yürüyorum kentine
sırtımda gölgeler
yürekte arbede
gözlerim düşüyor
gövdem yine harabe
direklere iliştirilmiş
arsız sokak tabelalarında
rüzgarlar sekiyor
kırılmaya yüz tutmuş gecede
inlemeler tekliyor
dallar uykuda
yapraklar ürkek
uyur uyanık
telaşlı ve titrek
ninnileniyor gövdesinden
ha düştü
ha düşecek
işte yine kör bir mızrap
esip biçti
sen düştün aklıma
ensemden bir dağ geçti
uzaklardan yanıp sönen ışıklar
ateşböceği tılsımında vuruyor geceyi
eğreti cılız ve korkak
tedirgin bir çalının menzilinde
taş kaldırımlar yalanıyor
ürkek paslı
nemli ve ıslak
bu şehrin kancık gecelerinde
olacak sandım bu sefer
yine olmadı
kör ol kader
morlaşıyor ayaklarımda vurgunlar
yokluğun içimde azıyor
iniyor göz kepenklerim
bakışlarım sızıyor
gün ağarıyor şimdi
karanlıklar çekiliyor inine
sen uyurken uyandırılıyor
bir ışık sürülüyor göğün mavzerine
gün boğazlanmış
gün kör
gün kulaklarını tıkamış
gün nankör
çocuklar uyanıyor
gölgelerinden seziyorum
kirli beyaz sabahlarda
yinelenmelerden beziyorum
egsoz kokuları gelip yapışıyor terime
bir rüzgar değiyor tenime
takılyor gözlerim tanıdık buluşmalara
güneş çözülüyor etimde
sırtlarında acı
kursaklarında açlık
kuralsız boşalıyor karınca yuvaları
tek göz sığıntılardan
insan pazarlarına
vuruyorlar kendilerini oradan oraya
hepsi aç ve üryan
hepsi ilkokul çağında
gün sinsi
hasan polat