Hak Dostlarından Hikmetler.4.lokman Hekim
Hak Dostlarından Hikmetler.4.Lokman Hekim
Yine Allah Rasûlü (s.a.v.), fazîlet ehli güzîde sahâbîlerinden biri olan Muâz (r.a.)’a mânevî terakkîsi ve ebedî kurtuluşu için, her seferinde; “Bu da kâfî değil ey Muâz!” diyerek, üst üste pek çok emir ve tavsiyelerde bulunmuş, en son olarak da:
“–Sana (saydığım) bütün bu (fazîletli amellerin makbûl olmasının) kendisine bağlı bulunduğu şeyi (meselenin can damarını) bildireyim mi?” buyurmuştur. Muâz (r.a.):
“–Evet, bildir yâ Rasûlâllah!” deyince Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dilini tutmuş ve:
“–Dilini koru!” buyurmuştur.
Muâz (r.a.):
“–Biz konuştuklarımızdan da hesâba çekilecek miyiz?” diye sorunca Efendimiz (s.a.v.):
“–Allah iyiliğini versin ey Muâz! İnsanları yüzüstü cehenneme sürükleyen, ancak dillerinin ürettikleridir!” buyurmuştur.2
Bu sebeple, sorumsuzca söz söylemekten titizlikle sakınmak gerekir. Söylenen sözlerin mânâsının nereye çıkacağını çok iyi hesâb etmek îcâb eder. Nitekim diğer hadîs-i şerîflerde de Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Kul, iyice düşünüp taşınmadan bir söz söyleyiverir de bu yüzden cehennemin doğu ile batı arasından daha uzak bir yerine düşer.” (Buhârî, Rikâk, 23)
“Kul, Allâh’ın hoşnud olduğu bir söz söyler, fakat onunla Allâh’ın rızâsını kazanacağı hiç aklına gelmez. Hâlbuki Allah, o söz sebebiyle, kendisine kavuştuğu kıyâmet gününe kadar o kimseden hoşnud olur.
Yine bir kul da Allâh’ın gazabını gerektiren bir söz söyler, fakat o sözün kendisini Allâh’ın gazabına çarptıracağını düşünmez. Oysa Allah, o kimseye o kötü söz sebebiyle, kendisine kavuşacağı kıyâmet gününe kadar gazab eder.” (Tirmizî, Zühd, 12; İbn-i Mâce, Fiten, 12)
Demek ki, his ve fikirlerin menbaı olan kalbe ve onun tercümanı durumundaki dile sahip olmak, son derece ehemmiyetlidir.
İşte bunun gibi sayısız hakîkatlere dikkat çeken Lokman (a.s.)’ın hikmetli sözleri ve bilhassa oğluna yaptığı nasihatleri, Kur’ân-ı Kerîm, hadîs-i şerîfler ve bâzı mûteber kitaplar vesîlesiyle günümüze kadar ulaşmıştır. İşte zâhirî ve bâtınî hekimlerin pîri olan Lokman Hakîm’den, ebedî saâdet reçetesi olan birkaç nasihat:
Lokman (a.s.) buyurur:
“...Ey oğulcuğum! Allâh’a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür.” (Lokman, 13)
[Kâmil bir mü’min, Allâh’ın varlık ve birliğine şeksiz-şüphesiz îmân etmiş kimsedir. Dolayısıyla kâinattaki bütün tasarruflarda Cenâb-ı Hakk’ın yegâne hükümrân olduğunun şuur ve idrâki içinde yaşar. Zira tevhîd inancının ortaklığa tahammülü yoktur.
En büyük zulüm olan şirk, kulu ebedî olarak cehenneme dûçâr eder. Şirk koşmak, inkâr etmek veya münâfıklık yapmakla kul, Rabbine ve tevhîd ehline hiçbir zarar veremez. Fakat kendisini ebedî azâba müstahak ettiği için, nefsine en ağır şekilde zulmetmiş olur. Bu hakîkat, âyet-i kerîmelerde şöyle ifâde buyrulur:
“İnsanlardan bâzıları da vardır ki, inanmadıkları hâlde; «Allâh’a ve âhiret gününe inandık.» derler. Onlar (kendi akıllarınca) güyâ Allâh’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışırlar. Hâlbuki onlar, ancak kendilerini aldatırlar da bunun farkında değildirler.” (el-Bakara, 8-9)
“Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar, kendi nefislerine zulmederler.” (Yûnus, 44)
Devamı 5.bölümde
(
Hak Dostlarından Hikmetler.4.lokman Hekim başlıklı yazı
M.Ali Ünsal tarafından
7.08.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.