OSMANLI TOPLUMUNDA BAYRAMLAR VE ÖZEL GÜNLER—9. BÖLÜM—NUSAYRİLERİN BAYRAMLARI VE
ÖZEL GÜNLERİ
ŞARABIN KUTSANMASI
Haydarîlere göre şarap Güneş’i, Kamerîlere göre de Ay’ı temsil eder. Bu
bakımdan ilâhî nur olarak gördükleri şaraba ve şarabın aslı saydıkları üzüm
asmalarına aşırı hürmet gösterirler. Ayrıca şarabın takdisi, kutsanması son
derece büyük gizlilik içinde icra edilir. Kuddes denilen bu törene sadece
Nusayrî yetişkinler katılabilir.
Nusayriler ne diyor?
İleride daha geniş anlatacağım namaz
bahsinde Nusayriler ‘’ Namazın bir yerinde de önceden hazırlanmış üzüm
suyu önce şeyhe ardından tüm cemaate ikram edilir.’’ Diyorlar. Yani direkt
şaraptan bahsetmeseler de toplu
namaz adını verdikleri ibadetin içinde üzüm suyu var.
NUSAYRİLİĞE GİRİŞ ŞARTLARI
Nusayri İnançları erklere en geç 16
yaşında öğretilir. Bundan sonra öldürülseler bile bu sırrı kimseye
söylemeyeceklerine yemin ederler. Giriş için, esas şart babanın
Nusayri olmasıdır. Erkek, sağlığı yerinde, en az 8-10 yaşından büyük olmak
ve ölümle karşı karşıya kalsa bile sır saklayabilecek kabiliyet ve olgunlukta
olmak da Nusayriliğe giriş için gerekli şartlardandır.
NUSAYRİLİĞE GİRİŞTE ŞEHADET KELİMESİ:
Nusayriliğe
giriş için çocuk
öncelikle şu sözleri söylemelidir: “Ben şehâdet ederim ki Ali bin
Ebû Tâlib’den başka ilâh, Muhammed Mahmûd’dan başka hicâb, Selmân-ı Fârisî’den
başka bab yoktur.” Bu sözler söylendikten
sonra kişi Nusayriliğe girmiş
olur. Ardından da törene geçilir.
Nusayriliğe giriş bir kaç
aşamadan oluşmaktadır.
ÖN AŞAMA
Mezhebe girecek yaşa gelen çocuğu babası, güvendiği
bir Nusayri’ye götürür ve ona tavassut etmesini ister. O şahıs onun manevi
babası haline gelerek onu iyice tanır. Çocuğun durumu hakkında şahitler ve
şeyhin huzurunda teminat alınır. Daha sonra o kişi çocuğun eğitimini sağlar.
Namaz kılıp, oruç tutmasına özen göstermesi istenir. Zîrâ bu safhada o çocuk
bir nevi ilk imtihandan geçmektedir.
BİRİNCİ AŞAMA
Bu ön hazırlık safhasından sonra çocuk, "Meşveret
Cemiyeti" adı verilen bir toplantıya alınır ki, bu toplantı şeyhin veya
ileri gelen bir Nusayri’nin evinde yapılır. Çocuk içeri alınır ve nefsini
alçaltma, itaatkâr olmanın bir nişanesi olarak, şeyhin ve orada bulunan
büyüklerin ellerini öpüp başına koyar. Ortamda mevcut olanların birer yudum
aldıkları, Ulûhiyet sembolü olan üzüm suyundan o da bir yudum içtikten sonra
(aynı kadehten içmek kardeşliği simgeler), o, "Abdu'n-Nur" (Nurun
kulu) adını alır. Bu arada ع (ayn), م (mim), س (sin)
harfleri, manaları anlatılmadan tekrar
ettirilir, tekrar el öpülür. Sonunda da bu merasimin ay, gün ve senesi
kaydedilir.
İKİNCİ AŞAMA
İlk merhaleden kırk gün sonra yapılan bu toplantının
adı "Melik Cemiyeti"dir. Çok zengin ve görkemli bir toplantıdır.
Nakip, çocuğa tekrar herkesin içmiş olduğu bir kadehten üzüm suyunu sunar
ve ع (ayn), م (mim), س (sin) harflerinin sırrını
öğreterek bunları her gün 500 defa tekrar etmesini emreder. Bu arada "Kitab’ül
Mecmu"dan da bazı bölümler kendisine öğretilir.
ÜÇÜNCÜ AŞAMA
Bu ikinciden daha görkemlidir.Nusayriliğe giren
çocuk ailesinin maddi durumuna bağlı olarak yedi ay ile dokuz ay arasında icra
edilir. Geniş bir salonda yapılan bu merasim bir hayli kurallara bağlıdır.
Salonda ortada büyük şeyhi temsilen bir imam oturur, sağında nakip, solunda ise
necip vardır. Bu şekil aynı zamanda ع (ayn), م (mim), س (sin)
harflerini yani Ali, Muhammed ve Selman üçlüsünü temsil etmektedir.
Nâkibin sağında da havarileri temsilen on iki
kişi bulunur. Necibin solunda ise yirmi dört kişi yer almaktadır. Bu kişiler
Kitab’ül Mecmu 'nun beş defa tekrar edildiğine şahitlik ederler. Merasimin
başında imam tekrar, sır saklayacağına dair söz ister, havariler de onun sözüne
şahitlik ederler. Bu sırada on iki havari önlerindeki bardaktan birer
yudum üzüm suyu alırlar, aday da alır ve böylece ulûhiyete erilmiş olur.
Bu iddialara Nusayriler ne
diyor?
Nusayriliğe giriş şartları
diye sunulan bu
şartlar ve törenler hakkında Nusayrilerin ne
dediklerini bulamadım ama
şöyle bir şeyden
bahsediyorlar gelenekleri ve
inançları ile ilgili:
Aile çocuğuna ilk önce onurlu, namuslu, dürüst ve adaletli olmasını, insanlara
haksızlık etmemesini öğretir. Arap alevi halkında erkek çocuğun önemli bir yeri
vardır. İlk doğacak erkek çocuk için adaklar adanır. Doğduğunda kurbanlar
kesilir. Bazen saçının tümü veya ele gelecek kadar bir tutamı 7 yaşına kadar
kesilmez. 7 yaşında saçın kesilmesinde dini tören yapılır, kurban kesilir.
Geçmişte daha çok dini inançlarından kaynaklanan
nedenlerle kadınları çok değersiz görme vardır. Ataerkil toplum yapısı, kadınların
aşağılanmasını ve bunun din aracılığıyla resmileştirilmesini sağlamıştır. Her
ataerkil toplumda olduğu gibi geçmişin bu izi hala sürse de bugün bu durum
Nusayrilerin yaşamında çok fazla kendini hissettirmemektedir. Kadınlar aile ve
toplum içerisinde eskisine göre belli bir saygınlık kazanmıştır.
Erkekler ancak belli bir yaşa geldikten sonra namaz
kılabilirler. Namazı öğrenme yaşı genelde 13-18 yaş arasıdır. Kadınlar ise
namaz kılmazlar. Toplu namaza giremezler. Sadece belli dualar okurlar. Kadınların
okuduğu duaya “Şükür Duası”anlamına gelen “Savvar-ıl
Hamd” denir.
NUSAYRİLERDE İSLAMIN BEŞ
TEMEL ESASI VAR MIDIR?
Nusayrilerde İslamın beş
temel şartı aynı
isimle inanç ve
ibadetlerinin esasını oluşturur. Ancak çok
farklı bir şekilde.
A) NAMAZ
Nusayrilerde iki çeşit namaz
vardır: 1- Ferdi namaz 2-
Toplu namaz. Namaz adını
verdikleri ibadet öncesi
abdest almak diye bir
şey söz konusu değildir
Bu konuda kendilerinin
söyledikleri ile
araştırmacıların yazdıkları arasında
pek fark olmadığı
için direkt Nusayrilerin
namaz hakkında ne
dediklerini yazıyorum:
Süryanilerde tek başına ve toplu olmak üzere iki şekilde namaz kılma vardır.
Tek başına namaz kılma sadece belli dua
ve sürelerin okunması şeklindedir. ( İddialara
göre Kur’andan kısa sureler yanında Kitab’ül Mecmu’dan bölümler okunur ve
Kuddas adını verdikleri duaları okurlar.) İş yapılırken de, yürürken
de yapılabilir( Bu durumda anlaşılan
rüku ve secde de şart değildir namaz
ibadeti için.) Önemli olan hiç
kimseye hissettirmemektir. Toplu namaz ise, bayramlarda, özel günlerde,
adaklarda vb. kılınır.
Erkekler ancak belli bir yaşa geldikten sonra namaz
kılabilirler. Namazı öğrenme yaşı genelde 13-18 yaş arasıdır. Kadınlar ise
namaz kılmazlar. Toplu namaza giremezler. Sadece belli dualar okurlar.
Nusayri’ler toplu namazlarda başlamadan
önce bağhur veya buhur denilen bir tütsüyü elden ele dolaştırırlar.
Namazın bir yerinde de önceden hazırlanmış üzüm suyu önce şeyhe ardından tüm
cemaate ikram edilir. Namaz bittikten sonra kesilen kurban etinden hazırlanmış
yemekler yenir. Namaza katılanlara evlerine giderken kurban etinden birer parça
verilir. Buna “hıssi” (pay) denir. Nusayriler genelde kurban etini çiğ
dağıtmazlar. Kurban eti, bulgur veya pirinç pilavı, haşlama
ve“hirısi” denilen bir çorba şeklinde dağıtılır. (Hirisi buğday ile et
kaynatılarak yapılır)
İddialara göre namazın başında “Ali, Muhammed ve Selman’ı
yüceltiriz” demek, bitişinde de “Ey yüce, büyük ve arıların efendisi Ali, bize
merhamet et!” diye dua ederler.
Kıbleye dönmek gibi
bir şart yoktur ama genelde öğleye
kadar güneşin doğuş yönüne
öğleden sonra batış
yönüne yönelirler.
B) ORUÇ
Nusayrilikte, Ramazan Ayında'nda yapılan oruç Sünnilerinki ile birebir aynıdır. Oruç 30 gün aralıksızdır.
Oruç Hz. Muhammed’in babası Abdullah’ın
sessizliğini temsil eder ve Nusayrilerce kutsal sayılan sırları başkalarından
gizlemek anlamına gelir. Ramazan ayında tutulan oruç ibadetini de hicri takvime
uyarak yerine getirirler.
C) ZEKAT
Zekât, genel İslami anlayışla uyumludur, ancak 1/40 (%2,5) ile sınırlı
değildir. Ayrıca din adamlarına verilen “hımız zekâtı” adı denen bir bağış
şekli de vardır
D) HAC
Nusayrîlikteki ziyaretler, hac yerine konmuştur. Değişik geometrik şekillerde inşa edilen bu yerler,
önemine binaen beyaz renge boyanır. Kutsal şahıslarınkine kubbe de yapılır.
Ziyaret yerleri ya su kenarında ya da ağaçlık yerlerdedir. Hatay’da pek çok ziyaret
mekanı bulunmaktadır. Bir din adamının kabri ziyaret yeri olabileceği gibi,
görülen rüya üzerine kişinin oturduğu ev de ziyaret mekanı olarak kabul
edilebilmektedir.
NUSAYRİLİKTE CİHAT ANLAYIŞI
Yine iddiaya göre Hz. Ebubekir- Hz.
Ömer- Hz. Osman- Hz. Ayşe – Hz. Talha- Muaviye ve oğlu
Yezit’e ve Hz. Ali’ye muhalefet
etmiş tüm sahabeye
lanet etmek Nusayrilikte cihat
olarak kabul edilmiştir.
DİĞER İNANÇLARI- GELENEK VE GÖRENEKLER.
Bu konuda sözü
yine Nusayrilere bırakıyorum.
Aile çocuğuna ilk önce onurlu, namuslu, dürüst ve adaletli olmasını, insanlara
haksızlık etmemesini öğretir. Arap alevi halkında erkek çocuğun önemli bir yeri
vardır. İlk doğacak erkek çocuk için adaklar adanır. Doğduğunda kurbanlar
kesilir. Bazen saçının tümü veya ele gelecek kadar bir tutamı 7 yaşına kadar
kesilmez. 7 yaşında saçın kesilmesinde dini tören yapılır, kurban kesilir.
Geçmişte daha çok dini inançlarından kaynaklanan
nedenlerle kadınları çok değersiz görme vardır. Ataerkil toplum yapısı, kadınların
aşağılanmasını ve bunun din aracılığıyla resmileştirilmesini sağlamıştır. Her
ataerkil toplumda olduğu gibi geçmişin bu izi hala sürse de bugün bu durum
Nusayrilerin yaşamında çok fazla kendini hissettirmemektedir. Kadınlar aile ve
toplum içerisinde eskisine göre belli bir saygınlık kazanmıştır.
Arap Alevilerin takvimi miladi takvime göre 14 Temmuz’da,
Arapça’da “Temmuz ul Evvel” denilen bir bayram günü kutlanır. Bu
günde işe gidilmez. Daha çok piknik yapılır, eğlenilir, türbeler ziyaret
edilir. Aynı şekilde, diğer dini bayram günlerinde de kadınlar ev işi
yapmazlar, özellikle dikiş dikmezler. Ğid-il Ğadir denilen en büyük bayram
gününde kadınlar da erkekler de hiç bir iş yapmazlar. İşyerleri kapatılır,
tarlaya gidilmez. İş günah olarak kabul edilir. Çalışılırsa başa bir iş
geleceği, kaza yapılacağına inanılır.
Arap Alevi halkının yaşamında kutsal olarak
görülen ziyaret (Türbe) yerlerinin önemli bir yeri vardır. Buraları
ziyaret etmek, hacca gitmekle eşdeğerde görülür. Bu ziyaretlere adaklar adanır,
tütsüler yakılır. Arap Alevi halkının yaşadığı yerlerde mutlaka bir kaç ziyaret
vardır. Bu ziyaretlerin en önemlisi ve değer verilenlerden biri “Hıdır
Peygamber Ziyareti”dir. Eli dara düşenlere yardım ettiğine, hastaları
iyileştirdiğine, yoksulun yanında olduğuna inanılan Hıdır Peygamber için her
yıl Ağustos veya Eylül aylarında bayram yapılır. Bu bayram Arap Alevi halkı
için önemlidir. Arapçada “Hesint-il Ğıdır” denir. Bayramda işbölümü
yapılır ve bu işleri yürütmek için bir anlamıyla komite diyebileceğimiz belli
insanlar seçilir. Bu komite insanları görevlendirip, her aileden veya evden
toplanacak eşyaların (kap-kacak, odun, un, para, kurbanlık, pirinç, buğday vb.)
toplanmasını sağlar. Alınan eşyalar zorla değil, gönüllülük temelindedir.
Toplananlar daha önce tesbit edilen bir eve getirilir. Ğid’de yapılacak
yemekler için hazırlıklar yapılır.
CENAZELER
Arap Alevileri de diğer halklar gibi, cenazelerinde büyük önem verirler. Ölünün
ardından ağıtlar yakılır. Eğer ölen, genç kadın ve bekarsa eline kına yakılır.
Erkek ve bekar ise, düğünü yapılır gibi davul zurna çalınır. Eğer ölen insan
yaşlı biri ise, çocukları-torunları diğer akrabaları gelir elini öper. Onu son
yolculuğuna uğurlarlar.
Tüm defin işlemleri evde veya kutsal kabul edilen bir
ziyaret (Türbe) yerinde yapılır. Cenaze olan evde Eğlence olabilecek her
şeyden kaçınılır. 7 gün televiziyon izlenmes sarki dinlenmez gibi…
7 gün boyunca yemeği, komşular, akrabalar, cenazesi
olanlara hissettirmeden kendi aralarında yapar ve getirirler. Bu 7 gün boyunca
hergün sabah mezar ziyareti yapılır. Yedinci gün ise kurban kesilir.
Arapça’da “Sübuğ” denilen bu günde mevlüt okutulur, sela (namaz)
yapılır. Ölünün 40’ında, bayramlarda ve ölüm yıldönümlerinde de mezar ziyareti
yapılır. 40’ında ve ölüm yıldönümlerinde çeşitli yiyecekler dağıtılır.
DÜĞÜN ADETLERİ
Arap Aleviler Gecmişte dışarıdan kız alıp vermezlerdi. Tercihleri kendi
içlerinden, yani yine Arap Alevilerden olurdu. Geçmişte böyle bir gelenek
olmasına rağmen, uzun bir süredir kalkmıştır
Evlenme bir kaç aşamadan geçilerek olur. Söz kesme,
nişanlılık ve evlilik… Nişanlılık genelde bir-bir buçuk yıl sürer. Ama 4-5 yıl
gibi daha uzun da olabilir.
Nişanlılık döneminde erkek nişanlısına özellikle
bayramlarda, özel günlerde hediyeler (çeyizlik eşya, altın vb.) götürür. Ayrıca
para verir. Gelin adayı bu hediyeler ve parayla çeyizini tamamlar. Ev
eşyalarının bir kısmını erkek, bir kısmını kız tamamlar. Nişanlılıkta
anlaşmazlık çıkar ve ayrılma olursa, kız tarafı erkekten aldığı hediyeleri ve
parayı iade eder.
Düğünler geçmişte 3 veya 7 gün sürerdi. Bugün genel
olarak iki gün sürmektedir. Düğünden bir hafta önce “imam
nikahı” kıyılır. İmam nikahını Şeyh kıyar. Gelin ve damat nikah kıyılırken
orada bulunmazlar. Her iki tarafın ailesinden birer temsilcisi gider.
Düğün töreninden bir gün önce gelin çeyizini yeni
evine taşırken akrabaları ve tanıdıklarını çağırır. Davul zurna çalınır,
oyunlar oynanır. Gelen misafirler gelinin çeyizini seyrederler ve taşınmasına
yardım ederler. Arapça’da bu “çıkartma” anlamında “Tıtliğa” olarak
tanımlanır.
Kına gecesi kızın evinde veya belirlediği yerde
yapılır. Genelde yemeklidir. Oyunlar oynanır, halaylar çekilir. Belli bir
saatte gelin ve damat orta yere oturtulur. Sırayla önce gelinin avuç içlerine,
ardından damadın serçe parmağına kına yakılır. Kına yakılırken duadan sonra bir
veya birkaç kişi tarafından Arapça “Mıvvel” denilen uzun hava çekilir.
Ertesi gün düğün töreni yapılır. Yaygın olarak görülen
geleneğe göre, gelinin annesi düğüne gelmez. Düğünde “kuşak merasimi” yapılır.
Gelinin bekar erkek kardeşi veya yakın akrabası gelinin beline kırmızı kuşak
bağlar. Kuşak düğün bitene kadar gelinin belinde kalır.
Düğünün sonlarına doğru
Arapça’da “Şaboş” denilen “Katkı Töreni” yapılır. Bu törende evlenen
çiftlere verilen hediyeler, (genellikle altın olur) ve paralar yüksek sesle
duyurulur. Bu tören, dayanışma amaçlı