yağmalanan düşlerin
terkindeyim
perdesi yok
içine akıyor kanım
kelepçesi köpüren sularda
yurtsuz bir türküde deviniyor sol yanım
aç sözcükler
sofrasındayım şimdi
aşkına mülteci bir
atlasta
seni anlatacak
kelimeler kırık dökük
çözülüyor tespihimin
taşları
yıkılıyor koca bir
sözlük
ne kadar
benzeşiyorduk oysa
ortaklaşıyorduk aynı zamanda
dalgakıran bir
limanda
ellerim sendin
yüzüm sen
yosun ve anason
kokularında
bir şeyler eksiliyor
gönül hanemde
bir şeyler var
tamamlanası
ve bir şeyler
çoğalıyor hüzün güncemde
bir şeyler var
yıkılası
zamansız bir kir
örerken penceremi
bak nasıl da
daralıyor gökyüzü
önce cepheden
düşüyor gözlerim
saçaklarına tutunuyor
feri
sonra yamacımdan süzülüyor ay
boğuluyor
içimdeki çocuk
var gerisini sen say
meydanlarda sığ bir
bataklık
yollar alabildiğine
dar
gün kendine ağarıyor
umudunu tüketme ey
sevgili
yarına daha çok var
gün geceye döndü
gitme ne olur
bari şunu al
belli mi olur
hasan polat