8-DİLA VE ÖLÜM


Son dalgalar,son dokunuş ve nefes,
Cama ninnisiydi körpe havanın.
Beni ötelerde yargılayan ses,
Meyvesiydi hem Adem’in hem Havva’nın.

Kandırabilsem dağları taşları,
Mezarını yıllarca unutmasam,
Seni hatırlatan arkadaşları,
Öldürüp de mezarına atsam.

Gözlerine denizler kumsalıydı,
Zamana takılan verem sevdalar.
Gün ayazında güneşin alıydı,
Ecel dostu,günah dostu vedalar.

Benim bilmediğim senin bildiğin,
Dila! ölüm ve yok olma tutkusu.
Nihayet kucağına serildiğin,
Toprağa bir yudum su,bir yudum su.

Tahtalar,beyaz kefen ve de hasır,
Öleceksin kalbimin kapısında.
Mezarlık ikliminde başlayan sır,
Okunur gider gönül duasında.

Senin olduğun yerde pişmanlık var,
Nedense karşıma doğuyor birden.
Güneşe aşık bir kelebek kadar,
Rengarenk ruhun yükselir kabirden.

Ben bu paylaşıma öylece küsüm,
Tüm kahkahalarımı alıp öldün.
Yerine bırakmadın bir tebessüm,
Sen yok olma tutkusuyla gömüldün.

Ay’ın şehre yansıyan ziyasında
Saatimden muştular duyuyordum.
Ay’ın şehre yansıyan ziyasında
Mezarının başında uyuyordum.



Mustafa Uğur ÖZDAL
( 8-dila Ve Ölüm başlıklı yazı M.Uğur ÖZDAL tarafından 13.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.