ÖMER’İN RÜYASI

 

      Akpınar İlkokulu öğrencileri bir bahar günü öğretmenleriyle beraber yeşilin bol olduğu, havanın mis gibi temiz olduğu bir alanda piknik yapmışlar, gülmüşler, oynamışlar, eğlenmişlerdi.

      

 

 

Öğretmen;

            - Haydi, çocuklar toparlanın! Gitme vakti!...

            Bu sesi duyan tüm öğrenciler seferber oldular. Çantalarını, toplarını, iplerini, poşetlerini toparladılar. Öğretmen:

            - Çocuklar! Artık maddelerinizi çöp kutusuna atıyorsunuz, ortada hiçbir şey bırakmıyorsunuz. Tamam mı? Dedi.

            - Biliyoruz öğretmenim, dedi çocuklar hep bir ağızdan.

            - “Doğayı kirletmemeliyiz, kirletirsek bir daha buralara nasıl geliriz?” dedi Semih…

            - Aferin, dedi öğretmenleri.

            Derken otobüs geldi, çocuklar acele acele otobüslerine bindiler.

            Öğretmen:

            - Hiç bir şey bırakmadınız değil mi yerde?

            - Eveet!...

            - Peki! O zaman gönül rahatlığı ile evlerimize gidebiliriz. Evet, demişti tüm öğrenciler ama bir pet şişe bir ağacın dibinde unutuluvermişti. Günler geçmişti üzerinden. Pet şişe rüzgârla beraber bir o yana bir bu yana savruluyordu. Boş olduğu için tangır tungur ses çıkarıp duruyordu. Ağaçların yaprak hışırtıları, kuş cıvıltıları arasında hiçte hoş olmayan bir ses. Orman sakinleri hiç memnun değildi, bu sesten.

 Yavru ağaçlar uyuyamıyordu. Karıncaların önüne bir engeldi pet şişe. Hele de toprak, sinirli bir sesle:

-      Nasıl ayrıştıracağım seni, söyler misin bana? Nasıl bir madden var, 1000 yıl geçse üstünden seni ancak o zaman içime alabilirim. Ben misafirperverim, üzerime düşen, dökülen her şeyi içime alırım, katarım toprağa, çevre kirli görünmesin diye. Ama kaç gündür uğraşıyorum, alamıyorum seni. Niye geldin bu ormana? Bozdun düzenimizi, huzurumuzu.

            Pet şişe:

            - Niye kızıyorsun bana toprak kardeş? Ben memnun muyum bu halimden? Şöyle bir geçmişini düşündü. Ne güzel günlerdi, dedi iç geçirerek. İçimde meyve suyu vardı. Küçük çocuk ne kadar mutluydu benimle. Elinde sımsıkı tutuyordu. Sıcaktı elleri. Sevgiyle içiyordu içimdeki meyve suyunu. Ben burada olmak ister miydim hiç, toprak kardeş. Bana sinirlenme, bağırma!

            Toprak:

            - Bir yaprak olsaydın, kabuk olsaydın, çöp bile olsaydın alırdım koynuma. Mahzun bırakmazdın seni yapayalnız. Alamıyorum işte seni ,alamıyorum! Sen farklı bir şeysin, sana dokunamıyorum. Anlamıyorum. Konuşmalar uzadı gitti… O pet şişeyi Ömer unutmuştu, ağacın dibinde. O gün bir rüya gördü Ömer.

 Rüyasında bir şişe meyve suyu alıyordu marketten dışarı çıkıyordu içi boş. Tekrar bir şişe daha alıyordu, dışarı çıkıyordu yine içi boş.

            - “Aman Allah’ım nedir bu?” diyordu. Dolu alıyorum birden içi boş oluyor. Kızgınlıkla elindeki şişeye baktı. Şişe:

            - Sana kızgınım ve de kırgınım, Ömer. Beni yapayalnız ormanda ağaç dibinde bıraktın. Hem çok yalnızım, hem de çevreyi kirletiyorum. Bir daha meyve suyu içmeyeceksinnn!...

            Ses yankılandı. Ömer; “Hayırrr!” diyerek uyandı.

            - Ben meyve suyunu çok seviyorum. Hele de şişem olmadan hiçbir yere gidemem.

            Sabah olunca durumu babasına anlattı:

            -Babacığım n’olur beni ormana götür. N’olur bıraktığım pet şişeyi almalıyım. Şişem yapayalnız ve çok kızgın. Gidip onu alalım oradan, fabrikaya gönderilen çöp kutularına koyacağım onu. Babası onun bu tavrına memnun oldu. Okula gitmeden önce ormana gittiler.

 

 Bir o yana bir bu yana uçan pet şişeyi gördü. Kendisinden sonra başkaları da pet şişe bırakmıştı. Hepsini toplayıp çuvala doldurdu. Fabrikaya artık madde gönderen çöp kutusuna koydu. Okulun yolunu tuttu.Ömer’in yüzünde çok farklı bir mutluluk ifadesi vardı. İçi kıpır kıpırdı. Öğretmen sordu:

            - Ömer, seni bu gün çok farklı görüyorum.

            - Çok mutluyum da ondan öğretmenim. Ömer gördüğü rüyayı ve yaptığı işi sınıfta anlattı. Öğretmen duygulanarak olayı dinledi. Ömer’i tebrik ederek alnından öptü. Ömer’in yüzündeki tatlı tebessüm o gün hiç kaybolmadı.

                                                                                                    NİLÜFER ZONTUL AKTAŞ

 

 

 

 

 

( Ömer’in Rüyası başlıklı yazı Zontul tarafından 28.09.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.