Künyemde hatıratı olan
üç beş sakil imge;
Tezahürat yüklü
gıybetlerde en hakir reçete.
Tanrısı kayıp ırgat
iklimlerin
Nüktedan aşklara savaş
açan tecellisi:
Yumruk büyüklüğünde
kaçak ne çok tümce,
Bıçkın ve kâfir yoldaşı
en muktedir kıyım;
Yine de indinde
seyrelen hegemonyalardan
Tırtıkladığı kadar efkâr
yüklü isyanların
Gönülsüz birlikteliği
kadar akla ziyan,
Bir daldan diğerine
seğirten dut yemiş bülbül
Kadar suskun olsa da
yitip giden ne çok vicdan.
Kurtuluş, hürriyet ve
sarmalı kör kütük aşka
Nizamı, serzenişi
yitik, bedbin tezahüratı
Gönülsüz sevdaların.
Çapı yarım, gönle hüzün
ve dilin tutukluğu
Anlık kayıpların.
Safran sarısı düşleri
kayıp nicedir,
Nicedir hazan yüklü
şafakların nizamında
El konan masumiyet
kadar hezeyan yüklü
Ölü bedenler iken,
yanık tenine kaderin
Dokunmakla mükellef
basireti bağlanmış
Yırtık ve kopuk
düşlerde,
Rast geldiğim yüzü olmayan
insanlar;
Bedelsiz, emsalsiz o
ödenmeyen kefaretin indinde
Soluk bir gülümsemeye
hasret
Ki yeri geldi mi en
münafık kelamı
Ve gelmez iken bir
araya iki yakası:
Dünden artık,
Aşk gibi kiralık,
En soluk ve en tutuk
niyazı yüklenmiş bir kez.
Solun nezdinde atmayan
bir yürek belli ki
Aşka namzet bir
kayboluştan sona ramak kala
Hakkaniyetin rahmeti
Sarmalında ömrün,
beklediğim tevafuk.