Köklerine  tutunamamış bir çalı gibi çöl fırtınasında savruluyorum.

Kalıntıları harp malulü bir şehrin yolları tutulmuş, uzaklaşamıyorum bir türlü!

Kağıt parçaları içinde saklanmış şiir bozuntularından muzdaripim.

 Her şiir, nefessiz bir kuraklıkta dudaklarımın dudaklarında içtiği serinliğin tehevvürü...

Kırık dökük kelimeler birer kötü diksiyon yırtık yapraklarda, her şiir senin celladın olmalı.

Hükmün ergenekon mahkemesinin hukuk bilmez yargıçlarına yazdırılmalı.

 

Tüm sükut ü hayal  restitüsyonlarını kurgulamışsın aklınca!

Ekonomik özgürlüğün yokluğu mu kolay kılmakta bunu?

Aralarına gizlendiğim kaygılarımdan medet umuyorsun.

Kaygıların alternatifi yok mu sanıyorsun?

Niceliksiz gündem dipnotları,

devimsiz bir huzurun kavkı içinde yuvalanmış,

tapınmalarımın sahibi ruhumun tekzip ettiği şeyler...

Pembe gagalı leylek bohçasına koyduğu umutlarımı yıldızlara taşırken

kaderine küsmüş  deli kadar biçere kal!

Çehren  çatılı bir saye ayça,

bir hükümlü gibi git ütopyamdan

ve intizarlarımı da yanına almayı unutma!

Yıkamazsın sensiz sığındığım kaleleri.

 

Yaşattığın  bunalımlı günler nedeniyle utanıyorsun, öyle mi?

Spazm çekmekteki hangi kalp şarkılar söyleyebilir?

Anlamalısın ki, yaşanan nostalji duyguları

yaşandığı zamanlarda olduğu kadar güçlü değildir.   ..

Güvenimi sarstığın kaçıncı hıyanet bu, anımsıyor musun?

Her harekâttan sonra seninle mütarekeler imzaladım.

Her seferinde bozdun ateşkesi.

Hantal, tembel zaafıyla zamanın ortasında son verdiğim bu ilişki

senin barış önermelerinle razı olduğu sulh de

alakok yumurtanın cıvıklığına bulandı  her zaman.

Suskun kalarak bulacağım sensizliği.

Nice deforme  olmuş aşk böyle  boğazlandı...

 

Hayyam'ın rubaileriyle isyankar ve sarhoş kader siluetindeki ihanetlerde,

sırtında çarmıhını taşıyan hovardalar, münferit istismarları eştirerek,

beklentilerine yollar resmediyor.

Görmekten fazlası yürüdüğüm yollar her adımımda avuçlarına ricat  etmekte.

Karnımdaki gazlı ağrılarınla ve beynimdeki epilepsi krizlerinle

debelenen bir bedende hükümran oluyorsun.

Bundan böyle pencerenin  buğusuna yazılı adınla aramdaki perde kapalı duracak.

Kulaklarımdaki amabile yakarışlarının yumuşaklığında,

havaî  ruhlu memleketine bir seyahat daha düzenleyeceğim.

Son bir şans vereceğim sana, ama suratı asık olacak, unutma!... 

( Asık Suratlı Bir Şans Daha başlıklı yazı AliKemal tarafından 1.01.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu