Bir gün daha devrildi geceye. Bir gün daha kayıp gitti avuçlarımdan. Hiçbir baltaya sap olamadığım bir zincir daha eklendi halkama. Benim eklentilerim yetmezmiş gibi her geçen gün yaklaşıyorum sona: Bir adım, bir adım daha derken.

 

Meçhul bir gidişat, müphem bir varlık olan şahsım ve hiçbir anlam taşımayan tüm uğraşlarım.

 

Kızgınım hayata ve bana biçilmemiş değerlere bir o kadar kırgın.

 

Ne maddi anlamda ne de duygusal bağlamda alamadığım cevaplara muhalifim.

 

Dünkü çocuktum gibi saçma bir cümle de kurmayacağım. Hayallerimi yitirdim ben aslında çok olmuştu yitireli yeniden yeni hayaller inşa ettim çalkantılı ruhumun derinliklerinde.

 

Adam olmam ben bir de içimdeki çocuk büyümesin diye canhıraş telaşlar içersinde ne isterse alıp koyuyorum önüne.

 

Sevdiklerimi yitirdim hepten, sevilmeden ben de yitip gideceğim en çok da bu canımı yakıyor. Kafalardaki profillere uymadığım için sevilme hakkım olmadı hiçbir zaman. Üstelik istisnasız. Tanıdık tanımadık ya da yakınımda uzağımda kim varsa. Cüzi başarılardı elde ettiklerim bana göre ama nedense kimseler haz etmedi. Beklentileri dipsiz bir güruhun hedef tahtası oldum her seferinde.

 

Beşeri kifayetsizliklerim hep engel teşkil etti ömür boyu. Bu sefer zihnimle ve bilgimle setleri yıktım derken yine bireysel menfaatler girdi işin içine.

 

Mutlu olduğum ortamlarda hep yandı canım hep istikrarsızlıklar ile mücadele ettim. Kendi istikrarsızlıklarım yetmezmiş gibi egoların bitimsiz sırları ve koyduklar bariyerler.

 

Ne önyargıları yıkabildim ne de kabul gördüm.

 

Yutkunuyorum bağırmamak adına ve ağlıyorum sustuğum için, susmam da çoğunun işine geliyor. Ama benzemek de istemiyorum bu sefer oyun dışı bırakılmam da olası ve hep olan.

 

Bitimsiz sandığım şu ömür.

 

Bitimsiz sandığım dostluklarım bir tekmede alt üst olan.

 

Bitimsiz sandığım hayallerim. Hayal kurmak o kadar yordu ki. En kötüsü benim inşa ettiğim o duvarın kolayca yerle bir olması. Üstelik bunu büyük bir mutlulukla ifa ediyorlar. Her ne hikmetse hep bir gölge oldum, hep bir kusur aradılar ve hep kıyaslandım. Gel gör şimdi de ben beni kıyaslıyorum ama tek farkla: Eski ben ve yeni ben ya da olmasını istediğim. Tabii ki zihniyetlerde işgal etmiş başka resimler var. Gereksiz bir uğraş olarak gördükleri her ne ise benim iştigalim altında.

 

Sanal ortam ile tanışıklığım iki yılı geçmez bu da yazmaya başlamamla paralel. Çünkü sanal ortamın varlığından bihaber idim dünyanın gidişatından bihaber olduğum gibi.

 

Aslında oldukça rötarlı bir yolculuk benimki. Bazı olguları seçeneğe dâhil etmeden yaşadım uzunca bir süre. Ölümler, özel sorunlar hatta kimlik çatışmasına kadar.

 

İş hayatında çok zaman kaybı yaşadım ve akabinde bir sürü can yakan olay kısaca gidişatı ben yönlendiremedim kaderin rotasına engel olamazdım ki. İstemediğim ne varsa akla sığmaz geldi buldu beni.

 

Yılların birikimi hatta taşma noktasına gelen dolu bir bardak. Bu yüzden sığındım kalemime ki onun varlığından bile bihaberdim pek çok şeyin ve pek çok insanın varlığından bihaber olmam gibi.

 

Aslında kendimden de bihabermişim ki yazmaya başladıktan sonra açmaya başladım yumağı. Gerçek anlamda bir çözümleme süreci imiş yaşamam gereken ama hiç de kolay olmadığını itiraf etmeliyim.

 

Dost ya da düşman diye bir kelime de zikretmekten imtina ediyorum zira görüp göreceğim yaşanmışlıklarla sınırlı değilmiş. Gerçek dünyanın yalanları ve benim saf kimliğim. Her nasılsa sözüm özüm bir olduğu için bu sıfatı da artık yadırgamaz oldum. Durduk yerde kimseyi yere göğe sığdırmamak gibi bir yanılgıda bulunmadım ömür boyu ve bu saatten sonra da değişmeye niyetim yok.

 

Ne eleştiri ne övgü. Ne şişen egolar ne de yerin dibine geçen insanlar.

 

Yazmaya başlamamı tetikleyen çok önemli bir mefhum sayesinde zaten hayatım alt üst oldu. Somut anlamda bir iki kişiyle paylaşıp paylaşacağıma zaten pişman oldum. Nasıl adlandırırsanız adlandırın ya da konumlandırın ne de olsa konumlandırmak bir numaralı vazifemizdir.

 

Genel gidişata ayak uyduramayan biri olarak hep ama hep soru işaretleri ile dikildi insanlar karşıma.

 

Sonuçta ben de dünyalıyım. Ne Mars’tan geldim ne de boyut değiştirdim. Eğer farklı bir kimlik taşıyorsam ya da inanılmaz bir istekle iyi bir şeyler yapmaya uğraşıyorsam bu beni elemeniz anlamına gelmemeli ya da elenmem anlamına gelmemeli her ne kadar sayısız kere ihanete uğramış olsam da özellikle dost bildiklerim tarafımdan.

 

Kimlik çatışması taşımayan biri olarak ki düşünsel ve duygusal bağlamda, saf olarak addedilmenin haricinde algılarım sayesinde insanları artık çok iyi tanıyorum. Gerçekçi boyutum ve duygusal yönüm bir araya gelince her ne kadar farklı bir kombinasyon ortaya çıksa da ben buyum.

 

Şunu gördüm ki ömür boyu süren çabam neticesi:’’Asla hayal kurmamalı zira somut veriler bile yok olabilmekte ki bunu defalarca yaşadım.’’

 

Her anlamda yaşadım bunu üstelik: Gerek maddi boyutuyla gerek manevi açılımıyla. Zor zamanlarında terk edenlerin varlıksız varlıkları oldukça pay sahibi olmamı sağladı hayat deneyimi adı altında.

 

İşin özeti, neye el atımda ruhumla ortak oldum zekâ ve becerilerime ve de çalışma azmimle. Sonuç mu? Koca bir sıfır hatta yutan eleman olarak sahip olduklarımın da çer çöp olması. Gerek maddi anlamda gerekse duygusal bağlamda demin de zikrettiğim gibi.

 

Yetilerim ve yetersizliklerim…

 

İsteklerim ve sahip olduklarım…

 

Sahip olamadıklarım ve şükrettiklerim…

 

Sevdiklerim ve benden haz etmeyen kim varsa…

 

Ne bayan mükemmelim ne de peri padişahının kızıyım sadece değerleri ve hayalleri uğruna çırpınan bir faniyim sizler gibi tek farkla: Tüm kavgam kendimle yoksa nefret duygusunu bile sildim lügatimden zira ne zaman nefret eğilimi yaşasam içimdeki sevgi köreldi. Bu yüzden nefret kelimesini zikretmiyorum bile. Olsa olsa uzağında durduklarım ve kuru gürültü içleri fokur fokur kaynayan.

 

Yine de şükürler olsun ki hep uzak tuttu Rabbim kötülüklerden ve asla da elini çekmedi benden. Haricinde önem arz eden tek olgu ise ailem ve inancım. Dünyevi ve menfi ne varsa uzağında durmak ise benim tercihim: belki yaratılışım belki öğretiler belki de Allah korkum. Eğer bu yüzdense yaşadığım olumsuzluklar başımın gözümün üstünde yeri var.

 

Sevmenin ve inancın silemeyeceği olumsuzluk yok desem de sabır ve azim tek gereken. Gerçi bir noktadan sonra gücü tükense de insanın.

 

Her halükarda toparlanmak ve yeniden başlamak sanırım bir devinim Yaratan’ın bizlere bahşettiği. İşin sırrını çözmek o kadar zor ki bu yüzden zamanın akışına engel olmamalı her ne kadar sabırsız ve telaşlı olsam da.

 

Sevdiğim ne varsa ya da değer verdiğim her kim ise zaten yüreğim onlarla dopdolu şu an kalemimle hasbıhal ettiğim gibi.

 

Pek çok yaşanmışlığın, yaşama ihtimalinin olmadığı ve yaşama dair her şeyin bir izdüşümü aynı zamanda dile getirmeye çalıştığım.

 

Sevgiyle kalın…

( Bitimsiz Sandığım... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 8.09.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu