Alametifarikası ömrün yarına delalet
bir öykünün uzandığı uzattığı o ömür.
Kanaviçeler saklı sarnıcımda.
Kardığım ayak izi.
Kaydığım zemin.
Ölüm benzeri bir zemheri.
Karı delen dikenlerim ve evet, ben
bir kardelen değilim sadece allı pullu bir çiçekten de ibaret değilken kimine
göre çenginin söylediği kimine göre çalgının dinmediği ve o kekremsi
sessizlikte asılı bir imge benzeri sadece gül mizaçlı bir çiçeğim bazense bir
şiire tekabül ettiğim…
Yürek iklimimde açan güneş misal.
Aşkla hemhal.
Nidalarım saklı ruhumun barikatı iken
zırh bildiğim bir yelek misali kalemle ördüğüm bir kördüğüm.
Ve görgülü bir hüzün.
Gölgemden ayrı düştüğüm.
Yerin gürültüsü.
Göğün tebessümü.
Makûstu talih mecrası ölüm.
Manen zengin bir rahmette saklı olası
tüm kayıtlarım, aşkı katık ettiğim kadar yürüdüğüm hidayet yolu.
Ve yalnızlık…
Takati kesilmiş ölü hücrelerimden
b/öldüğüm imgeler göğün gümbürtüsü yerkürenin hezeyanı ve ölümün dürtüsü.
Çalışan bir mekanizma benzeri insan
hayatı:
Ye ve iç ve seril yere.
Bense kapışan iklimde saklı
tutuyordum muradımı:
Sev ve asla terk etme terk etilsen
bile.
Teyit ettiğimdi rotam ve rengim ve
dürtülerim ölüm kusan bir hengâme.
Cıngılı mı dünün?
Yoksa cinnetin eşiğinde saklı hüzün
mü?
Cennet bahçelerine yolumun düştüğü
kadar…
Cehennemi yaşatanlardan uzak olsam bile…
Ta içime sızan.
Diri bir bedeni ölümle kucaklayan.
Dinginlikse rahmet.
Direncim iken sınanan
Direktif veren kader.
Seven pişman sevilmeyen yorgun bir
töre adeta
Aldatılmışlığım insan ırkının hınzır
yalanları dolduruşları.
Iskaladığım mutluluk.
Hedefi gözüme kestirdiğimden öte göz
göze gelmeyen kimse kalp gözümle kolaçan ettiğim arkam ve önümde uzun bir yol
nereye çıkacağımı bilemediğim kadar kovulduğum kapalı kapılar.
Azadesi duyguların.
Azap dolu uykuların firarı.
Nefsimle olan savaşım.
Ve yorgun fıtratım içimde saklı o
sayaç.
Gök gözlü annemin ellerinde saklı
iken sıcak bir iklim derken soğuyan yüreğim sağımda kalem solumda sevgi bazen
izah dahi edemediğim.
Gönlün surları.
Okumaya doyamadığım sureler.
Suretlerinin beni yanılttığı insan
mozaikleri ve dumanı üstünde güya içtiğim soğuk çay ve mutluluğa veda.
Hatmettiğim yorgun kıtalar.
Aşamadığım ana kıta.
Kayıp bir coğrafya içimde saklı.
Arzı endam eden güneş.
Gün bozması gece.
Gece ertesi ölüm.
Ölüm öncesi hüzün.
Hüzne eşlik eden yaralarım aşka
bandığım göğün bulutları tünediğim yerküre afalladığım insan izlekleri
sözcüklerin buğrası imgelerin fısıltısı yatsıya kalan düşler imsakte doğan
ruhum sabaha çıkmaz dediğim şiir bile eğer ki hali hazırda yaşayabiliyorsa…
Ya, ben?
Hani, şahikanın kanadına asılı.
Hani, sen?
Yâdımdan sökün eden bir anı.
Andaki mevcudiyetim.
Yarınlar sökülen dikişlerim.
Ne çok pot.
Kırılan putlar.
Kaybolan mihrap.
Cezvede saklı kahve.
Telvesinde gezindiğim.
Papatyalardan fal tutmadığım kadar
patavatsız Çingene kadın hali hazırda anlamlandırmak adına hayatı yarama tuz
bastığım yangın ertesi koruyamadığım dileklerim ve elimden kayıp giden
sevdiklerim…
Bir meddücezir ki.
Fısıltılar galeyana gelen
Taburcu edemediğim öykülerim.
Öykündüğümse sadece dünüm.
Rüzgârın yönü.
Rüzgârgülü.
Gül mizacım.
Yıldız iken kuyruğumun koptuğu.
Yılmasam bile yorgun kılındığım.
Zevcesi hüznün.
Hazan muadili.
Hükmedene koştuğum.
Kendimden kaçtığım.
Kayıp bir mısra ansızın vuku bulan
bir arya.
Arpacı kumrusunu buğdayla beslediğim.
Yüreğimin sebili.
Aşkın esiri.
Yalnızlığın esintisi.
Verdiğim her molada kendimi bulduğum.
Yeniden kaybolduğum.
Nifak sokan kimse hayatla arama…
Teselli babında yazdığım.
Tecrit edildiğim cihan.
Cinnet öncesi cennetin eşiğinde
annemin beşiğini tıngır mıngır salladığım derken uyuya kaldığım.
Ve uyandığımda…
Her uyku sonrası öncesi de Allah
kerim ölüm olsa bile kederin son sözü özümden sökün eden o közü söndürmekle
yanmak arasında kala kaldığım kallavi hüzünlü lehçem akması durmayan gönül
çeşmem gönlüm razı gelse de gelmese de…
Ve benim tek Kurtarıcım aşkla andığım
iman gücümle büyüyen kudreti yalnızlığın İlahi Işığın sönmez ferinde saklı bir
gül dikeni ve kırık dalım kırgın bedenim yüreğim her yüzümde açtığında güller
ve bir adım sonrası yok olmayı dilediğim azat edilmediğim kadar bu yalnızlık
koğuşunda tüten duman gibi üstümde esen rüzgâr gibi ruhumu örten atlastan
yorgan gibi yâdımda yarınlarımda saklı tek teselli elbet mihrabımda yaşayan
annemin dualarına ihtiyaç duyduğum kadar duymaktan imtina etmediğim tek cümle:
Allah’ a emanetim…