İNSANI TANIMA SANATI

KONU: ÖZLEMEK

İnsan, düşünce ve irade bakımından diğer canlılardan ayrıldığını biliyoruz. İnsanı tanımanın yollarından biride özlem duydukları şeylere (insan aşkı ailesi annebabası vs...) karşı hassastır. En soğukkanlı olan insanlar dahi özlem konusunda hassastır. Özlemeyi bilmenin temel yolu o anlardan kendimize ders çıkarmaktır. Özlenen kişi ne kadar değerliyse özleyen kişi de o derece değerli olmalıdır özlenen kişinin kalbinde gözünde ve yüreğinde...

İnsan sadece duyularıyla yaşayan varlık değil, bu yüzden insan sadece duyularıyla özlemez. Yani sadece gözlerimizle özlemeyiz. Bütün bir vücut bir olur ve özlemsel duygularını gözlerimize aktarır. Karşımızdakini özlemenin gözlerle teşcil(ifade) edilemeyecek kadar çok olduğu zamanlarda gözyaşlarımız devreye girer. Bazen bunalırız, strese girebiliriz. Yaşamdan kopmamak gerekir bu tür durumlarda, çünkü, yaşamdan umudunu kesenler kopar. Halbuki özlemek sadece geçmişi değil geleceği de özlemek gerekir. Ama her anı yaşandığı zamanda güzeldir.

Bugüne kadar bir çok insan tanıdım. Bir takım şekillerle o insanları tanımaya çalıştım. Gözlemlerim şunu gösteriyor ki insan neyi özlüyorsa onu yaşayabiliyor. Bazen özlediğimiz şeyi yaşadığımızın zamanında olmayız. örnek veriyim: 'Ders çalışan bir öğrenci, '' Yarın sabah çabuk gelse de derse başlasam'' diyor. Ardından özlediği beklediği şey geliyor. Çeşitli bahanelerler (örn: ''ya bugün çok yorgunmuşum yarın çalışsam'' dediği zaman özlemleri kendisine geri dönen bir ateş oluyor ve onu yakıyor.

Öğrenci yüreğinde hissetseydi ders çalışmayı, '' Ben yarını neden bekleyeyim ki hem ne demişler: Bugünün işini yarına bırakmamak gerek'' şeklinde cümlerle kalbiyle de yoğunlaşsa özlemlerin aslında kavuşma anına kadar olmadığını bu özlemleri kendisinin uzattığını anlayabilirdi.

Ben genç biriyim. Belki de en iyi bildiğim hiç bir şey bilmediğimdir ama şunu çok işyi biliyorum ki, insan öğrenen bir varlıktır. Ama özlem öğrenilecek bir kavram değildir. Bir bebek bile uzun bir süre babasını(ve ya annesini) görmediği zaman özler...

Sahip olmak istediklerimiz içinde özlemler duyarız.. ''Şu kırmızı ayakkabıyı uzun zamandır düşlüyorum ama bir türlü onu alamıyorum. Neden hayat bana bu kadar acımasız''... gibi sözleri hepimiz söylemişizdir.

Aşkımızı özleriz. Her insan aşık olmayı hak ediyor benim gözümde, ama bilinmeli ki aşk yaşanılan en büyük mutluluğun yanında çekilen de en büyük acıdır. Kimimiz bu acıları bile özleriz ve özleyeceğiz de...

HAYATTA ÖZLEMLERİNİZİN KAVUŞMA ANINA KADAR OLMASI DİLEĞİYLE..

ALİ ESAT(ÜMİT) TAŞ...

ZAMAN, MÜREKKEBİN SON DAMLASIDIR...


İleri de yeni bir proje düzenliyorum insanı tanıma sanatı adlı bir program nasip olursa uygulamayı düşünüyorum ilginize ve anlayışlarınıza teşekkür ediyorum...









( İnsanı Tanıma Sanatı başlıklı yazı ali-esat-tas tarafından 16.02.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.