Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 26.03.2017
Okunma Sayısı : 1629
Yorum Sayısı : 0
EVET- HAYIR  DERKEN UNUTTUĞUMUZ  BİR  KONU: PİRUS  ZAFERİ.


''Çok  uzun  yazıyorsun''  Diyen  arkadaşlar  ikinci  başlıktan  aşağısını  okuyabilirler. 

*******************************

Şu  anda   hepimizin  bildiği  gibi ( Bildiğini  sandığım  gibi  desem  daha  doğru  olacaktı  galiba )   Türkiye  oldukça  büyük bir  tehlike  ile  karşı  karşıya.

Bu  büyük  tehlike  de  maalesef  16  Nisanda  yapılacak  olan  referandumla  oldukça  ilgili.

Vitrinde  görünen  manzaraya  baktığımızda yabancı  devletler sandıktan  ''Hayır  ''  Çıkması  için  canla  başla  çalışıyorlar. 

Ancak???

Ancak  bu  kefereler  Türk  Milletini,  Türk Milletinden  çok  daha  iyi  bilirler. O  bakımdan  Türk  Milletini  bir  şeyi  yapmaya  zorladıklarında  bunun tamamen  aksi  bir  tepki  doğuracağını  hesap  etmiş  olmaları  gerekir.  Yani  onlar  ''  Hayır ''  İçin  çalıştıkça  Türk  Milleti  ''Ulan  sana  inat  ''Evet''  Diyecektir.

Aynı  şekilde  terör örgütlerinin,  teröre  yardım  ve  yataklık  yapan  tüm  siyasi ve sivil  toplum  örgütlerinin ''  Hayır''  Demesinin  de  yine  Türk  Milleti  nezdinde  ''Ulan  sana  inat  Evet''  manasına  geleceğini  de  çok  iyi  bilirler.   Zaten böyle şeytanlıklara,  siyasi manevralara  kafaları  çalışmamış  olsaydı  bizim  Konya'mız kadar  toprağa  sahip  olan  bir  Hollanda'nın bu gün  dünya  üzerinde  hâla  bir  sürü  sömürgesi  olabilir  miydi? ( Resim  1 ) 

Hele  hele  de  15  Temmuz  darbe teşebbüsünden  sonra,  hele  hele  de  7  Ağustos  Yenikapı mitinginden sonraTürk  milletinin  yabancı  parmakların   çok  açık  bir  oyunu  olan  bu  darbeye  karşı  nasıl  yekvücut  olduklarını  gördükten  sonra  Türkiye'nin  bir  iç  sorunu  olan  referanduma,  ''Hayır  Deyin  ''  Diyerek  müdahale  etmelerinin  tam  tersi  bir  durum  doğuracağını  hesap etmemiş  olmamaları  mümkün  müdür?  

İşte  tüm  bunlara  baktığımızda  karşımıza çıkan  tablo  şudur:

Türkiye'yi  hedef  tahtasına  koymuş  olan  ABD;  Avrupa  Devletleri  ve  Rusya...(  Evet  Rusya...Bir  Rus  generalinin  pyd  bayrağı ile  sırıtkan  pozlar  vermesini  hâla  ''Ruya  bizim  yanımızda''  olarak  yorumlayacak  kadar  salak  bir  tek  vatandaşımız  olabileceğini  zannetmiyorum ) Tüm  bu  devletler  çok  acayip  ve  çetin  bir  satranç  oynuyorlar.  Düşünceleri  de  şu  olabilir: 

1-  Bunlar  Türk  milletinin  karakterini  daha  öğrenememişler, dolayısıyla  da  ''  hayır '' için  çalışmak  suretiyle  sandıktan  ''  Hayır ''  çıkacağını  zannediyorlar.

Peki  neden hayır  çıkmasını  istiyor  olabilirler?  

Bu soruya   evetçiler  cevap  veriyor:  Çünkü  sandıktan  ''evet ''  çıkarsa  karşılarında  güçlü  bir  Türkiye  olacak  ve  onu  kucağa oturtmak  imkansızlaşacak. O  bakımdan  ciddi  ciddi  ''Hayır  ''  çıkması  için  çalışıyorlar  ama  oldukça  gaflet  ve  dalalet  içinde  oldukları  için  de  çabalarının  ters  tepeceğini  hiç  hesap  edemiyorlar.

Zaten  onların  ''Hayır''ının  ''Evet''  olabilmesi  için  Reisin  aynı  anda  hepsini  birden  ''  Aleyhime  hayır kampanyası  yapın ''  Diye  ikna  etmesi  gerekir  ki  bu  kadar  devletin  hepsini  birden  aynı  anda  kafaya  alması  mümkün  olmadığı  gibi  akıl  karı  iş  de  değildir. 

2-  Peki  '' Hayır ''  Diyerek  aslında  evet için  çalışıyorlarsa,  yani  sandıktan  tam  da    asıl  istedikleri  gibi  ''Evet''  çıkarsa  bu  durumda  kazançları  ne  olacak?

İşte  bu  soruya  da  hayırcılar  cevap  veriyor:

Aslında  sandıktan  ''  Evet  ''  çıkmasını istiyorlar.  Çünkü  Türk  Milletinin huyunu,  karakterini  çok  iyi  biliyorlar.  Kendileri  ''  Hayır''  Dedikçe Türk  Milleti ''Evet''  diyecek  ve  tam  da  kendilerinin  istediği  gibi  Türkiye'yi  tam  anlamıyla  kucağa  oturtmuş  olacaklardır.  Zira  sandıktan  ''Hayır''  çıkması  durumunda  değil  asıl  ''  Evet''  çıkması  durumunda  işleri  daha  kolay olacak,  Türkiye  eyaletlere  bölünecek,  bu  bölünmüş  Türkiye'yi  yutmaları  daha  basit  ve  kolay  olacak  

Yani  sandıktan ''  Evet  çıkarsa?''  

İşte  bu  durumda  aynen  Irak'ta  yaptıkları  gibi hep  birlikte  Türkiye'ye  saldıracaklar  Demokrasi  getirmek  için(!)

Erdoğan'ı  kışkırtarak  kendi  aleyhlerine  konuşturmaya,  o  konuştukça  kendi  ülkelerinde  Türk  ve  Müslüman  düşmanlığının  artmasına,  Türk  ve  müslüman  düşmanlığı  arttıkça  '' Evet ''oylarının  patlama  yapmasına  yani  asıl  hedeflerine  ulaşmayı  planlıyorlar.  ''  hayır  kampanyaları  kamuflaj,  ya  da  takiyye  diyelim...

3.  Bir  alternatif  de  şu:  Avrupa  ve  ABD  aslında  sandıktan  hayır  çıkmasını  istiyor  ve  öyle  zannedildiği  gibi  ''  Hayır ''  Kampanyası  yapmakla  ''Evet''  Oylarının  patlayacağını  değil tam  aksini  düşünüyor.Çünkü  Avrupa  ve ABD  söyle  düşünüyor  aslında :  ''Neticede  Türk Milleti  Avrupa'ya ve  ABD ye  güvenmez.  Bizim  ''Hayır''ımızın  ''Evet''  anlamına  geldiğini  düşünürler.  Bu  sebeple  de   akılları  sıra  bizim  oyunumuzu  bozmak için  ''Hayır''  a  yüklenilerler  ve  tam  da  bizim  istediğimiz  olur. ''

Hani  kurtla  kuzu  hikayesini  hepimiz  biliriz.  Her  halukarda  kuzuyu  yiyecek  olan  kurt  ''  Suyumu  bulandırıyorsun''  Diye  bir  bahane  ileri  sürmüştü ya.  Cezayir,  Tunus,  Fas,  Libya,  Irak,  Mısır, Suriye ve  dahi  Afganistan'ı   halleden  emperyalistler  öteden beri    zaten  ''Suyumu  bulandırıyorsun''  Diyorlardı  Türkiye'ye.  Bu  referandum  süreci  başladıktan  sonra  ''  Yahu  sadece  suyumu  bulandırmakla  kalmadın  geldin  tam  içine  sıçmaya  başladın ''  Bahanesini  ileri  sürmeye  başladılar.

Şimdi...

Sandıktan  ''  Hayır '' çıkmasını  isteyen  TC  vatandaşları der  ki : '' Sandıktan  hayır  çıkarsa  dünyanın  bu  yedi  düveli bize  saldırmayacak.  Biz  de  mutlu  mutlu  yaşamamıza  devam  edeceğiz.  O  bakımdan  gerginliğe  ne  gerek  var?  Basalım  pusulaya  ''Hayır'ı  ilişkileri  de  tekrar normale  döndürelim,  mutlu mutlu  yaşantımıza  devam  edelim.  Kafamız  üzerinde düşman  jeti  görmeyelim...Yani  suyu  bulandırmaya, kurdu  üstümüze  çekmeye  gerek  yok. 

Hem  böyle  derler,  hem  de  ''Avrupa  aslında    hayır  değil  evet  diyor''  derler.  ''Avrupa  gerçekten  de  evet  diyorsa asıl  o  zaman  senin  hayırın değil  midir  başımız  üzerinde  düşman  jetlerini  görmemize  sebep  olacak  olan?''  Diye  bir  soru  sormaya   bilmem  gerek  var  mıdır  bu  durumda? 

Sandıktan  ''Evet '' Çıkmasını  bekleyenler  ise öncelikle  hayırcılara  '' Ulan,adamlar  zaten  seni kafaya koymuş  salak . Her  halukarda  sana  saldırmak  için  fırsat  bekliyorlar. Suyu  bulandırsan  da  bulandırmasan  da sana  saldıracaklar.  Şu  dünya  küresinde  bir  kaç  gün  daha  nefes  alabilmek  için  onların  her  türlü isteğine  boyun  eğme  zilletine katlanma.  Gel ''Evet''  de.  Karşılarına  daha  güçlü  bir  şekilde  çıkalım.  Bu  işin  sonunda ölüm  varsa  da  şerefimizle  ölelim''... Yani  adını  pek  anmasalar  da  Atatürk  misali  '' Bu  Ulus  istiklalsiz  yaşamaktansa  ölsün  daha  iyi.  Ya  istiklal  ya  ölüm'' Dedikten  sonra  yabancılara  dönerek   ''  Gelin  ulan..Biz  Çanakkale'de,  Sakarya'da,  Dumlupınar'da  sizin  alayınızın anasını  belledik.  Şimdi  de  belleriz  evelAllah.''  Diyorlar. 

İyi  de  Ya  düşmanın  istediği  gerçekten  de  ''  Evet ''  dememizse?  Olsun..Farketmez.  Her  halukarda  ebelerinin  damına  ot  tıkarız(!)

Yani  hiç bir  korkuları,  ürküleri  yok. '' Ölürsek  şehit,  kalırsak  gazi oluruz.''  Ve  dahi  '' Ya  devlet  başa,  ya  kuzgun  leşe''

Öte  taraftan  hayırcılar  dahi -  hiç  bir  şekilde  savaşa  taraftar  olmasalar  da-  bir  savaş durumunda  zaferin  dönüp dolaşıp  Türk milletine  ait  olacağını  düşünmektedirler.  

Mustafa  Kemal  ''Gençliğe  Hitabede  ne  diyordu?

'' Bir  gün  vazifeye  atılmak  mecburiyetinde  kalırsan  içinde  bulunacağın  vaziyetin  imkan  ve  şeraitini  düşünmeyeceksin.  Bu  imkan  ve  şrait  çok nâmüsait  bir  mahiyette  tezahür  edebilir. İstiklal  ve  cumhuriyetine  kastedecek düşmanlar  bütün  dünyada  emsali  görülmemiş  bir galibiyetin  mümessili olabilirler.Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! ''NE  MUTLU  TÜRK'ÜM  DİYENE''

Velhasılıkelam  ''  Yedi  iklimi  cihanın, duruyor  karşısısında,  Ostralya'yla  beraber  bakıyorsun  Kanada....Kimi  Hindu,  kimi  yamyam,  kimi  bilmem  ne  bela...''    ve  biz  Türk  milleti  olarak(  Özellikle  evetçiler olarak )   ''  Alayınız  gelsin  ulannnn''  Modundayız.

Yani    sağcısı  solcusu, orta  yolcusu...İşçisi memuru,  futbolcusu  ''  Söz  konusu  vatansa  gerisi  teferruat ''  Modunda  bir  savaş  olması  durumunda.

Peki  kim  haklı?  Kim  doğruyu  söylüyor?  Ya  da  kim  daha  akıl ve  mantık  dolu  bir  yorum  getiriyor  tüm  bu  olup  bitene?

Çok  açık  ifade  edeyim:  Halk Tv,  Ulusal  Kanal,  Cem  Tv  ve  kısmen CNN  Türk  ve  Haber Türk'te  arz-ı  endam  eden  vatandaşlarımıza(  Son  ikisi  için  bazıları  diyebiliriz.  )   baktığınızda  Hayırcılar  mantıklı  konuşuyor.

Akit  Tv,  Ülke Tv,  Kanal  A,  TGRT  Tv,  TRT  Türk,  Kanal  24,  Beyaz  Tv  gibi  Tv  kanallarında  arz-ı endam  eden vataşlara  baktığınızda  da    evetçiler  makul  ve  mantıklı  konuşuyorlar.

Kısacası  Nasrettin  Hoca'nın  dediği  gibi:  

Sen  haklısın
Sen  de  haklısın
Valla  hanım  sen  de  haklısın...

Yani  efendim  kim    haklı  sorusunun  cevabı  bende  değil kendimce  bir  cevabım  olsa  da...  Onun  yerine  size  bir  tarih  öğretmeni  olarak  (  Tarihçi  değil..Tarih  Öğretmeni )  bilmeyenler  için  Prus  Zaferini  anlatayım. Pirus  ve  zaferinin  ''  Evetçi mi  haklı,  hayırcı  mı  haklı''  sorusuyla  pek  alakası  olmasa  da  bence  okunmaya  değer...

**********************
PİRUS  VE  ZAFERİ...

Efendim,  bizim  kısaca  Pirus   dediğimiz   bu  kral aslında  bir  Yunan  kralı  ve  aslında  saldırgan  olan  kendisi. Yani bu  noktada  bizim  bu  günkü durummuzdan  farklı durumu. Ama  atalarımıza  benzer  bir  tarafı da  yok  değil.  Zira  Batı  İtalya'da  yaşayan  Yunan  kökenliler  ''  Gurbanın  olam  Pirus.  Bizi kurtar  bu  Romalı  barbarların  zulmünden ''  Diye  ona  yalvarmışlar,  o  da   ''  Ulan  ben  ki koskoca  Büyük  İskender  ile  aynı  kanı  taşıyorum.  Hemen  geliyorum.  Merak  etmeyin  siz''  diyerek  yollara  dökülmüştür  ordusuyla.

MÖ 279 yılında  Yunanistan'ın  batısındaki  Epir'den  yola  çıkmış  İtalya'yı  feth  etmek  için.  Bu  adama  Epir  Kralı  Pirus  da  diyoruz.  Yani  o  dönemlerde  Yunanistan'da  bir  tek krallık  değil,  pek  çok  şehir  devletleri  var;  hepsinin  başında  da  bir  kral...Pirus,  Epir'in  kralı.


Pirus  ordusuyla  birlikte  İtalya'ya  girer  ve  Romalı  general  Publius Valerius Laevinus  ile karşı  karşıya  gelir. İki  taraf  arasında  müthiş  ve  çok  kanlı  bir  savaş  olur. (  Asında  iki  savaş  olmuştur.  Birincisi  ufak  çaplı  Heraklia  Savaşı,  ikincisi  asıl  kızılca  kıyametin  koptuğu  Askulum  Savaşı ) Pirus,  savaş  meydanına   50  kadar  fil  getirmiştir savaşı  kazanmak  için.Fakat  filler,  kendilerine  sürekli  ok  ve  mızrak  atılmasından  oldukça  fazla  rahatsız  olduklarından  ''  Lan,.mına  godumun  gavatları. Başlarım  sizin  savaşınıza.''  Dediler  ve  panik  halinde önlerine  ne  geldiyse  ezmeye başladılar.  Ezilenlerin  çoğu  ise  Pirus'un askerleri  oldu.  Pirus,  savaş  meydanına  fil  getirmenin  bedelini  çok  ağır  bir  şekilde  ödediyse bile yine  de  her  şeye  rağmen  savaşı  kazandı.

İllevelakin  savaş  bittikten  sonra  Pirus  gördü ki Roma  tarafına  13  bin  kayıp verdirmişti  ama  kendisi  15  bin  askerini  kaybetmişti.  Yani bir  başka  savaşta  düşmanın  karşısına çıkaracak  asker  kalmamıştı  neredeyse  elinde...

Şöyle  savaş  meydanına  baktı  ve  acı  acı  söylendi: ''  Tanrı  hiç  kimseye  benim  kazandığım gibi  bir  zafer  nasip  etmesin. Böyle  bir  zafer  daha kazanırsam  biterim.''

İşte  buraya  kadar  olan  kısım  Tarih  kitaplarında  -  Tarih dersleri  Milli  Tarih oluncaya  kadar-  yer  aldı.  Sonra  bu  kadar  bile  kalmadı.  Ancak  olay  burada  bitti  mi?  Yani  sonrasında  ne  oldu...Onu  da  anlatayım.

Roma  sürekli  insan  gücünü  takviye etmeye  muktedirdi.  Pirus'un  ise  böyle  bir  imkanı  yoktu.  Romalılar  ''  Pılını  pırtını  topla, işgal  ettiğin  topraklardan  çık.  Sana  yapabileceğimiz  en  iyi  teklif  bu''  Dediler.  Pirus  önce  Kartaca'ya  ''  gel  bana  yardım  et.  Birlikte  şu  Romayı  haklayalım''  Dediyse  de  Kartaca ''  Yok  len.  Deli  misin?  Koca  Roma  var karşımızda.  Olmaz'' dedi.  Bu  arada  Pirus'u  Roma'ya  karşı  kışkırtan  Roma  ahalisinden  olup  da  Roma  kökenli  olmayan  Yunanlılar davaziyetin  kel  olduğunu  görüp  Pirus'a değil  Roma'ya  destek  verince  Pirus  aynen  dendiği  gibi  pılısını pırtısını toplayıp  Epir'e  geri  döndü.

Vee  Final...

Pirus  kendi  ülkesinde   M.Ö. 264  yılında  bir  gün  çarşıya  çıkıp  dolaşırken  bir  kaç  sarhoşun  kavgası  arasında   kaldı.  Kavgaya kadınlar  da  karışmışlar  ve  birbirlerina  koca  koca  taşlar  atıyorlardı.Kadınlardan  birinin diğerine  attığı  taş  Pirus'un  kafasına  isabet  etti  koca  kıral  deve  gibi  olduğu  yere  çöktü.  ''  Tanrı hiç  kimseye  benimki  gibi  biz  zafer  ihsan  etmesin''  Diyen  Pirus  ölmüştü. 

Yani?

Yanisi  yok.  Kıssa  benden  hisse  sizden.  


Ya  da   şairin  dediği gibi:


Hisse alın Çırakman'ın sözünden.
Zerre kaçmaz  ariflerin gözünden
Kemal Ataturk'ün  aydın  izinden
Bugun bize hoş geldiniz  erenler. 


RESİMLER

1-7  Ağustos  2016..Yenikapı  mitinginde liderler  hep  birlikte
2-  Yenikapı  mitingi
3- İsviçre'den  ''Hayır''kampanyası
4-  Almanya'da '' Hayır''  için  panel.(  Berlin  Hayır  diyor Paneli )   Katılımcılar:  CHP  İstanbul  Milletvekili  Ali  Şeker,  Gazeteci yazar Necdet  Saraç,  HDP  İzmir  Milletvekili  Müslim Doğan,  ÖDP  Başkanlık  Kurulu üyesi  Alper  Taş.
5- Hollanda  ve   sömürgeleri (  Renkli olanların  tamamı  )  

( Evet- Hayır Derken Unuttuğumuz Bir Konu: Pirus Zaferi. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 26.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.