Cumartesi günleri bazen sabahları Cebeci Pazarı'na takılıyorum. Arada tek
başına bazen de benim gibi bir kitap hastası çok sevdiğim bir arkadaşımla.
Bizim ki hastalık işte, daha tedavisi de bulunamadı onu söyleyeyim. Pazar da ne
ararsan var derde devadan gayrı. Benim ilgi alanım tahmin ettiğiniz gibi
kitaplar. O kadar ucuz o kadar hesaplı kitaplar var ki hayret edersiniz,
fiyatlarını söylesem dudağınız uçuklar. Tabi ki çoğu kullanılmış kitaplar ama
çok temiz olanları da var, çok hırpalanmış olanları da, bize de zaten içinde ki
bilgiler lazım...
Kedilerimiz 16 Nisan günü Hürriyet Ankara sayfasına çıktı, mahallemizin değerli
bakkalı Yaşar amcaları ile birlikte. Çakır kedi bile medyatik oldu da bir biz
olamadık medyatik. Her neyse çok da önemli değil zaten. Yavruların gözlerinin
açılmasına ramak kaldı, az bir zaman sonra dışarılarda dolaşmaya başlarlar.
Sokağın başlarına yazılar bile astık arabalar için''Dikkat kedi var yavaş
geçin'' diye...
Havaların bu sıralar maşallahı var, aman nazar değmesin. Ara da İtfaiye
Meydanı'na iniyorum, ara da Çıkrıkçılar yokuşuna sarkıyorum. Buralar hâlâ çok
otantik yerler benim için. Turistler de kendilerini göstermeye başladılar güzel
Ankara'm da yavaş yavaş. Biz de yabancı dilin Y si bile olmadığından bu yaz da
haliyle tarzanca anlaşacağız denk gelen olursa. Hem Tarzanca'nın dil kuralları
ve sözlüğü de yok.
Tam bitişiğimizde ki Anafartalar Meslek Lisesinde bir dolu öğrenci var cıvıl
cıvıl, coşku dolu gençler. Bazen diyorum ah onların yaşına insem, arada da boş
ver be oğlum, ne sıkıntılar çektin sen o yaşlarda, ne terk edilmişlikler
yaşadın o yaşa inip de ne olacak diyorum ve konuyu kapatıyorum...
Mahallemizin arka sokağında bir iki tane tarihi eser var. Bazen turistler
sorarsa alıp götürüyoruz. Bir tane Sinagog, iki tane de tarihi cami, hatta
birisinin altıyüz yıllık olduğu söyleniyor. Zaman zaman oralarda namaz
kıldığımız da oluyor. Çoğu evler terk edilmiş durumda hali hazırda.
Duyumlarımıza göre belediye oralarda güzel bir yenileme yapıp da cazip hale
getirecekmiş buraları, çoğu evi de yıkarlar herhalde...
Köşede ki Leblebicioğlu Cami'miz de tarihidir ha onu da söylemeden geçmeyelim.
Buralar Ankara'nın en eski mahalleleri aslında. Bizim ticaret hayatımızı
sürdürdüğümüz bina bile yüz on yıllık, bir yerlerden öğrenmiştim zamanında...
Ne diyelim bitirirken sevgi ve saygıyı da ihmal etmeyelim...