ŞEHRİN PENCERESİ

Şehrin pencerelerinden izlememeli insanlar mevsimleri.
Hele çocuklar, sadece minik parklarda yaşamamalı
hayatı, baharları, kışları, yazları. Mevsimler uğramalı
bir şehre, yüreklere dokunmalı önce.

İlkbaharın gül kokuları açık penceremizden içeri
girmeli. Çimenin yeşilini, papatyanın gülümseyen yüzünü
görmeli herkes. Küçük parkların kuru topraklarında
gezinmemeli. Rahmetin binbir tecellisini okuyacağı
kır menekşelerine, sümbüllere, lâlelere de dokunmalı.
Bülbülün güle serenatını dinlemeli. Kalbindeki aşkı,
güllerin gül yüzünden devşirip sonsuz rahmet ve güzellik
sahibini esmasını okumalı. Bir şehrin sokaklarına
da uğramalı mevsimler.

Güneşin doğuşunu, kule gibi apartmanların arasından
izlememeli. Ay'ın, yıldızların, samanyolunun
varlığını unutmamalı. Buz kesmiş betonların arasından
gri duvarlara bakmamalı çocuklar. Balkonlardan ya da
demir parmaklıklı pencerelerin arkasından izlememeli
şehrin insanları gökyüzünü, sokağı. Bir şehrin mutlu
çocukları olmalı, mutlu büyükleri, kadınları, erkekleri...
Sabahları birbirine selam veren mutlu insanları olmalı.

Sonbaharın sarı, kırmızı, mor yapraklarını seyretmeli.
Kalbinin mevsimlerini de yaşamalı. Kendi fırtınalarını,
esen yellerini, dökülen yapraklarını, kalbinin
topraklarına düşen tohumlarını.

Kışın soğuğunda üşüyen toprakları görebilmeli.
Karın, beyaz yüzündeki rahmetin güzelliklerini okuyabilmeli.
Karı beyaz kâbus olarak gören insanlar olmamalı.

Şehrin üzerine yağan yağmurlar toprakla buluşabilmeli.
Bir şehrin toprakları betonlarla örtülmemeli.

Gökyüzündeki yarım ay’ı gördüğünde, "Bu ayı kim
ısırmış yaaaa?" diye soran masum meraklı çocukları
olmalı.

Bir şehirde, akşamın karanlığında mendil satarken
hüzünle bakan çocukları olmamalı. Üşüyen ellerini üfleyerek
ısıtmaya çalışan minik yürekleri hiç üşümemeli
aslında.

Bir şehirde, sadece barınak olarak inşa edilen binalar
olmamalı. Estetikten, sanattan, hayattan yoksun
beton binalar arasında yaşamamalı insanlar. Şehrin evlerine
de mevsimler uğramalı.

Hayata dokunan yüreklerle birlikte, bir şehrin yüreği
olmalı. Gecesi, gündüzü, mavisi, yeşili, hüznü,
mutluluğu, umudu, bir şehrin içinde atan kalbi olmalı.

Mevsimlerin uğradığı, toprağın suyla buluştuğu,
kır çiçeklerinin gülümsediği, kuş cıvıltılarının gökyüzünü
sardığı, ağaçların sadece parklarda yer almadığı
güzel şehirlerde buluşmak hayaliyle…


Şehrin penceresinden, tefekkürle bakarken,
Aşka ve Yaratana huşu ile akarken,
Kalabalıklarda yalnız kalma sakın ey insan!
Dünya bir cennet olur İslam’a inanırsan.

Sadettin TURHAN
"Gençliğin Enerji Kodları" kitabımızdan alıntıdır.
( Şehrin Penceresi başlıklı yazı sturhan tarafından 20.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.