Tümlemek hayatı bir su
birikintisinde. Su kadar saf ve duru yıkanırken yağmurlarda…
Korkmak kadar bariz ve
yalın tümlenen kadar edilgen ve ibraz edici en az düşlerin yansımasındaki
berraklığın yürekteki ışığı en derinden nükseden.
Baharın coşkusunu hissetmek
kadar özel ve naif ocak ayının beyaz dağ öbeklerinde.
Kopmak mı, asla.
Vazgeçmek mi… Varsın ödensin bedeller peyder pey hatta yüklüce ve tek seferde.
Savrulmaktansa savurmak kadar doğal ve gerçek hem de elinin tersiyle. İstifli
acılar yaksa da genzi bin kez hayırlı korumak kollarken bazen korkularını bazen
çalıntı hayatların müdahil olduğu tüm sanrıları.
Yetkin ve hükmedici
olabildiğince ve esefle kınarken yalnızlığını, yutkunmak ve bir kez daha ve
devamı gelirken arşı alaya yükselmesi ruhun bedeni muhafaza edebildiğince.
Ölmek kadar gerçek, aşk kadar duru, insan kadar yalnız ve olabildiğince masum.
Yadırgansa da, itelense de, ötekileştirilse de…
Kolay mı vazgeçmek.
Geçmeden zaman yakalamak ucundan, eşelemek toprağı henüz ölmeden.
Yadsınmak kadar korkutucu,
demeden yadırganmak kadar akla zarar, sıfat gibi belirleyici belki de ayracı
hayatın: Bir sayfadan diğer sayfaya atlamak kadar kolaya kaçan ya da
sonlandırmak hikâyeyi kahramanı henüz sonlandırmamışken o bitimsiz arayışını ve
ermeden kerevete.
Gülümseyebilmek kadar
sıcak, aşkın ateşi kadar yakıcı, kar kadar beyaz, ağaçlar gibi dimdik ve
kökleri derinlerde. Bir çiçek kadar narin ve kırılgan ama bir o kadar güçlü
görünenin tam tersi.
Doya doya sevmek
içerken hayat pınarından.
Hadi uzat elini ve dokun
bulutlara. Bırak her şeyi geride: Her şeyi ve herkese sadece O, tek kollayan ve
kucaklayan. Bitimsiz, nefretsiz, yalıtılmış bir o kadar engin devinimi ezelden
ebediyete uzanan…
Fi tarihinde açmıştım
gözlerimi ve ölmeden öldüm defalarca her gün yeniden doğarken bir kez daha
ağladım hayatı. Yalnızlığım zararsız ve hicap etmediğim. Sevebildiğim kadar ve
sevebildiğim müddet kara melek gelmeden o belirsiz randevuya.
Cennet sevdiğimin
dizinin dibi nefret cehennemde soluklanmışken her şeye rağmen.
Aşka âşık bir ruh
benimki: Bitimsiz bir döngü bana dair ve benden mükellef tek varlık.
Var oluşun tek kaynağı
yokluğun gölgesi git gide kısalırken.
Hiçliğin ve hiçlerin
tek yanılgısı nefrete tapmak sevgi çağlarken gönülde…