Hangi düş’ tün oyası mevsimin azat edemediğim gülüşün serencamı…

Öykündüğün nice düş bilfiil sergilediğim bir ekin zamanı…

Bir düşmüştüm ki düşe kalka büyümediğim kadar düşlerle örmüştüm ben evreni sevginin şerh düştüğü her bukle her beyit kim bilir kaç baytta sınırlı kalmıştı ölümsüzlüğün pimini çeken nice acı açamadığım bir kapının kilidinde saklıydı belki de kurtuluş…

Düşün bir düşün…

İklimlerden ördüm ben kar yağan saçlarını dalkavuk imgelerin sağalttığı kadar acılarımdı tekbir getiren…

Bir açmaza düşmüşse yolum gezegenin çığlığında mı saklıydı var oluş?

Hükmeden nidalar.

Sanrılı fısıltılar.

Her şiirde sancılandığım bir ölümdü benimki her şiir doğumunda şafağa ektiğim tohum ve semaya attığım çentik ne de olsa atıl yüreklerde saklıydı batılı karanlığın bir batında doğandı mademki gece ve şiir…

Rengin hışmında öldü gök kuşağı.

Karanlığın hicvinde can buldu beyazım masum varlığı.

Kıt kanaat sevenlerse çekingen.

Çekincelerimi öldürüp de serildiğim şu beyaz zemin idi kalemin ekseni evreleri kayıp bir hastalık gibi kemiren yüreğimi kemik attığım imgeler elbet belkemiği hislerin ve şiirler doğan güneşe delalet nice bilinmezle ve sevdiklerimle sınandığım kadar hırçın bir hüzünde kaybettim ben çocukluğumun nakşını ve na’şını ölümcül bir diyet ölümsüz bir diyez, hak hukuk bilmez insanoğlu ve işte o soyut resim ölümün ve zulmün deşifre edildiği çocuksu bir gülüşten ayrı düşmediğim kadar ölen çocukların yasını tuttuğum bilfiil ve bir başıma bir haşmetli eksendi ki ayağımın altından kayan zemin ve…

Ben her ne kadar emin olsam da kendimden ve sevgimden söküklerim ve sarkıtları yüreğimin dikitleri dik başlı kalemimin ve bir mağara adamı gibi içine tıkıldığım kozam beylik sancılardan beylik hükümlerden çok başka varsa yoksa hüzün rabıtası evrenin ve katsayısı hüznün kaybolan gülüşlerimin çalınan hayallerimin mimarı tek sekantta saklı iken asırlık çöküşü cihanın askıda ekmek askıda mutluluk ve akışkan hüznün reçinesi bir batında doğan gece ve umut…

Hırçındı benim meylettiğim sevdam…

Hazandı hasat zamanım.

Asla haset olmadığım kadar hasretim yanan bir ateş kendime d/okunma arzusu ile biçilen bedeller ve yırtık mintanlar haşmetli bir aşka yelken açan içimde saklı çocuksu doğam ve doğrularım asla ödün vermediğim…

Bir b/ölü öfkeydi içimde sirayet eden belki de yansıması gün ışığının yasadığım yaşadığım kadar yazdıklarıma sahip çıkmak adına yaşantımı da gözden geçirirken ansızın infilak eden yürek ikliminden firar eden heceler b/ölündüğüm kadar binlerce parçaya izini sürdüğüm hayalleri de gerçek kılmak adına kendimle olan mücadelemde bakaya kaldığım nerede ise her gün her gecenin de verdiği muhtırada saklı:

Bir yemin gibi.

Boyunduruğuna girdim mevsim gibi.

Sözcüklerse yorgun ruhumun kolluk kuvveti ve soytarı bir heves değil asla sükûtu hayale uğradığım savaş meydanlarında hala siperimde saklandığımın da öncüsü ve muhteviyatı iken devasa bir izlek bellediğim hayatın her miliminde mimlenmiş bir şiir gibi imgelerin dans ettiği sıra dışı bir özlemin ve şairin kendine ihaneti…

Tekil bir düş idim öncemde seyrelen zamanda ve zemheride saklı yâdım ve dünüm ve medarı iftarı sevginin.

Dikenlerime muhtacım bir o kadar kızgın ve mustarip sökün eden güne duacı ve sevgiye şerh düştüğüm bir ömrün de güftesi iken şiirlerim.

Donuk yüzünde semanın bulutlara konuşlu yaralı bir kırlangıç misali…

D/okunaklı el yazım ve alnımın çizgileri ve kaderin nüktesi esen rüzgâra eşlik ettiğim.

Hasat zamanıdır ömrün havale ettiğim yalnızlığım ve karanlığın mizacında saklı bir vaveyla ve kısık ışığında özlemin delicesine seviyor olmam da bir mucize.

Kaç bayttır bir beyit bilemem.

Randıman almaksa günden kalemi bilerim imgelerin çığlığında hayatın boşluğunda sabır edip şükretmeye dair bir güleç ışık düşer üstüme ve aydınlık bir nesir bellediğim gün ışığı şiirin müptelası varlığım aralıksız hiçliğimle tokalaştığım ömrün nidalarını da duymazdan gelirim ve gelinirim de şahikanın kanadına konan bir kelebek misali kelebek ömürlü kâh şiirlerim kâh rüyalarım.

Hüzün bir geçittir.

Köprülerse sevginin meali yürekten yüreğe inşa ettiğim sevginin mizacı ve meali köpüren denizin dalgaları aşarken boyumu dalga dalga ulaşırım kendime bazen düşünsem de bir arpa boyu yol alamadığımı.

 

 


( İmgelerin Çığlığında Ördüğüm Şiirler... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 21.12.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.