İyilik Et Denize At
“İyilik et denize at, balık
bilmezse Hâlık bilir.
Yani (Sen iyiliği Allah
rızası için yap, karşıdakinden teşekkür bekleme. O teşekkür etmese de Allah
sana bunun ecrini verir) demektir.”
Aslında bu paylaşımı
yapmayacaktım. Ancak paylaşmam gerektiğini düşündüm. Ben hayatım boyunca
karıncayı incitmedim. Kolay kolay insanları kırmam, ancak burnumdan kıl da
aldırmam… Birisi bana iyilik yaparsa asla yüksünmem çekinmem o iyilik yapanın
kimliğini gönül rahatlığı ile açıklarım. Eğer ben yaparsam bunu kolay kolay
açıklamam ve Allah rızası için yaparım…
Bugün bir takım işerim
vardı. Eşimle birlikte Kızılay’a gittik. İşimin birinci ayağını halledebilmem
içim Metro İstasyonuna gitmemiz gerekti. Sonuçta gittik…
Merdivenlerden indiğimiz
anda kan anonsu duydum. B Rh (+) kan aranıyor. Bildiğim kadarıyla en çok
bulunan ikinci sırada ki kan grubu. Benim kan grubumla aynı. Çok bulunuyor diye
önemsemedim. Aradan biraz zaman geçti yine aynı anons… Biraz daha zaman geçti üçüncü anonsu duydum.
Ve huzursuz olmaya başladım. Eşime gidip durumu öğreneceğimi söyledim. Bu arada
işimizi halledip eşimin mutlaka Yukarı Ayrancı’ya getmesi gerek. Malum ben de
Ankara’ya geçici süreyle geldim ve başka mesai günü yok…
Anonsun yapıldığı Danışma’ya
gittim. Kan arayan beyi çağırdılar. Hacettepe Hastanesine gitmemiz gerekiyor.
Bernim de o şansım yok. Üzgün bir şekilde özür dileyerek oradan ayrıldık.
İşlerimizi halletmek için Metro İstasyonundan çıktık. Ama ben sürekli eşime
söyleniyorum… Çok huzursuzum…
Eşimin işlerini benim bir
işimi hallettim. Aklım Kan arayan beyde…
Eşime “Metro İstasyonuna
gidiyoruz, eğer kan bulunmadıysa ben kan vermeye gideceğim” dedim. Eşim işler
dedi? İş güç umurumda değildi.
Metro istasyonuna danışmaya
giittik. O bey başı elleri arasında düşünceli bekliyor… Yanına gittim. Kan
bulunamamış. İçimden insanlık öldü mü diye geçirdim. Eşimi Yukarı Ayrancıya
gönderirken, Kan bekleyen Bey’e de hadi emen gidelim dedim.
Birlikte Metro İstasyonundan
çıktık. Hemen bir taksiye bindik. Ben konuşmuyor, hastayı düşünüyordum. Taksici
ile konuşmaya başladım, havayı dağıtmak istedim. Taksici; çocukluğumda Ankara’da oturduğum
mahallede ki komşumuzun yakın tanıdığı
çıktı. Onunla muhabbet ederek hastaneye geldik.
Ezile büzüle kan arayan beye
(hala adını bilmiyorum) “niyetli değilim, ama kahvaltı yapma alışkanlığım yok,
şimdi kan almadan soracaklardır, izninle simit ve meyve suyu alayım” dedim.
Aldım. Hastanin önüne oturdum biraz da çervreden çekinerek afiyetle yedim. Bir
taraftan da konuşuyoruz. Kan vermek için birkaç kişi gelmiş, niyetli oldukları
için kabul etmemişler. Eğer ben niyetli olsaydım, yaradana sığınır orucumu
bozardım.
Hastayı sordum, durumu nedir
nasıl diye… Hastaya yanılmıyorsam nakil yapılmış, düzenli kan gerekiyormuş. Ben
tıb dilinden anlamıyorum. Beyaz kan (!?) dedi. Torunum 2,5 yaşında diye ilave
etti. Ben o an koptum gözlerimden yaş aktı… Aklımdan benim torunum da
olabilirdi diye geçti.
Polikliniğe geldik.
Birşeyler yaptılar damarlarıma baktılar. Beyaz kan alacaklarmış ama 3-5 gün sonraya randevu verecekler. Ben tepki
verdim. Pazar günü Trabzon’a, dönüştede Fethiye’ye gideceğim dedim. O zaman
normal kan alalım dediler. Form verdiler doldurdum. Bir odaya aldılar. Önce
parmağımdan az bir kan alıp baktılar. Vücudumda kan fazlası varmış. Değer 17.3
Bu ne demek bilmiyorum. Kaldı ki ben şükürler olsun bugüne kadar; tansiyon,
şeker, kalp vb için doktora gitmiş insan değilim. Kolay kolay ilaç kullanmam.
Kanı alan hemşire hanıma
sordum bu ne demek diye… Normalde vücudumda ki kan değeri en fazla 16
olmalıymış. Fazla olunca pıhtılaşma olurmuş, dolayısıyla kalbe zararı varmış.
Her 3 ayda bir kan vermemi söylediler…
İşlemlerim tamamlandı. Bir
ünite kan verdim…
Hani “şerde bile hayır
vardır” derler…
Allahıma şükürler olsun. Kan
vereceğim diye gittim. Kendi sağlığımla ilgili bir şey öğrendim.
Kan verdikten sonra orada
kim varsa hepsi dahil, kan arayan bey’in yapmadığı dua kalmadı. Dualar bizler
için… Hala o bey’in adını bilmiyorum. Adımı ve telefonumu verdim ve
tembihledim. “Çok darda kalırsanız arayın, Ankara’da olursam mutlaka gelirim.
Hatta beyaz kan için zamanım da olur” dedim.
Ben bunu yaparken asla
karşılık beklemedim Allah rızası için yaptım. Karşılığında sağlığımla ilgili
bilgi öğrendim. Rabbime şükürler olsun…
Çocuğun adı Emir Han 2,5
yaşında…. Allahım şifa versin…
İyilik et denize at, balık
bilmezse Hâlık bilir.
Yani (Sen iyiliği Allah
rızası için yap, karşıdakinden teşekkür bekleme. O teşekkür etmese de Allah
sana bunun ecrini verir) demektir.
Ve… Ramazan ayındayız…
Günlerden Cuma…. En önemlisi Kadir Gecesi… aklımdan bunlar hiç geçmemişti…
Mutluluğuma mutluluk kattı…
Unutmayın!
HER DAMLA KAN BİR CAN, BİR
DAMLA BİN UMUTTUR.
Mustafa KARAAHMETOĞLU
01.07.2016
(
İyilik Et Denize At başlıklı yazı
Mustafa Kara tarafından
1.07.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.