1
İmgeler seyreliyor
gözbebeklerim irileşirken kem küm etmekte şiir yüklü hüzün tanecikleri.
Çekimserliğim hezimete uğrattığından beri gel-gitlerle muhatabım ansız
haykırışların çeyreğinde ve yalın düşlere nispet edercesine yeryüzü boşboğaz ve
hükümdar kılığında yetilerinin sunumunda öbek öbek insan.
Sevgi israf
edildiğinden beri aşk da küstü âleme.
Âlem sustukça insan
haykırdı ve ağladıkça pamuk gökyüzü istiflendi iri günahlar.
Anlık kederlerle ifrata
kaçmak belki de yoğruldukça gerçeklerle belki de hükümranlığı kör yetilerimizin
çok uzağında iken istimlâk olmuş benlikler tüketirken ve tüketilirken durduk
yere.
Aşkın gıyabında verilen
son hükme imza attı aşk meleği ve hükümranlığında yeti bildiği o gıybet dolu
düşlerini yok saydı insanoğlunun. Yersiz serzenişlerini yok saydı ve
tahakkümlerini sildi tek seferde. Zimmetliydi varlığı aşk’ın evrene yok saysa
da tahakküm sahipleri ve yazdı reçetesini aşk meleği:’’Çek cezanı ey kâfir fani.
Son bilmekse sonlandıramadığın hikâyeni çizdim isminin üstünü. Gözüm görmesin
seni.’’
Telaşesi umutların hani
olur da bir gün karşılaşırız gün dönümünde hayallerin ve kıyamete çeyrek kala
esrikli aklımı yitirdiğim/iz izbelere metruk düşlerle yalıttığımız varlığımızı
yürek sesi mi çağırırken kâinat anlık yok oluşları görmezden gelip de dâhil
ederken hezimet yüklü imgelere anlık bir kayıp olsa da cevapsız üç beş öngörü
yaşamak kaderi ve ömrü tüketilirken peyder pey.
Susmaksa en ağır cevap
verebileceğim/iz belki kaybolmak o sessizlikte yeminli olsam da tel kelime
çıkmazken ağzımdan.
Nedamet yüklü kervanlar
geçiyor gönül penceremden görmediklerine kani olsam da gözlerimi alamadığım bir
ışık huzmesi safça alkışlarken isyan yüklü imgeleri ve seyreldikçe umut tanecikleri
biliyorum düşlerimi hezimet yüklü olsa da zaman zaman dokunduğum hayalin.
Sözlerini kaybettim
kulağıma pelesenk olan notaları da yitirdim bundandır belki de tefekkür yüklü
yalnızlığım. Sen yine de demedim farz et hatta görmediğini ve duymadığını
haykır çok uzaklardan.
Ayracındayım tüm
ayrımcı söylemlerin, kıyısındayım ölümün, yokluğu en derinde yine yoksun
kılındıklarım ile terbiye olurken benliğim bir imleç belki de sessizlik bir
tümleç varlıksız suretler bir gölge belki de o kayboluşa namzet tüketilmişlik
kendimi alamadığım bir derya ise içinde kaybolduğum temkinliyim artık bile bile
seyrelirken ümitler doğurgan kıtalarda dize dize yazacağım ne varsa hüküm
giydiğim bir bilinmezin solumda açtığı en derin yara gönlüm alabildiğine
yorgun.
Uzak kılınsa da kimi
düş yaşattığım aslında tekelinde iken o var oluşun sonsuz bir seyreliş belki de
seyrindeyken kuş bakışı ama gönül gözünün her daim o nüktedan yansıması.
Bir tüketilmişlik
şarkısı çalan bir derya içinde kaybolduğum ve sığındığım ruhumu payidar kılan.
Havsalımın almadığı
yüklü mizacımın yarım yamalak telaşıyla ve anlık kımıltılarını kalbin görmezden
geldiğim sancılı bir devinim teğet geçerken tüm suskunluğumla sığındığım
yalnızlığın yıkık duvarları üzerime üzerime gelmekte.
Sorun değil, demeyi ne
çok isterdim ve sadece Tanrım’la baş başa olmak. Nifak sokanlar doğrusu pek bir
iştahlı.
Hacizli sevincime gölge
düştüğünden beri ben de harflere sığındım: Kâh düşünüyorum sessizce kâh
fısıldıyorum dost cümleleri.
Taammüden öldürdüler
mutluluğu ömür boyu sığıntı ve muğlâk bir sevince gebe olacağını bilsem de
geleceğin yoksunluğumu görmezden geliyorum. Çareler tüketildiğinden beri an
zaten zimmetli dünü ise artık sorgulamayı bıraktım.
Hayatın özgün
güzelliğini görmekten aciz şu kullar tutsak ruhları çoktan kapana kısılmış ve
mütereddit ruhumu alabildiğine geri çekiyorum olur da benzerim her nasılsa
geçen her saniye küçük bir sonsuzluğa dönüşse de gün bitiminde.
Sevgiye ve aşka öykünen
herkese selam olsun her ne kadar şimdiki zamanın somutluğunda soyutlansalar da.
Bir teselli belki de karışmak bu göreceli kalabalığa ve ruha iyi gelen muazzam
bir katarsis hele ki dökülürken irili ufaklı parçalar kademe atlıyorum anbean
günbegün. Bir fısıltı çalınıyor kulağıma:’’Sen gerçek misin?’’
Katıla katıla gülüyorum
tüm olumsuzluklara lakin mecburum ve işi deliliğe vurup sıvışıyorum
aralarından. Allah muhafaza olur da tüm güdülenmeleri ve geçmişleri bana da
bulaşır da bu sefer teselliyi ölümde ararım.
Bitecek gibi değil yine
de görmezden gelmek bana düşen. Ne mi? Seyrelen umutlar ve çalınan umutlar
yetmedi galip geleceğime artık kani olmadığım yel değirmenlerle savaşım.
Sırıtıp duran düş sakinleri yetmemiş olacak ki bu sefer de repliklerini
değiştirdiler: Dost görünümlü betimlemelerin altına yığdıkları merakları ile
dolandıkça dolanıyor dilleri. Çekincem her ne ise pek de önem arz etmemekte.
Anın tınısı ruha en iyi
gelen en azından göreceli edimlerin uzağındayım somut varlığımla ve soyut
imgelem gücü belleğimi işgal etse de biliyorum ki unutulmuş olan ne varsa
yeniden kurmak yeteneğinden yoksunluğun an’a olan inancımı kuvvetlendirmekte.