Hayat kaygısı,
prensipte hepimiz için geçerli fakat mutluluğumuz ve huzurumuz, tamamen hayatı,
insanları ve olayları nasıl algıladığımız ile ilintili.
Kimimiz için maddi
değerler ön plandayken kimimiz başka unsurları dâhil edip hayatımıza, ilk
sırada onlara yer vermekteyiz.
Farklı insanlar, farklı
yaşam biçimleri ve farklı değerler anlayacağınız. Ama her halükarda değişmeyen
tek ana unsur, herkesin ve her şeyin temel harcı olan ‘’sevgi.’’
Sözde değil, özde sevgi…
Gerek özel hayatımızda,
gerek meslek yaşantımızda, gerekse sosyal birlikteliklerimizde gereken ana
etmen, ana duygu…
Sevgisiz bir dünya mı:
O kadar çok örnek var ki etrafımızda. İstediğiniz kadar varlığa ve doyuma sahip
olun, sonuçta tek kazanımınız mutsuzluk olacaktır.
Çok basit bir kelime
gibi gözükse de ve sıklıkla telaffuz edilse de; aslında kâinatın sırrı gizli bu
basit sözcüğün içinde.
Söylemekten ziyade
hissetmek önemli olan ve içimizde büyütmekle mükellef olduğumuz.
Basit bir obje, küçük,
salaş bir mekân bile bu kavramla sarıp sarmalanabilir kolaylıkla. Ama ulvi anlamda
kâinatın yaratılış sebebi ve insan olabilmenin temel şartı saklanmakta en derin
anlamıyla.
Nice aşkların rahmet
yolunda peşinden koştuğu ve nihayetinde bizi Yaradan’a yaklaştıran bir duygu en
kısa ve öz tanımıyla.
Ve en basit şekliyle
insan olmanın sorumluluğunu beraberinde getirmekte ve tabii ki mutluluğun ve
huzurun da.
Görünen o ki; çoğu
insan kendinden bihaber ve kısaca tanımamakta hem kendini hem etrafındakileri.
Belki de böyle bir gayretin gereksiz olduğunu bile düşünebilmekte. İşin içine
diğer menfi tutumlar, duygular da girdi mi mutsuz ve umutsuz bir insan kitlesi.
Bazıları yüceltilirken
kimileri de yerin dibine sokulmakta. Kısaca bir tarafı yıkmaktalar egosantrik
tutum ve davranışları itibariyle.
Bariz ve yıkıcı sayısız
deneyim yaşamış biri olarak, sonuna kadar arkasındayım sevgisizliğin ve hasedin
olumsuz sonuçlarının nasıl da yıpratıcı olduğunun.
Günümüzde kimin gerçeği
yansıttığı ya da kimin eşsiz bir oyuncu olduğunu anlamak o kadar zor ki. Burada
devreye giren o arabozucu duygunun riya olduğunu söylemek hiç de zor değil.
Başarıların kıskanıldığı ve görmezden gelindiği, gerçeklerin saptırıldığı bir
ortamda o denli sık başvurulan bir davranış biçimi ki…
Olumlu ve güzel
anlamında ne varsa hasıraltı edilirken, ufacık ve önemsiz bir ayrıntı anında
deşifre edilip, yerden yere vurulmakta bunun sahibi her kim ise.
Gerçeklerin
saptırılması ve mutsuz hayatların bir koz olarak kullanılması bile gündemde.
Mutsuzluklar, yaşanan acılar kimi için bir enerji ve yaşam kaynağı. Bu yüzden
de herkes gerçek yüzünü saklayıp, paylaşıma gitmemekte çünkü bilmekteler ki;
bunun geri dönümü kat ve kat yıkıcı olacak.
İyi, doğru ve güvenilir
insan sayısı ise her geçen gün azalmakta. Yok değiller ama gerçek anlamda
sayıları az ve saklanmışlar kuytu köşelere. Bu yüzden de herkes saklayıp,
gizlemekte derdini, tasasını.
Kimim ne denli dürüst
ve inandırıcı olduğu ise şansa kalmış. En güzeli içinizi bozmadan deneme yanılma
yöntemiyle güzeli, iyiyi ve doğruyu aramak. Ümitsiz olmamakta fayda var. Zira
dünyanın dengesi halen devam ettiğine göre iyilerin varlığı da yadsımamamız
gereken bir gerçek.
Bizi biz yapan sayısız
etkenin başında gelmekte eğitim. Gerek kişisel gelişimin gerekse insan olma
yönünde kendimizi geliştirmemizde önem arz eden bir husus.
Gerek aile gerek eğitim
kurumlarında öğrenip, bellediklerimiz ve gerekse bireysel çabalarımız kendimizi
geliştirmek adına…
Bilgi: Sahip olunsa
eşsiz bir değerler bütünü. Bu demek değil ki; öğretimini tamamlamış her
akademisyen ya da üniversite mezunu dört dörtlük. Büyük bir yanılgı açıkçası.
Çünkü çok insan mevcut nice üniversiteyi bitirip, nice başarılara imza attığı
halde kişisel gelişim ve insan olma yolunda bir arpa boyu yol almamış.
Ve niceleri…Gerek duygu
gerek davranış ve gerekse hayat görüşüyle ve insanlığı ile parmak ısırtan…
Çok iyi bir kariyer ve
inanılmaz bir başarı: Peki, gerçek anlamda iyi bir insan olmaktan haberdar mı?
Bir tarafta maddiyat ve bir tarafta sahip olamadığı manevi değerler.
Ya da kaskatı bir yürek
ve göstermelik bir mutluluk sergileyen sayısız örnek. Evet sahip oldukları bir
övünç kaynağı belki ama ya diğer yanda varlığından bihaber olduğu değerler,
vicdan ve sevgi nerede?
Sayısız örnek biz
insanlara dair…
Sayısız mefhum sevginin
yerini tutamayan…
Ve sayısız insan
kendinden bihaber.
Ama tek gerçek:
Sevginin, sevebilmenin insanda yarattığı o inanılmaz değişim: İnsan olmak
adına, iyi bir kul ve mümin olmak adına…