Makamsız şarkılarda
kayboldum
Şeceremi çentiklerken
kara şeytan.
Yoğruldum demli
öfkesinde yalnızlığın:
Çözüldüm, karıştım ve
dolaştım.
İstikbali olmayan
dünlerde boğuldum:
Esaretinde aşkın ve
tınısı nasıl nasıl derin.
Hicap yüklü
coğrafyalarda,
Kargacık burgacık
adamlar çömeldi başucuma:
Seyreldim biteviye
günden gece.
İstimlâk ettiler
ruhumu,
Donattılar efkârımı ve bitimsiz
tereddütleri
Hak gördüler ve neden
sonra çok sonra
Uyandım öbek öbek
ölülerin göbeğinde.
Kırıktı zaman, soy
kırıma uğramış insan ırkı,
Dondum kaldım çölün
ortasında
Karlar yağdı temmuz
sıcağında
Karanlığa hibeli ruhum
tutuklandı ansızın
Kıdemli yalnızlığımı
tam sindirmiştim ki
Kör oldu gözlerim
aykırı vücutların yobazlığında
Sırra kadem bastı
Tanrı:
Son bildiğim bir yok
oluştu,
Öylece kala kaldığım
altı üstü bir izbe.
Kütük yüklü
bağnazlıkların gölgesinde
Belki de aşkın yüzü
suyu hürmetine,
Sustum ve konuştum;
Öldüm ve defalarca can
buldum.
Zimmetliydi evren,
tedirgindi insan.
Çöreklendi haşmetli
gölgeler bağrıma
Yine de taş bastım
bağrıma
Bağırmaksa düşen
payıma,
Kan kustum kızılcık
şurubu içtimse de
Yol vermediler
pervasızca,
Tutuklu kaldığım hangi
pervasızın kalbiydi de
Soldum günden güne.
Ey aşk, demek beyhude
be yalnızlık,
Sorsan keşke nedir bu
sitem bu öfke.
Boş ver sen beni,
Elbet bakarım zamanla
başımın çaresine.