H.B. Çantay vatan ve milletin kurtuluşunun Allahın ipine sımsıkı sarılmaktan ve her türlü mücadeleyi göze almaktan geçtiğini haykırıyor, bunun dışında bir çıkış yolunun da bulunmadığını anlatıyordu.
3 Şubat 1919 tarihli SES gazetesindeki yazısında şöyle haykırıyordu.
“Kur’an-ı azim mealen diyor ki”; “Ey Müslümanlar, Kur’an’a sım sıkı sarılınız. Asla birbirinizden ayrılmayınız. Sonra memleketleriniz, saltanatlarınız elinizden gider, mahvolursunuz.”
Bu Ayeti kerimenin mealinden sonra şöyle devam ediyor.
“Birliği, yardımlaşmayı ve arkalamayı Kur’an-ı Kerimden almış olan Müslümanlar buna sımsıkı yapıştıkları zamanlarda büyük varlıklar, harikalar göstermişlerdir. Fakat bu bağlılığı gevşettikleri devirlerde perişan olmuşlardır”.
“İslam kalplerinin hep aynı hedef için toplu çarpması; küfür, sapkınlık ve bozgunculuk içinde çalkalanan ecnebi devletleri düşündürmektedir” diyerek Türk halkını uyarmaya devam ettiğini görüyoruz.
İzmir'in işgali münasebetiyle 16 Mayıs 1919’da yazdığı İNKİSÂR-I HAYAL şiirinde de şöyle diyordu.
Uyan ey ümmet-i merhume, silkin artık Allah de!
Bakarken garba gördün ya, yılan geldi, Yunan geldi!
H.B. Çantay bu uyarıyı niçin yapıyordu. Çünkü Yunan Anadolu’ya gelmişti Peki Yunan Anadolu’ya niçin gelmişti? Elbette Yunanlıların “Megole idea” adını verdikleri büyük ideallerini gerçekleştirmek için gelmişti. Yunan “Megola idea”sının hedefleri neydi diye aklımıza gelebilir. Kısaca söyleyecek olursak eski Doğu Roma imparatorluğunu yeniden ihya etmektir.
Hasan Basri Çantay 13 Mart 1919 tarihli SES gazetesindeki yazında da Yunanlıların Anadolu üzerindeki bu “megola idea(Büyük ideal)” hedefleri için şöyle haykırıyordu.
“Yunanistan başbakanı Venizelos, İslam ve Türk memleketlerini almak, yunanlı yapmak istiyor. Venizelos’un İzmir ve havalisinden maksadı bütün Balıkesir (Karesi) ile Bursa’nın batısı, İzmir ve Aydın (Menteşe) vilayetlerinin güney ve batısıdır. Yunanlılar hakka, çoğunluğa, tarihe ve hiçbir şeye bakmayarak güzel memleketimize konmak hedefinden ayrılamıyorlar.
Aydınoğlu’nun, Kara İsa’nın, Ertuğrul ve Osman’nın övülmüş ve ebedi emanetleri hiç lokma edilebilir mi?”
“Ey Yunanlılar ve Avrupalılar. İşte tarih, işte nüfus, işte İslam eserleri! Bu memleket Türk’tür, Türk kalacaktır” diyerek Yunan ideallerine karşı meydan okumuş ve şu dizeleri yazmıştır.
Diyorduk, en tabii hakkıdır Türk'ün de istiklâl,
Mezarda, böyle bir ses yükselip dünyaya can geldi.
O kara günlerde yazdığı yazı, şiir ve yaptığı konuşmalarda bozgunculukla, soygunculukla, yağmalarla meşgul olan insanları da ısrarla "İttifak-ı Mukaddes"e ve "Millî Hareket"e çağırıyordu.
Hasan Basri Çantay tam bir ideal ve dava adamıdır. Türk milletinin ve Balıkesir’in yetiştirdiği ender insanlardan birisidir. Milli bir kahramanımızdır. Türk milletinin bağrından çıkmış manevi komutanlardan birisidir.
Yaptıkları ve söyledikleriyle Türk milletine rehberlik etmiştir. Bu sayededir ki Türk milletinin sinesinde layık olduğu yeri almıştır.
Yıllar sonra Türk halkına şu tarihi uyarıyı yapmıştır. "Bizim yıllarca sayıkladığımız güneşin altında hür ve müstakil yaşıyorsunuz, kıymetini bilin."
Hasan Basri Çantay’a vatana, millete ve İslam’a yaptığı hizmetler hatırlatılınca verdiği şu güzel cevapla yazımıza son verelim.
“Tefahüre(övünmeye) vesile aramadık, sadece vazifemizi yaptık.”
BİTTİ