bin can çekilir bedenden
ne zaman gitsen benden
sobelenir bir kelebek
çarpar bıçaksırtı kayalara
bir damla kan
bir tutam can
düşer
düşer dalından ham bir çağla
ve dalgalar çeker koynuna bir püren dalını
döner bir koca ömür
döner döner kudurur
sürüklenir bir "imdat"
kıyıdan kıyıya vurur
ağustosta bir şair ölür
akrep düğümlenir kadranına
ne vakit gitsen benden
bir ak güvercine pusu kurulur
telekleri çarpar namlu ucuna
tetiklenir bir deli tay
yeleleri savrulur
ansızın fırlar amansız düşüm
ölüme kıyamet sorulur
kurşunlar sıkılır çakmaktaşı kayalara
ne vakit gitsen benden
tüner dağların doruklarına firari kekiklerin kokusu
ve çakal sürüleri iner subaşlarına
uçuşur nefesimin buğusunda tütünün tütsüsü
ekmekler taşa keser
kendi karanlığına gizlenir bir mum alazı
cigaram külünde söner
çarpar öfkesini anason vurgunu
aman ha aman
kör kuyulardan bir çığlık ağzı
avaz avaz
hece hece
düşer gözlerin feri
uzayıp gider mesafeler
kayan yıldızın zaman aralığında
adın dilimde solgunlaşır
asırlar ilişir sarmaşığa
dürtüklenir azgın bir hınç
kayarsın avuçlarıma
ayakların yaka paça
yüreğin parça parça
omuzların düşer
hasan polat