Alan el değil miydi?..
Veren eli görmeyen
Gerçek anlamda huzur bulan,
Sızıntılarını bir adımla
Yakınlaştıran Rabb’ül âleme…
Alan el değil miydi?...
Açlığın sınavını çeken,
Gözyaşlarını içine yudumlayan,
Bilal Habeş gibi özgürlüğü bekleyen,
Paylaşmayı esas bilen,
Alan el değil miydi?...
Kimilerinde fakirliği izzetli kılan imanlarında ki
Yüce sabır beklentisi,
Eyüpleri metanetle, direnişle yarıştıran
Secdenin muhabbetine sevgiyle sardıran
Alan el değil miydi?...
Yoksa…
Onlarda ki gözler
Muhtaçlığın bakışları değildi,
Muhabbeti aşkla bekleyen
Koyu bir sohbetle gönüllerinde
sevdanın akışında ki suları akıtmaktı..
Yüreklerinde ve dünyalarında gül bahçelerini sulayan
Rahmetin bereketini, bedenlerindeki yangını,
Sıkı bir kardeşliğin ifadesini anlatıyordu o masum
Alan elleriyle…

Veren el değil miydi?
Alan elden üstün olan,
Cesaretiyle içinde ki materyali yıkan,
Mahzunluğunda ki hassasiyeti haykıran,
Yüreğinde ki Ömerleri hayırda yarıştıran…
Veren el değil miydi?
Dua karşılığı, gönülleri fetheden
Gözyaşı uğruna verilen
Bir zerre sevginin akıntısıyla
Veren el değil miydi?

Ruhun sıkıntılı hallerini feraha eriştiren,
Bir yetim çocuğun başının okşamasında gülümseten,
Kalpte ki çıkmazlığı genişletip hoşgörüye ulaştıran,
Alan ellere kucak açan,
Eşitlik kavramında
Birlik beraberliği coşturan,
İnsanların bir dirhem de olsa,
Duasını alan, Hiç olmazsa..
“Allah razı olsun” dedirten,
Veren el değil miydi?…
Bir çocuk giydiren
Eğitimine katkı sağlayan,
Siyah, beyaz, zayıf, şişman, dilenci
Âma, sağır, sakat,
Evsiz, evli, dul, öksüz demeden
İnsan olduğunu bilen, hakkını gözeten,
Veren eli bollaştırıp
Üstün kıldıran ve hayırlara vesile kılan,
Rabbimin rızkı değil miydi?

“mallarını gece gündüz
Gizli âşikâr (hak yolunda)
Harcayanlar yok mu?
İşte onların Rableri katında
Mükafatları vardır,
Onlar da hiçbir korku yoktur,
Onlar mahzunda olacak değillerdir.”1

insanlık bu iyilikten
uzaklaşıp nereye gidiyor
bu güzel üstün ve şerefli
zirveyi bırakıp nereye yöneliyor,
yol ayrımında bu nur önünde
olduğu halde, cahilliyenin hangi
karanlık, uğursuz çöllerinde
batmaya gidiyor,
mazlumun sırtından hak yenilmiş
haddi hesabı olmayan
yöntemlerle insan duygularını,
işsizlik, açlık telaşıyla korkutmaya,
yoksul bırakmaya çalışan
gösterişli veren eller
hangi ölçüde huzur içinde,
mizan bilmeyen, sömürdükçe dünyalaşan,
edep bilmez, hak tanımayan
veren ellere mi kaldı alan eller?...
“hiç bütün bir ahlaki değerler
Sistemini yalanlayan
Birini tasavvur edebilir misin?
İşte böyle biridir yetimi itip kalkan
Yoksulu doyurma arzusu gayret duymayan…
Yazıklar olsun! şu namaz kılıp duranlara…
Onlar ki kalpleri namazlarına yabancıdır.
Onlar ki niyetleri yalnızca
Görülüp takdir edilmektir
Ve üstelik onlar (insanlara)
En ufak yardımı bile reddederler.”2

Mustafa UÇAN
1- BAKARA S.274
2- MAUN S.

( Alan Ve Veren El başlıklı yazı mustafa-ucan tarafından 2/7/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.