1
Solgun mizacı günün…
Hani öykündüğüm dünün özlemi.
Şerh düşülesi bir duyguysa aşkın
güftesi
Soldan sağa saydığım varsa yoksa
yalnızlığın yanık sesi.
Günler öğüttüm gündüzsüz bir gecenin
telaşında ve içimdeki heceleri ördüm de ördüm hazan mahsulü bir günün son
yarısında aslında yarılanan bir ömür de değil benimkisi belki de yardığım
devasa bir yara kör kütük âşık olan uleması düşlerin…
Hani, hani…
Öykündüğüm kim ki yalnızlığın
esaretinde ve yazarak düştüğüm yolun kırık tekerinde eğer ki bir gülüş ise
içimde asılı bazen hazin bir makamda ağlamanın verdiği efkârı dilimleyen
rüzgarın bedduası idi belki de çarpıldığım hatta tutamadığım yeminlerin de
bekası sözüm ona diktiğim sökükleri yüreğin.
Bir veryansın değil asla.
Bir sızı hiç değil.
Çalan da söyleyen de benim madem.
Matemin kulvarında at başı kim bilir
neye duyduğum özlem.
Mevsimler soldu solalı, makamı da
unutulan şarkıların o devingen nakaratı ki bir hutbe beni çağıran bir hece kimi
zaman saçımı mesken tutup da ağaran.
Günde saklı olmadım asla çünkü gün
tüttü gözünde gecenin ve gecenin sağanağında yıldızları topladım en çok da
içimdeki gül bahçesinde esen o hoyrat rüzgâr ve ölümün arifesinde sökün etti
neyse saklı tuttuğum en derinde.
Sözcüklerse sırdaş, yarenlik eden
kalemde o bitimsiz telaş belki de makberimdi yazmaya durduğum her şiir hele ki
çağrısı mahşerin oysaki daha gün yüzü görecektim.
Eklem yerlerinde şiirlerin ç/ağladı
sözcükler bense bir bukalemun gibi kâh güldüm kâh ağladım ve dokunduğum her
yürekten çaldım çırptım s/onsuz yalnızlığı aslında bendim vara yoğa ağlayan
aslında bana sunulandı yazgının ferinde bir gemici feneri gibi geceyi ve denizi
aydınlattığım ne de olsa İstanbul’dum asla iki yakası bir araya gelmeyen.
Aslında tütsülenmiş ruhuydum
yalnızlığın: bazen perçemi göğün bazen peçesi siyahın bazense neferi
sözcüklerin ve işte peşine düştüğümdü içimde saklı o çığlık aslında sessizliğin
notaları idi gam yüklü…
Bazen bir es.
Bazense bemol.
En sevdiğimdi sol anahtarı ne de olsa
peş peşe notalar ve şarkılar mırıldandığım belki de bir ömür hayattan
soyutlandığım gel gör ki hep de sevdiğim bir cennet bahçesi sözüm ona içimde
peyda olan susuzluğun çeşmesi.
Balta girmemiş duygulardı her gün
bitiminde kapımı çalan ve en sevdiğim rüzgârdı soğuk bir gecenin nabzını
tuttuğum ama sıcak bildiğim bir gözyaşı senfonisi elbet meleklerin saf tuttuğu
elbet karanlığın çığlığı ve de bekası yarınların…
Bahşedilen ne ise baş eğdiğim.
Hangi zümre ise başım dikti her daim.
Hangi güftede saklıydı peki ismim?
Güllerden demet yaptığım varlığıma
sunulan her acıda renk değiştiren göğün eşlik ettiği her bakış her çırpınış
elbet aksayan ayakları şiirin bense kaybolan ümidin saklı tutarken de iç sesimi
her nasılsa gülümsemeyi bahşeden Mevla’nın çağırdığı perde perde yükselen
içimden taşan bir büyü gibi bir gizemin de peçesinde saklı gün gibi ruh gibi
elbet bedenimde hapsolduğum elbet zihnimdi koruduğum elbet soy ağacım elbet
köküm elbet bitimsiz hüznün meyvesi idi şiirden şiire konduğum.
Bir göç mevsimiydi saklı tuttuğum
aşkın rüzgârı.
Bir öç idi belki de kendimden aldığım
en çok da kendimle alıp veremediğim ama asla da ödün vermeden kolayca sevip bir
anda ölüp ansızın dirildiğim.
Yazgımın perdesi idi örtündüğüm ve
ah, o sefil nefsim dünde öldürdüğüm bu yüzden açlığa da susuzluğa da dayanıklı
ve düştüğüm Hak yolunda sadece ruhumu doyurduğum…
Bir Umman ise yüzdüğüm belki de bir
dehlizde süründüğüm belki de ölü toprağı idi üzerime serilen ve işte kürediğim
hüzün güncem.
Sefil varlığımla sakil ruhumla
sefasını sürdüğüm aşkın özlemiyle elbet şerh düştüğüm günümden firar edip
sığındığımsa gecenin kovuğunda sadece sakit kıldığımdır şükre bandığım kadar
sabır yüklendiğimse şiarım ve öznemle yol aldığım özlemini duyduğum huzur aslında
çok yakınımda ve çalındığı kadar dünüm çaldırmadığım umudum hali hazırda hüzün
bohçamda da saklı tuttuğum sözcüklerin firar ettiği kadar talibim sonsuzluğun
çağrısına.
Ağırdan alsam da.
Ağlayıp gülsem de.
Kanasam da kansam da.
Yolumdan dönmeyeceğim yaşadığım kadar
yaşatmaksa yazgımı yazmanın mealidir yalnızlığın da yıktığım duvarları ve işte
aşılası engeller hala set çeken önüme lakin hiç olmadığım kadar kararlı ve
yeminliyim de s/özümden dönmemeye ve meftunu olduğum şu hayal dünyamda devinen
ruhumla talip olduğum huzur ve mutluluktur yazarak ihya olduğum daha da çok
sevebilmenin şiarıdır sözcüklere ve hayata duyduğum o bitimsiz aşk…