Prof
Dr Ramazan Demir
Anahtar
kelimeler: Sanal sosyal paylaşım, arkadaş, arkadaşlık...
Giriş
Bu
terimler üzerinde konuşmak istedim.
Ne
demektir “arkadaş, arkadaşlık”; yüzyıllardan beri söylenegelen bir terim...
Kelimenin
taşıdığı anlamla birlikte çıkış noktası, tarihteki egemen güç olan
Türk’lerdir... Tarihte neler olmuş ki böyle bir kelime doğmuş, sonra türemiş ve
yaygınlaşmış; onu araştırdım, bulguları da paylaşmak istedim...
Türklerde
bir gelenek vardır; savaşta arka planı sağlama almak... Cengâver bir toplum
olan Türkler her dönemde egemen güç olmayı başarmışlardır. Örneğin; Türkler
biriyle savaşırken ya da dövüşürken arkalarından darbe yememek için “arka-daş”
seçerler, yani savaş anında arka planın çok sağlam olmasına dikkat ederler.
Bunun
için arkalarını sağlama dayamak bir savaş geleneğidir.
Kişisel
dövüş anında da geride dayanak olarak bir “taş” seçerler.
Yani
artlarını dayayacakları “taş” geleneği...
Böylece
arkalarını bir kayaya, dağa, taşa dayayarak savaşırlardı.
Arkadaş
kelimesinin “Arka Taş-Arka Daş” (gerideki taş) ifadesinin değişerek ve
farklılaşarak bugüne kadar gelmiş, dilimizde halen kullanılan “arkadaş” olarak
yerini almıştır.
Sanal
arkadaş
Sanal
bir ortamda tanıdık ya da tanımadık birileriyle bazı sosyal içerikli
paylaşımlar yaparsınız. Günümüz teknolojisi bunu çokça yaygınlaştırdı. Burada
sorgulamak istediğimiz; sanal ortamdaki “sanal arkadaş-arkadaşlık” ile gerçek
hayattaki “gerçek arkadaş-arkadaşlık” eylemlerinin bir kıyaslamasını sağlayacak
bir ortam, platform oluşturmaktır. Bu eylemler ne kadar bağdaşır ya da ne kadar
uygun düşer, ya da düşmez?
Gerçek
hayatta edinilen arkadaş ve arkadaşlığın ne olduğunu özetlersem sanıyorum ki
konu daha kolay anlaşılabilecektir.
**
Gerçek
arkadaş kimdir?
Arkadaş,
pek çok şeyi paylaştığınız, sizi her halinizle olduğu gibi kabul eden, her
halinizle size tabi olan, yerine göre sizi yeren, yerine göre sizi onaylayan
kişidir. Bu eylemlerin tümünü de “arkadaşlık” adı altında ifade ederiz. Ancak
bu model arkadaş-arkadaşlık, gerçek hayatta var olan ve somut örneklerle ifade
edilebilecek tiplerdir. Gerçek arkadaş; sizin milliyetinize, dilinize, dininize
ve ten renginize bakarak arkadaşlık yapmaz. Sizi “sen-birey” olarak kabul eder
ve ona göre değer verir. Gerçek arkadaş, yolunda gittiğiniz, sizin de yolunda
gidendir. Yani birinin bir diğerini tamamlayandır...
Gerçek
arkadaş sizin en zor günlerinizde yalnız bırakmayan, önce söz verip sonra
cayan, sizi yarı yolda bırakıp ihanet etmeyendir...
**
Çocukluk
yıllarından başlayıp ileri okullarda devam eden bir yoldaştır gerçek
arkadaşlık. Küçük çocuk iken mahallede oyun kurduğunuz, oyuncağınızı
paylaştığınız, “kristirik” oynadığınız, beş taş oynadığınız, topaç
çevirdiğiniz, çember sürdüğünüz, yazıda-yavanda katığını, ekmeğini severek
paylaştığınız insandır... Sıkıldığınızda, dertlendiğinizde başını koyup
ağlayacağınız omuzdur gerçek arkadaş. Moral destek için en zor anlarınızda
yanınızda olan, başarılarınızda da sizi en yakın varlık sayıp sevinen, daha çok
başarılar elde etmeniz için yanağınızı okşayan, sizi yürekten kucaklayan vefalı
dosttur...
**
Arkadaşlığın
anlamı, ergenlik dönemlerini de kapsayan daha çok okullu olduğunuz yıllarda
hissedilir. Okulda her şart ve durumda şakalaşmayı ihmal etmediğiniz, sırasında
oynaştığınız, sınıfın daracık tahta sıralarında yer paylaştığınız arkadaş...
Çalışılmayan dersin sınavında kopya verdiğiniz, kopya aldığınız ortak
kişiliktir arkadaş...
Okulda,
pazarda, mahallede sizi kabartan, pohpohlayan, olmadık tehlikeler sürükleyen,
bazen de sönük yelkenlerinize rüzgâr olandır arkadaş... Çaresiz kalındığında
ilk başvurduğunuz, sıkıntınızı paylaştığınız, kanatlarının altına sığınmak
istediğiniz bir kişiliğin sahibi... Fırtınaya tutulmuş pusulasız vapur gibi
iseniz işte sığınılacak bir liman gibi olur gerçek arkadaş...
Pek
çok şeyini paylaştığınız arkadaşınızın eğer saflığından, dürüstlüğünden,
güvenirliğinden “nem kapmışsanız”, artık o kişi arkadaş değildir, başka bir
şeydir...
Arkadaşlıklar
sürecinde kişisel egoların sonucu hatalar yapılır, birileri birilerine kızar,
küser, kıskanır... Kızdığında eğer sizi bir “darbe” ile pataklıyorsa, argo
denebilecek bazı kelimeler sarf ediyorsa işte o samimi arkadaştır; aynı kişi,
eğer sizin başınıza bir hal geldiğinde sizin acınızı duyuyorsa, o hal kendisine
gelmiş gibi duruyorsa işte o gerçek arkadaştır, içten dosttur... Çoğu kez
sizinle dert ortağı olur; anasından, babasından, kardeşlerinden sakladıklarını
sizinle paylaşır, adeta sırdaş olur...
Olmadığı
anlarda da özlemini duyarsınız; hiç gelmeyecekmiş gibi üzülürsünüz, geldiğinde
de yürekten sevinirsiniz, sarılırsınız boynuna...
Bazen
rüyasına girersiniz onun, bazen de siz rüyanızda görürsünüz, rüyayı anlatmaya
kalktığınızda; “hayırdır inşallah” dediğinde “hayır bulasın, hayra karşı
gelsin” diye karşılık verdiğiniz kişi sizin gerçek arkadaşınızdır işte...
Kantinlerde,
kâffelerde sohbetlere daldığınızda, köpüklü kahveler içtiğinizde, sizin kahve
falınıza bakan ve falda mutlaka “hayırlı” şeyler söyleyen kişi sizin
arkadaşınızdır; genellikle falınızda size kısmet, haber, mektup, bol para,
paket olduğunu söyleyen; bazen de “sizi gözetleyen kıskanç düşman” icat eder
kahve telvesinde, arkadaş işte...
Kalleşliği
olmayan, rahatlıkla arkanızı döndürebileceğiniz, meşhur deyimle; “ipi ile
kuyuya inilebileceğiniz” bir varlık olduğunu bilirsiniz...
Arkadaşları
arasında herkes gibi size karşı da eğitimini, kültürünü geliştirmek için destek
olan, kişiler arasında maddi gücü önemsemeyen insandır arkadaş... Büyüklük
taslamayan, mütevazılığı erdem olarak alan, sizin için evinize gelen gönül
dostudur; fakirle fakir, zenginle zengin olabilendir. Allah’ın her verdiğini
olduğu gibi kabul eden, nimetlerine şükreden kanaatkâr olandır gerçek
arkadaş...
Kankadır,
kan kardeştir o arkadaş...
Duygulandığınız
zaman ikiniz arasında “su sızmaz” duruma gelir; adeta bir elmanın iki yarısı
olursunuz...
Hatıra
defterinize anı yazan, şiir yazan, fotoğrafınızı cüzdanında taşıyan, eğer ayrı
düşmüşseniz fotoğrafınıza bakıp iç çeker kişidir gerçek arkadaş...
**
Arkadaşlığın
göstergesi aslında pek çok şeyi paylaşmaktır; siz de paylaşırsınız; sofranıza
oturur, birlikte aynı tencereye kaşık sallarsınız ve her safarinde “kesene
bereket gardaş” diyen; sofranız için “Allah Halil İbrahim Bereketi versin”
diyen kişi gerçekten arkadaşınızdır işte...
Sorunlarınızla
kamandığınızda, aklınız karıştığında sorunu paylaşıp birlikte çare arayacağınız
kişidir; gerektiğinde size akıl hocalığı yapabilendir arkadaş...
Yalanı
sermaye yapmayan, yanıltmayan, aldatmayan, sizinle gurur duyan, sizi
kıskanmayan kişilik sahibi kişi arkadaştır...
Gerçek
arkadaş, şefkatlidir, merhametlidir, yardımseverdir, vicdanının sesidir…
Karakola düştüğünüzde sizi yalnız bırakmıyorsa, sizinle geceliyor ise karakolda,
gerektiğinde; “bana ne” demeyip mahkemede şahitlik yapıyorsa, sizin için risk
faktörü olan bankada kefalet yükleniyorsa işte o kişi sizin gerçek
arkadaşınızdır.
Sırası
geldiğinde canını, malını namusunu emanet ettiğiniz, emanete hıyanet
etmeyeceğine inandığınız; dedikodunu yapmayan, yaptırmayan gerçek dost insandır
arkadaşınız...
Bir
insan için onurlu yaşamanın ötesinde daha değerli bir anlam olamaz. Bu değerin
kaynağı benliğinizde taşıdığınız şereftir... İşte bu değerine, şerefine, kefil
olduğunuz, onun da sizin şerefinize kefil olduğu dostluğun sahibi kişi
arkadaşınızdır.
Yüzünüze
“menfaat” gözlüğüyle bakan değil, yüzünüze gözünün bebeği ile gülen, sizi gönül
gözüyle gözleyen, dinleyen, size inanan kişidir gerçek arkadaş...
Kalben
size bağlı olduğundan, oluşan bir sorununuz karşısında, sıkıntınızı yüzünüzden
hisseden, içine doğan kişidir… Bu nedenle şu ifade kullanılır ya; “kalp kalbe
karşıdır” diye…
Arkadaşınız
sadece hem cinsiniz değildir, karşı cinsten de olabilir; gerçek arkadaşlıkta
“cinsiyet” kıstas değildir; ama genelde hemcinsler arasında bu arkadaşlık bağı
mertebesi gelişir; eğer karşı cinstense gerçek arkadaşınız, o zaman cinsiyetlik
anlamını yitirir, artık cinsiyetsizlik geçerlidir arkadaşlık için…
**
Sonuç
Gerçek
anlamda yaşadığınız bu düzeydeki arkadaşlığı hiç ama hiç kaybetmek
istemezsiniz; onun yokluğu size hüzün verir, gam çektirir, kasvet olur
ruhunuza…
Çünkü
o, sizin için neredeyse beş uzuvdur; gözdür, kulaktır, histir, dokunuştur...
Hayatınızın emniyet supabıdır, size omuz verendir, arka çıkandır...
Dert
ortağınızdır, her şeyinizi paylaştığınız kişidir, kimseyle paylaşmadığınız
sırlarınızı yalnız o bilir; diğer bir deyişle sizin “sır odanız” demektir o...
Böyle
bir değerin kaybı size nelere mal olur kim bilebilir!
Kaybettiğinizde,
artık gönülden sabır dileyeniniz de olmaz...
Moral
hocalığı yapacak, sevgiyle neşe verecek de olmaz...
En
üzüntülü anınızda sizin bir damarınızı uyandıran neşedir gerçek arkadaş, yanı
başınızda hissettiğiniz bir şanstır, tükenmeyen bir ümittir gerçek arkadaş...
Onun
içindir ki şu sorgu geliyor akla; kim ümidini kaybetmek ister ki?
Siz
ister misiniz?
Sonuç
olarak, yukarıda özetlemeye çalıştığım “gerçek arkadaş -arkadaşlık-“ ile “sanal
arkadaş- arkadaşlık” eylemlerinin kıyaslanması ve değerlendirilmesi, sevgili
okuyucunun ferasetine kalmıştır.
Bu
yazı konuya yorum getirmek ve katkı sunmak için bir tartışma platformudur.
Buyurun tartışınız... Sağlıcakla kalınız...
20.8.2011
(www.r-demir.com)
Prof.
Dr. Ramazan Demir
Elçiye zeval olmazmış... Prof.Dr.Ramazan Demir Hocama teşekkür ediyorum...
Mustafa Karaahmetoğlu
12.02.2013