/Terk-i diyarı gösterir saat
Vazgeçilmez sandığın bir sokağın en çıkmazında
Ve bir şehre küser kalp…
Oysa tek suçu,
Ortak olmaktır bir sevdanın yaşanmazına…/

Senin değil bu eller, kimin İstanbul?
Söyle çeksin bahtımdan
İki yakanı birleştirenlere,
Biraz itirazım var…

Eski ile yeni arasında,
Kurumuş Anadolu’nun erguvanları
Baharlar sinmiş,
Kışlar kara…
Yüreğimden isimsiz bir mevsim havalanmış
Ben kime sığınacağım İstanbul?

Şimdi sahile yanaşıyor bir küçük taka
Ağlarında perişan bir yosun,
Sularından koparılmış…

Hani sevdadan gidenler de öyledir ya,
Bırakırlar koskoca bir dün…
Vuslatın gölgesinde,
Ölgün bir sancı gibi durur gün…
Gelecek ise aslında hiç kurulmamış,
Birkaç kandırılmış satırla,
Hayale yazılmıştır.
Havaya karışan mürekkep
Duvarlarında mahkum bir afişe yapışır…

Baktıkça utanmaz mı tarihin?
Sen sevdaları hep derdinle zehirledin…

Benim feryadım sana değil,
Kırılma İstanbul…
Anılarımı sende bırakmak ağır geliyor halime
Beni biraz idare et,
Solum yangın yeri İstanbul…

Şimdi bir martı havalandı, ada vapurunun ardından
Kanatlarında sahipsiz bir kıpırtı
Çığlıklarından usanmış…

Gözlerimde bir damla yaş yar
Biraz daha taşırsam,
Kahrımdan düşeceğim…
Aşiyan’dan bırakıp kendimi
Kızkulesi’nde dinleneceğim…

Veli’ye selam dursun sözlerim
Sen az dur,
Gözlerimi kapamadan, ben biraz demleneceğim…

Bir kırık sözde kalmış ahım
Bilmiyorum vuslatın anlamını
Yar dediğim zaten yalanmış…
Varsın yansın aldanmış ışıkların
Sokakların kapkaranlık
Dudaklarımda şarkın,
Surların gibi harabeye döndüm İstanbul
Ömrüm korunaksız…

Şimdi bir tren kalkıyor, Haydarpaşa Garı’ndan
Vagonlarında ilkyaz yağmurlarım,
Hüzünlerinden arınmış…

Nasıl bir şehirsin beni ağlatan
Güldürmeyi de bilir misin?
Yar erirken sözlerimde
Meyhanelerine sebebim çok
Kapılarını kapat,
Kapat gündüzün görmesin
Ben biraz sana küseceğim…

Haydi, kaldır kadehini
Sevdam şerefli
Bir nebze olsun yalanı öldür İstanbul…

Şimdi avlularında soluklanıyor güvercinler
Kursaklarında bir sarı buğday,
Toprağından kovulmuş…

Varlığın yasak, yokluğun dar
Bu kadar ah taşımak vebal mi sana İstanbul?


Sus şimdi,
Uyu…
Güneşi batırıyorum bu akşam da
Senin için dökülen kanların anısına…

*****

01 Kasım 2009
( Bu Şehre Küstüm Derdinden başlıklı yazı asli-kaya tarafından 2.11.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.