Sayde ve Kemal'in balayılarını geçirdikleri Güzelçamlı, birçok turistik
belde ve merkezden farklı bir turizm potansiyeline ve çeşitliliğine sahipti.
Otuz km'ye yakın bir kıyı şeridi içinde plajlarda ve koylarda sörf, yelken,
kano, su kayağı, balık avcılığı tekne turları yapma imkanları mevcuttu.
Beldeyi çevreleyen Dilek Milli Parkı ve Samsun Dağları ise gerçek anlamda
bir cennetti.
Çok zengin bitki örtüsü, hayvan türleri, mağaralar, vadiler, kanyonlar vardı.
Kuş gözetleme gezintileri, mağaracılık, botanik turları, at binme, bisiklet turları
ve benzeri daha bir çok etkinliğin yapılabileceği bir yerdi.
Belde, turistik tesislerin ve ikinci konutların artmasıyla bir turizm beldesi haline
gelirken kültürel dokusunu kaybetmemiş, gelenekler korunmuştu.
Güzelçamlı'yı ziyaret edenler Türk kültürünü ve yaşam tarzını rahatça
izleyebiliyorlardı.
Karı kocanın, evliliklerinin ilk günlerinde böyle bir cennette, bir oksijen
deposunda olmaları mutluluklarını bir kat daha arttırmıştı.
Yaklaşık iki saat sahilde çay bahçesinde oturup, bu güzellikleri seyredip
öğleden sonra yazlık eve döndüler.
"İnanamıyorum" dedi Sayde, "İnanamıyorum Kemal" "Her şey o kadar
güzel ki," çok mutluyum, inşallah bu mutluluğumuz hiç bozulmaz.
Adam, karısını kollarına aldı ve
-İnşallah bebeğim, inşallah bozulmaz diyerek, sevgiyle gözlerine
baktı.
Sayde eşine gülümseyerek, biz ne yeyip içeceğiz aşkım, alışverişe
gitmemiz lazım diye büyüyü bozuverdi.
Kemal
Haklısın can, akşam olmadan bir şeyler almamız lazım derken,
Sayde
Kocasının kollarından sıyrılarak, buzdolabına doğru gitti.
Dolabın kapağını açtığında, yine o meşhur çığlıklarından birini
attı.
Kemallll, şuraya bak, teyzem her şeyi düşünmüş, dolap ağzına
kadar yiyecek dolu, canım benim, sigara böreği bile sarmış
bizim için.
Aman Allahım, her şey, her şey var burada, baksana, kırmızı
şarap bile var.
Biraz sonra veranda da, mükemmel bir sofra hazırladılar.
mutlulukların şerefine kadeh kaldırırken, kendilerini bekleyen
hayatın yeni ve acı suprizlerinden habersizdiler.
Bütün bu güzellik arasında, Kemal arada bir dalıp gitmekten
arkadaşlarının başına geleni düşünmekten kendini alamıyordu.
Sonra Sayde'nin durumunu fark etmemesi için hemen
toparlanıyor. Tekrar kendini bu mutlu havaya bırakıyordu.
Yemeklerini yiyerek, biraz da çakır keyif olduktan sonra,
huzurlu bir şekilde yataklarına çekildiler.
Dışarıdan gelen müzik sesi, burada hayatın geç saatlere
kadar devam ettiğinin bir göstergesiydi.
Adam, yanı başlarındaki abajuru söndürdü ve karısına
sarıldı.
Bu defa büyüyü bozacak hiç bir engel yoktu...
Devam edecek
Yazan ve Seslendiren Mehmet Fikret ÜNALAN