Bir gül iliştir saçlarına ve sustur yüreğinin kanamalarını

Bitir yüreğinin hıçkırıklarını, söyleyelim sevda türkümüzü

Kopar düşlerini bitiren, yüreğini ağrıtan yaşamın acılarını,

Acıların yüreğimde bir son bulsun, kanatma artık yüreğini...

 

 

Yüreğinin alevlerinden, ruhunun fırtınalarından uzaklara, çok uzaklara gitmeyi istediğinde sabrını da al yanına. Yüce dağların zirvelerinde kekik topla kendine. Kuşku değirmenlerinin sularıyla yıka yüzünü ve çorak dağ tepelerinde yıldız iliştir saçlarına. Acılar acıtırsa canını, çileler keserse önünü bir gül iliştir saçlarına ve sustur yüreğinin kanamalarını.

 

Biz bu sevdanın bulanık sularından da gülüşler çıkardık zıpkın duruşlarla. Yüreğimizdeki asmalarla yıldızlara tırmandık gecelerce. Acımıza sevincimizi sürüp, mutlu gülüşlerle yuttuk lokmalarımızı. Biz ki, korkuların hesapsız kaçışlarına vurmadık kendimizi. Yüreğimizin ve sevdamızın diyetini isteyen zavallı insancıklara bile güldük, kahkahalarla. Gözyaşlarımızın mutluluğunu engin denizlere sevgimizle akıttık.

               

Seni yazarak, aşkı yazarak geçse de ömrüm, seni yazmaktaki giz'im yeryüzündeki tüm toz zerreciklerinin içerisinde olsa da arayıp bulurum seni sevdikçe. Yüreğimdeki masum duruşların sürdükçe, yeryüzündeki tüm beyaz kâğıtlara resmini çizmek, gelmiş ve geçmiş bütün zamanların adına seni anmak, kazananın asla olmadığı yaşam sahnesinde, bu yüce sevdayı hak edene kadar seni sevmek isterim.

Ben, bütün istasyonlarda, duraklarda seni aradım yıllarca. Sen inersin diye baktığım her gözde hüsranı yaşadım. Senden bir haber getirecek kuşlara özlemle baktım, yılmadım, yıkılmadım hep seni aradım. Denizlere vurdum sonra kendimi. Bakir kıyılarda tükettim bekleyişlerimi. Sensiz nice gemiler geçti limanlardan. Gemicilerin şarkılarına eşlik ettim seni arayarak, sen duymadın. Sarhoş iskelelerde, çürümüş mavnalarda sabahı ettim. Gecelerin beni örten yorganında sana sarıldım doyasıya, ama sen olmadın, taa ki seni bulana kadar.

İkimiz de sabrın tunç kapısını çalmamak için direndik günlerce. Yüreğimizin pençelerine ve deli yumruklarına hiç aldırmadık. Kurşun delikleriyle dağıldık, hiddetimizden ağladık. Birbirimizi sevdikçe gözlerimizi anılara, dudaklarımızı sigara dumanlarına, yüreğimizi sancılara beledik ve aşka acıyı yükledik.

Beyninin ütopyasında nazlı bir kelebek uçar arada bir dallarıma. Kanatları rengârenktir ve türküler mırıldanır yürekten. Sevginin anlık mutluluğu gecelere de boyun eğer bir gün. Bir perdenin arkasından bakarız belki de aşka. Gözlerimiz hasreti, ellerimiz haziran'ı, bedenimiz şubat'ı ararken mevsimler bize soyunurlar gül dudaklım, masum ve çırılçıplak odalarda.

Dün gece sana son kez iyi geceler dileyip bir daha girmemeyi diledim düşlerine. Rüyalarının her karesinde labirentler vardı ve ben günlerdir sana rastlamayı umarak sevdalı bir kurt gibi dolaştım karlı dağlarında. Fırtınan ara sıra tipiyi andırıyordu ve sığınmak yetmiyordu yüreğinin kayalıklarına. Günlerce seni aramak yordu beni mağrur kelebek. Eğer rastlarsan izlerime seni ilk anladığım yere bırak. Orada, yıldız tepesinde seni bekliyor olacağım.

Ve sen yüreğindeki taşınmaz yüklerle hayat merdivenlerini tırmanmayı seçmişsin kendine. Alternatifsiz bir yaşamın kollarında masum gülücüklerle yaşamayı bilmişsin. Bundan böyle, dolunca gözlerini ağrıtan, gözyaşlarını akıtan yaşları dökmekten korkma sakın. Sen ağladıkça daha sıkı tutuyorum ellerini. Ellerini tuttukça, yüreğin değiyor yüreğime. Yüreğin yüreğimde attıkça yıldızlardan taçlar iliştiriyorum saçlarına ve şiirlerimin kilometrelerinde mutlu gülüşler yapıyoruz birlikte.

Anlayacağın kelebek, yağmurunda ıslanıp, karlarında üşüyüp, denizlerindeki dalgalarla boğuşmak ne güzel bir bilsen. Ben tabiatına sevdalı, yüreğine koşan bir simyacıyım bu yerkürede. Gülüşlerin yağmur, yüreğin bahardır. Denizlerin ne kadar hırçın olursa olsun ben bu sevdanın rıhtımında seni beklemekten vazgeçmeyeceğim. Yüreğindeki fırtınalara aldırma sakın. Kanatlarını güçlü tut ve uçmak için gün say. Kozandaki tüm anılarını geçmişte bırak ve aç kanatlarını. Nerede mola verirsen bahçen orası olacak çünkü. Özgür umutlara kanat açmadıkça mutluluğun adasına varamazsın, sakın unutma.

 

Selahattin YETGİN

( Kanatma Artık Yüreğini başlıklı yazı S. Yetgin tarafından 7.06.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.