Bugün yüreğimi terk edip gidişinin dördüncü yılı
Acım dindi diyemem ama 
Alıştım yokluğuna

Gidince sen;
Sudan çıkmış balık gibi 
Ne yapacağımı bilemedim 
Çarptım durdum duvarlarıma
En çok
“Unuturum” dediğim yerde acıttı yokluğun 
Tek söz söylesen 
Kızsan, bağırsan 
Kavga etsek 
Kırgın ayrılsak
Bunca beklemezdim dönersin diye
Dönmedin,
Gelseydin
Ayaklarının altında çocuklarımın Cennetini de getirecektin

Masada boynu bükük fesleğenler
Yanında kana kana su içtiğin bardak
İki zeytin çekirdeği
Başı ezilmiş izmarit
Üstünde dudak izin 
İçeride büyük resim
Koca gözlerle gülmektesin halime

Bıraktığın gibi kaldı her şey 
Kızardım hani koltuğu televizyonun çaprazına götürmene
Daha güzel geliyor şimdi
O, inanılmaz düzenine kızardım.
Bardaklar ayrı çekmecede
Tabaklar ayrı
Yeniler farklı dolapta 
Kullanılmışlar farklı
Kap kacak temiz tertipli
Merak etme hem muslukları da yaptırdım damlatmıyor ha bire
Eli iş tutmaz iki yumurta kıramaz,
Şımarık,
Kabına sığmayan,
Bir eli yağda bir eli balda “O” adam 
Çok değişti bir tanem!
Pişmanlıkla yüz yüze…

Yanında ne kadar da büyüklenirmişim oysa
Kendimi hükümdar 
Seni kölem sanmışım 
Sen gidince anladım.

Senin sevdiğin tüm şarkılar hoş geliyor artık kulağıma 
Hatta bir kaçını ezberledim bile
En çokta acı makamında ki o şarkı hiç düşmüyor dilimden 
“Şimdi uzaklardasın 
Gönül hicranla doldu”
Şimdi gelsen hiç zorlanmazsın bu evde
Bıraktığın yerde hala tencere
Dolapta ki düzenin bile aynı
Sebzeler en altta
Kahvaltılıklar bir üstte
Yemekler en üst gözde 
Elbiseler ayrı bir birinden 
Sporlar farklı, klasikler ayrı yerde
Çoraplarım karışık değil hem 
Ve çamaşırları asarken yıkıyorum balkonu 

Füruzan ablayı kaybettik geçen hafta
Gözleri açık gitti 
O da mı seni bekliyordu ne?

Sabri amca kökleri toprağı bırakmış çam gibi
Devrildi devrilecek
Çok acı geldi bu ayrılık 
“Evlat! Nasıl dayandın bunca zaman” diyor
Yanımdan hiç ayırmadığımı bilmiyor…

Hani hep kızdığın Sevda vardı ya
Ben evden dışarı adım attığımda 
Balkona koşan,
Liseli âşık gibi sokağın sonuna kadar beni uğurlayan kız
Bir keresinde sokakta laf atmıştı da
Evdeki bütün bardakları kafama fırlatmıştın 
Sonra yeniden bardak alamaya çıkmıştık
Sevda evlendi bir kızı var iki buçuk yaşında
Oğlunu da karnında taşıyor 

Bakkal Orhan abi bıraktı gitti mahalleyi
Zeynep abla çocukları alıp gidince 
“Kimseye bakacak yüzüm kalmadı” dedi giderken 
Ya ben ne yapmalıyım 
Her gün ayrı suretle çıkıyorum gün yüzüne
Soruyorlar seni
Dönecek diyorum 
Ayakları altında çocuklarımın Cenneti
Dönecek.

Mustafa üniversiteyi kazandı
“Hukuk oku oğlum sen” derdin de
“Ben doktor olacağım” derdi sana 
Sende avukat ol; “ bu adamı boşarken yardımcı ol bana” derdin
Avukat oldu 
Beni boşamanı bekliyor.

Sen gidince kafesteki kuşları saldım 
İlkin senin adını verdiğimizi gönderdim 
Adet yerini busun diye
Sen bakmamıştın giderken
Öyle yapmadı 
Pencere pervazına kondu 
Gitmek istemez bir edayla döndü, baktı
Baktı
Baktı
Sonra kaç kurtul der gibiydi Mehmet 
Uçtu, ardından bakarken kendi yansımamı gördüm 
Dayanamadım 
Onu da saldım 
O da pervaza kondu ilkin 
Sonra döndü baktı 
Baktı
Baktı
Beklemek kaderimizmiş gibi
Kafese döndü yeniden


06.07.2012 – Bursa
Mehmet Avcı
( Kader -mistik Özlem- başlıklı yazı Mehmet Avcı tarafından 7.07.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu