Ben sadece ve sadece harflerin kimselerin bilemeyeceği birlikteliklerine sarılıyorum ve sarmalında bunca g/izin, susup dinliyorum içimde esen rüzgarı ve hep seni düşünüyorum…

Ruhumun sarkıtlarında saklı devasa bir asasın:

Ruhun şaşkın ırmaklarında yüzen kağıttan bir gemi…

İçtimada geçen yorgun yılların ve yorgun sözcüklerin kayıp tıkacında saklı bir vaveyla…

İçerlediğimi içtiğim ve şiirler biçtiğimse tek doğru.

İçmekten vazgeçmediğim şişelerce suda boğulup da ruhumu kovaladığım kim bilir kaçıncı hatam kaçıncı yanlışım ve kaçışım…

Feri sönen gününse lanetine üstüme püskürten evren.

Suskular giyindiğim.

Yazıp da defalarca dirildiğim:

Defansı olmayan mutlak bir sayı elbet aşkın armağanı o s/onsuzluk hissi ile yanıp tutuştuğum…

En delişmen sözcüğün en çılgın rengin peşindeyim aslında kendimin sadece kendimi arayışın da cıngılıdır yazmadan duramadığım ve her durduğumda kendimi suçladığım bir yazamama kaygısı ve içimde büyüyen o kaos…

Redifler kaçık.

Aşksa kaçak.

Açık ara farkla sevdiğim…

Arzı endam ettiğim benliğimin dikilmeye müsait sökükleri ve diri bir ölü dingin bir ölümlü dirençli iken de zihnim ve bedenim…

Pespaye bir çukurda debelenen balıklar ve atağa geçtiğim her gün doğumu batağı boyladığım her gün bitimi…

Sessizce şerit değiştirdiğim en sesli ölüm belki de: suskun ruhumun güncesini tutmadan da geçmez iken günüm ve an’ ım…

Ansızın dirilebildiğim.

Ansızın uçuşan saçlarımı dibinden tek seferde kesebildiğim…

Ah, hele ki o kesif sessizlik yok mu mabedimin kapısına dayanan matem dolu meltem yok mu mecalimi tüketen ve miracım olan kalemle seviştiğim şu son on bir yılımın verdiği fetva yok mu?

Yoksa hiç mi yazmaya başlamamalıydım?

Gönül de ilham de ferman dinlemiyor işte tıpkı ölüm gibi ve ölümlü bedenimden çoktan firar ettiğim ifrata kaçan da bir aşk iken yazma sevdamın büyüsünde büyütemediğim kadar da var hani içimde saklı o yetim çocuğu…

Yetilerimi kolaçan ettiğim ve yetemediğim bir cihan…

Yatıya kalan bir misafir iken hüzün ve eşleştiği kadar kalemin iz düşümünde bitmeyen bir özlem kendime bir o kadar kendimden uzaklaşma isteği şairin de vurguladığı üzere:

Her ne kadar şair sıfatını üstüme alınmasam da söylemek zorundayım:

Edebiyat benim son kale’ m duraklama devrimden ansızın firar edip kalem’ in nazına niyazına yenik düştüğüm…

Ve işte attığım o devasa çentikler muadilimin sırdaşı iken ruhumu ele geçiren sevdalı ve nazlı kalem’ im…

 


( Yoksa Hiç Mi Yazmaya Başlamamalıydım... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 14.08.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.