Bir gün bu
günlerin geleceğini biliyordun be KALBİM,
Bu
yazılanları okuyacağını biliyordun gözlerim, bu duymak istemediğin sözleri
duyacağını da biliyordun be kulaklarım.
O kokuyu bir
gün duyamayacağın için, içine çekmedin mi teninin kokusunu derin derin.
Kollarım özler o güçlü bedeni diye sıkı sıkı sarılmadın mı bırakmak
istemezcesine. Gözlerine bakıp derin derin iç çekmedin mi bir daha göremezsem
kahverengi gözleri diye. Öpücükler kondurmadın mı dudaklarına, boynuna, yanaklarına
hayallerimi süslesinler diye, ellerini ellerinin içine aldığında bir daha
bırakmasın diye dualar etmedin mi? Beraber olduğunuz zamanlarda saatler çalışmasın,
zamanlar dursun diye Allah'a yalvarmadın mı?
Ama tüm
bunlara rağmen bir gün bu günlerin gelip çatacağını bile bile geceler boyu
ağlamadın mı?
Öyleyse
neden hala gözlerin yollarda, kulakların kapının zilinde, neden hala elinden
düşürmüyorsun o telefonu, bir haber bekleyerek heba ediyorsun onca zamanı ve
kendini.
Hiç
yakışıyor mu o zümrüt gözlere yaşlar, hiç yakışıyor mu senin gibi yürekli bir
kadına gece karanlık çökünce, yastığa başını gömüp iç çekerek ağlamak. Küçük bir çocuk gibi sığınmak için onun
kucağını aramak.
Yakışıyor mu
söyle bütün zorluklara rağmen dimdik durmuş o başa eğik durmak, artçı
sarsıntıların hiç sarsmadığı, güçlü depremlerin bile yıkamadığı bedene iki
büklüm olmak yakışıyor mu?
Ölene kadar
eğer bana sadık kalırsan, bende senin olacağım diye söz verirken bunun bir rüya
olduğunu bilmiyor muydun sanki de gerçekmiş gibi delice bağlandın. Daha neler
neler…..
Yaaaa işte
böyle be kalbim tüm bunları bildiğin halde neden bu çöküntü ve kendinden
geçmişlik. Bu günlerde geçecek yakındır, serçe ağlayacak bir gün ve onun için
atan kalbin duruverecek. İşte o zaman her şey bitecek, MERAKLANMA AZ KALDI…