Kırılgan tümcelerin vakur ıssızlığında beyanat vermekle yükümlü olduğum yeni bir günün başlangıcı. Kırık bir gökyüzünün çatlağından sızan günışığı ve tüm yadsımazlığımla işkillendiğim ne varsa uzak durma gayreti içerisinde seyrindeyken yüklü bulutların.

 

Kutsanmış hücrelerim, yol vermişken aşka ve anlamsızlığa yine döngünün maharet bildiği zincirleme kazaya yol açan öbek öbek öfke sırıtkan ve sıradan suretler. En uç bellesem de henüz adımlamadım bile yolun başını. Bir ileri iki geri: seğirttikçe bir uçtan diğerine payidar ve meftun gölgelerin nazarında ansızın rest çekip ölümüne soluklanıyorum. Mizacımı yetkin kılan yine tahayyül edemediğim üç beş izle uzaklardan göz kırpan. Yosun tutsa da çoğunun vicdanı duraksamak düşen payıma belki de sonlandırmak süreci yeter ki mustarip olmayayım merdivenlerin o soyut görüntüsüne kapılıp tepe taklak olmuşken.

 

Bir imge hatta bir seyir bazen de koca bir boşluk: nasıl tanımlarsanız tanımlayın inanın ki şifresini kodlamaya hiç mi hiç niyetim yok.

 

Muamma yüklü varlıkların cebelleştiği anlamsızlık kadar yakıcı ve yıkıcı ne olabilir ki? Belki bir öfke zerresi belki de ufak bir kıvılcım derken başlayan yürek yangını.

 

Yazıyorum günden geceye ve unutuyorum bir gün sonrasında belki de nazire edercesine unutulmuş benliğimin satır arası çığlıklarına sığınıp da tüm nüktedanlığa ile kalem bir çırpıda rest çekmişken hayata.

 

İhanete uğramak pek de sorun değil sanırım kanıksamış olmak özgüvenimi yüksek tutan yine de hiçliğin çağrısında saklı imgelere daha bir düşkünüm ve seyreldikçe zaman, geçip gittikçe içimdeki öfke yeniden dibe vurmanın telaşı ile bir nebze de olsa pay ediyorum içimde biriken enerjiyi.

 

Yetinmekse eyvallah. İstemekse her daim haiz olduğum düşlerde saklı kıldığım.

 

Sınandığımın bilincinde olmanın verdiği rahatlık belki de dünyanın hiçliğine vakıf olmamdaki tek soyut bulgu ki adlandıramadığım tek somut bir kanıt dahi yok elimde. Ben hala telaşında iken pür-neşe sağaltıyorum tüm acılarımı: bir sağ bir sol; aradığımı bir bilsem. Bilmez miyim: kendimle verdiğim kavgada hele ki geçimsiz addedilen bir ruhun maliki olarak hep ama hep zora koşuyorum bir o kadar durgun seyrinde hayat treninin varlığımı Tanrı’ya sunuyorum büyük bir coşkuyla üstelik. Beni benden çok seven yüce Yaratıcı her daim payidar kılmakta içimdeki yaşama sevincini.

 

Duygular nasıl da göreceli ki bir saniye sonrasını bile kestiremezken büyük bir heyecanla bekliyorum yeter ki idame ettireyim bana sunulanı.

 

Yazarın nakşettiği o cümlede buluyorum kayıp yarımı:’’Hissetmek ne büyük ağırlık! Hissetmek zorunda olmak ne büyük ağırlık!’’

 

Her zaman da değil ama lakin çözüldükçe hafifliyorum; yazdıkça mutlanıyorum; ağladıkça çoğalıyorum ve akabinde attığım kahkahalarla örtüyorum karanlığı kısaca içimdeki ben olmayan benin ortaya çıkması gayretiyle dibine kadar yaşıyorum tüm duyguları yeter ki bakir ruhum kapana kısılıp kalmasın.

 

Koşullanmaktan ziyade konuşlandığım, sevilmekten ziyade bağlandığım ve görmezden gelinsem de varlılarından duyduğum yoksunluğa rağmen bilinçlendiğim…

 

Belli ki gökyüzünün bir maruzatı var: yoksa o da mı benim gibi çağlamak ve haykırmak istiyor… İşte başladı haykırışı belli ki oldukça muzdarip hele ki ölgün şikâyeti yağmur damlaların çarptıkça cama…

 

Dışavurumu yeknesaklığın belki de o vakur yılgısı olmazın, eksendeki kaymanın tezahürü iken biliyorum ki bir sonraki gün hiçbir şey eskisi gibi olmayacak her ne kadar görüntü aynı gözükse de. Doğurgan iklimlerin soyut kalabalığında her ne kadar yalnız hissetsem de bir duygudan diğerine ilerlerken biliyorum ki o bulut kafilesinde bir toz zerresiyim uzun uykumu bölen kim olursa olsun hicap etmediğim varlığımın gönüllü bekçisiyim bir düşe uyanma telaşı içerinde yoksun kılındığım ne varsa kavuşacağımın bilinci örtülü iken üzerime.

 

Devingen mizaçların yankısı besbelli ya da tozutan imgelerin hedef tahtasında nükseden o vuruş üstelik tam da on ikiden.

 

Korunaklı dünyalarımızın yalıtılmışlığında mutlu mesut yaşamak besbelli tabiat ananın öngörüsü. Doğadaki her bir yerleşke tüm sıkılganlığını atmakla yüklü olduğumuz o payidar iş birlikteliği belki de yazarın şekillendirdiği o nüktedan dokunuş zikrettiği üzere:’’Doğa, ruhla Tanrı arasındaki farktır.’’Yaradan’ın sunumu her birimizin haiz olduğu o farklı çıta: bir imge ve bir dokunuş ve yüreğin kıblesi anlık tezahürü bile nüktedan bir telaşla ılıman bir iklimin rehavetine sokmakta iken.

 

Ne tahayyül ederseniz edin inanın ki anlık bir var oluşun tecellisi aslında tek tesellimiz. Kırık eksenlerin, kayıp rotaların ve dehşetengiz kalabalıkların seyrinde bir mucize, önceleri görmekten aciz olsak da anlık o vakur kimliği ile kader damıtırken hüznü. Ne de olsa gönül perdemiz o titrek sesiyle bir güzergâh sunmakta üstelik beklemediğimiz bir anda ve kırık yetilerimiz yeni baştan şekillenmekte. Adını siz koyun yine de değinmeden geçemeyeceğim: Sevgi denen mefhumun umut ile iş birliği ve içine katın katabildiğinizi: Hacizli aşkları, kırılgan varlıklarınızı ve umutlarınızı pek tabii ki gök kubbeye yükselen yakarışlarımız tüm sessizliğimizi çalan bulutlar belki de tek peyzaj her ne kadar sona ramak kaldığına inanıp pes etmeye karar vermişken.

 

Bir dokunuş mademki makul tüm öngörüleri ile kader yine iş başında.

 

Ruhani edimler çoğaldıkça kısalan o zincir belki de zincirden boşanmışçasına tüm edilgenliğini satır arası yaşayan nice insan: tahakkümü imgelere yükleyen ve peyder pey çoğalan döngünün eş güdümlü yankısı; fısıltının eşlik ettiği o sahnede saklı tuttuğumuz diğer yarımız çalıntı mizaçlarını gizlemek adına kendini saklı tutan.

 

 

 

 

 

 

( Hissetmek Ne Büyük Ağırlık... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 10/24/2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu