1
Sessizliği dillendirdiğim bir şiire
düşüp de yolum…
Ez kaza hakkaniyet sahibi bir kelamı
sahiplenip göğü da parsellediğim bir bulutun ayyuka çıkmış saydamlığına husumet
yükleyen bir namert isyanı.
Kelime kazanında pişen yüreğim.
Aşkın kazasını kıldığım rahmeti
sadece Yaratana sunarken.
Bir minvaldeki esinti; suredeki huzur
belki ölümün uzaktan gelen sesi oysaki davulcunun derin uykusundaki huzuru
boykot ediyorum her sesleneni sen sandığım.
Makberim mi şiir?
Şiir sandalında mı hüzün?
Kaydığım kaydırak hani terleyen
sırtıma tülbent koyan annem…
Mavi gözlerinde ölümü seyrediyorum
denizin de tabelasına uzanıp, dokunmayın sakın ha, dediğime biat ben
sessizliğimle topa tuttuğum kayıp evrelerim…
Kayalıklarda yürüyen yakamoz
ayaklarım ve şehla düşlere kapıldığım uyku benzeri bir sersemlik.
Talebim ben ölüme; aşkın rahmetine hâkim
inancımla ben şahika umutlarımı dünde sallandırdım.
Hangi darbeydi yüreğimi kodese tıkan?
Hangi yalandı peşinden sürüklendiğim?
Çalakalem yaşamak farz oldu madem
yaşam denen öyküdeki tek sefil ben miyim?
Kısa tutuyorum artık arzuhalimi ve
kıssadan hisseleri yüreğimde sonlandırıyorum göğün tabelasına eklediğim o gidiş
tarifesinde asla dönüşe yer yok iken…
Mutluydum oysa uyandığımda ve
mutluydum alışveriş yaparken hasbıhal ettiğim o İngiliz çift ile.
Sormadılar bana aslında ben de onlara
sormadım.
Sadece hürmetle ellerimi sıktılar.
Aşkın hicabına yenik düşmemiş iki
yabancı ve uyuttuğum yabancı dilimin ansızın canlandığı dakikalar.
Poşetlerime sahip çıktılar oysaki
insanlığımızı ve sevgimizi taşıyorduk biz yüreğimizde.
Kuytularda uyuyan kötünün önünden
hızlıca geçtim.
Aşkı soluyan bir şiire gömüp başımı
saatlerce şiir yuttum.
Küçük dilimi yutmuştum da haberi
yoktu kimselerin.
Sonramı uyuttum çünkü sonramı çoktan
lav etmişti Tanrı.
Israrcı bakışlarında insanların tanık
olduğum acıyı gördüm. Bir çocuğun yaralı dizlerinde anne oldum. Bağdaş kurduğum
hüzünde Peygamber Efendimizi andım.
Yüreğimdeki Salâvat sayesinde ihya
olan inancımla hamd ettim.
Göğü pelesenk bilen inancın ışığında
ve…
Döndüm usulca.
Döndüm yansız.
Döndüm varlıksız.
Sevdim sadece ve bahşedilen her
duyguyu hakkıyla sundum insanlara.
Öfkemi öldürmüştüm.
Nefsimi de.
Niyazlarımda saklı tüm güzellikleri
sadece hakkıyla sunmaktı gayem.
Yazdım kendimce.
Yaşamak değildi hoşuma giden sadece acımla
katlanmak ve ermek hidayete.
Makberin fısıltısında andım
ölülerimi.
Öldürülen kim ise ahdettim aslında
havale ettim Yaratana.
Susmaları dillendiren şiirleri
mademki mesken edinmiştim.
Sus payı bir söylemde rotamı
sonlandırdım.
Notumu düştüm altına yüreğimin,
kanımla yazdığım onca kelamı alnıma sürerken ne de olsa kurban bendim.