Hikaye / Yaşamdan Hikayeler

Eklenme Tarihi : 8.03.2017
Okunma Sayısı : 2337
Yorum Sayısı : 2


Öyle veya böyle İngilizce kursunu bitirip başarı belgelerimizi alarak
tekrar İstanbul'a görev yerimize döndük. Bu kurs sayesinde altı
arkadaş iyice bir birimize yakınlaşmış, eskisinden daha sağlam bir
dostluk oluşturmuştuk. Üzerine düşmediğimiz için bir müddet sonra
unutacağımız İngilizceden çok, dört ay acısıyla, tatlısıyla geçirdiğimiz
günlerde oluşan bu dostluk en büyük kazanımımız oldu.

Öyle hale gelmişti ki, bizlerden yaşça epeyce büyük olan Hazım bey bile
yaptığımız şakaları kaldırır duruma gelmiş, yine efendiliği ile tanınan Zarif
bey bile bizlere uymuştu.

Tüm personel Azize hanımı unutmasakda, hayat devam ediyordu. Bense
bir taraftan evlilik hazırlıkları yaparken, diğer taraftan yeni grubuma
alışmaya çalışıyor ve derslere dışarıdan öğretmen olarak katılan Ünal
beye asistanlık yapıyordum.

Ünal bey aynı zamanda İşletme de görevli bir Müdür olduğu için konulara 
çok hakimdi, ayrıca çok da iyi bir öğretmendi. 

Bir müddet sonra emekli olacağı için öğretmenlik görevi de sona erecekti. 
O nedenle beni bir an önce yetiştirmeye gayret ediyordu. Ben de hem işimi 
çok sevdiğim için hem de onun emeklerini boşa çıkarmamak için büyük bir 
azimle konuları öğrenmeye çalışıyordum.

Ama Eğitim Merkezinin üzerinde kara bulutlar dolaşmaya devam ediyordu.
Eski Amirim Güney bey o günlerde yıllık izine ayrılmıştı. O zamanlar
maaşlar elden alındığı için bir gün maaşını almaya gelmiş, çok sevilen
bir insan olduğu için herkes sesini duyunca Veznedar Kemal beyin odasına
koştu. Kimisi izin yaramış diye takılıyor, kimisi kilo almışsın diyor.
O da güzel gülüşüyle hem kahkaha atıyor. Hem cevap yetiştirmeye çalışıyordu.

Bende sesleri duyunca yanına gittim ve halini hatırını sordum. O da
benim başarılarımdan memnuniyetini belirtti. Bilemezdim, nereden bilecektim
ki, sevgili amirimi, sevgili  Güney KESER'i de bu son görüşüm olduğunu,

Bir kaç gün sonra rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığını duyduk. Çok
sağlıklı göründüğü için önce bunun önemsiz bir rahatsızlık olduğunu düşündük.
Ancak daha sonra gelen haberler beyin kanaması geçirdiği yönündeydi.

Fazla sürmedi maalesef bir müddet sonra onunda ölüm haberi geldi. Bu nasıl
bir şeydi. Memuriyet hayatıma başladığım günlerde ilk tanıdığım yöneticilerim
her ikisi de hayatlarını kaybetmişti.

Odada beni nöbetçi bırakarak tüm grubumuz Hastaneye koştu. Masamda 
yığıldım öylece kaldım. Bir müddet sonra harici telefon çaldı. Ellerim titreyerek
telefonu açtım, karşıdaki kişi Ankara Planlama Müdürümüz Nuri GÜNEŞ'di.

-Buyurun

-Merhaba Fikret, ben Nuri GÜNEŞ, Fahrettin yok mu?

-Merhaba Müdürüm, ben yalnızım kimse yok.

-Neden? Neyse ben Güneyin durumunu soracaktım.

-Zaten herkes orada Güney beyi kaybettik Müdürüm.

-Ne diyorsun Fikret, tamam lütfen kapat telefonu.

Telefonun ahizesi elimden düştü, ağladım, ağladım...

Akşam mesai bitimi dairede kalan personelin neredeyse tamamı servislerle
Güney beyin evine gittik. Bir iki saat kadar orada kaldık. Sonra ertesi
gün cenazenin nasıl kaldırılacağına karar vererek ayrıldık.

O gece İzmit'e dönmeyip İstanbul'da Mustafa ile birlikte kaldım.

Hepimiz birer fani herkes Allah'ın kulu
Neyi paylaşamayız yaşamaksa gayemiz
Kimimiz vefa derken kimi vefa yoksulu
Vurup da kırmak ile yükselir mi payemiz
Kör mü şu gözlerimiz görmeyiz doğru yolu

Vefamız sevgili KESER'in cenaze törenine katılıp cenazesini kaldırmaktan
öteye gidememişti. Şimdi ise yapabildiğim kaleme aldığım bu eserde onun
adını bir kez daha anmak ve kendisine Allah'dan rahmet dilemek.

Mekanın cennet olsun, sen de ışıklar içinde yat sevgili Güney KESER
Bizler bir yaprak dökümü yaşadık o günlerde ve sizleri hiç unutmadık.

Yüz ikinci bölümün sonu
Mehmet Fikret ÜNALAN 

( Bin Dokuz Yüz Seksene Doğru (Yüz İkinci Bölüm) başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 8.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.