu hediye etmek ister,kabul ettiremez.Sorar"Fransız mısınız siz?"hayır madam""ingiliz?"hayır" İtalyan? "hayır madam ben"Türküm"

 O zaman,kadın gece düşündüklerini anlattıktan sonra"Türkler hiç hatırıma gelmelmememiş"der.Ve müşteriye,Türk bayrağının renğini hatırlatan kırmızı ve beyaz güllerden acele yaptırdığı büketi hediye eder.
( Peyami Safa;bir Makale,bir Ömür, başlıklı yazı M.Filizman tarafından 15.06.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.