Sevdaya vurgun...
yüklemsiz bakışlarla seyreden hayat
kendi aslına ram hoyrat yanım
çehresi şüpheli yeryüzünün
bu ilk gün ki ben değilim
kalem kağıdın bağrında hançer
duygular göz ucunun eşiğinde
hücre zarındaki can seni dillendirir
hüznün gurbetim, gurbetim hasretin
ödü kopsun zamanın ölümün kalbi dursun
kıyamım...parmak ucuna kanım akacak
hayallerim yetmez
vaad edilen cennetin peşinatıydı gözlerin
ekrana düşen şiirlerin yalnızlığındasın şimdi
dünya tenimi ağırlayan zından
kavramların bitmek bilmez geniş vadisinde,
intiharın arbedesi, serseri kurşun fikir.
gam ve kederin berrak sularında yıkanır çığlık
gam ve kederin kuşatıcı yangınında pişer gönül
denizleri kime vermek isterdin mesela
kimin olsun yorgunluktan terlemiş güneş
tüm varlığın adına...
paha biçilmez tabloların seyrinde
benim diyebilme küstahlığı karşılıyor seni
bir sürgün, bir sürek hepsi yaşayacak kadar
şuur altım patlamış bir bomba
minyatürlerden soğuk bir dokunuş
bir azrail ürpetisi ay
miras yedi baktığım aynalar
yanıyorum düşlerin, hayallerin etrafında
suçlayan bakışlarını, geveze susuşlarını özleyerek
sözlerim bitti…
A&A