KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
semazen.net
RAMAZAN MEKTEBİNDE DERSLER NASIL?
Ramazan bir mektep demiştik. Bu mektebe
gelenlerin, gerekli dersleri aldıktan sonra derslere iyi çalışanların,
muallimini iyi dinleyip, onun talimatlarını eksiksiz yapanın, bir disiplin
içinde ceht ve gayret edenin yeterlilik imtihanında başarılı olacağı kesindir.
Ancak bu dersleri Ramazanda bırakmamak şartıyla. Ramazan Mektebi,
öğrencilerinden bu taahhüdü de alıyor.
Bu gün Ramazanın on yedisi. Mektepten mezun olmamıza az kaldı. Mezun
olmadan önce önce Kadir'i arayacağız! Kadir'i aramanın şartları; Okumak,
tefekkür etmek, aklımızı ve alnımızı terletmek, Muallimin direktiflerini yerine
getireceğimize söz vermek, Mektebin adını, şanını kötüye kullanmamak…
Yani aramak için yorulmak
gerekir. Gereği gibi yorulduk mu? Okumayı kendimize iş edindik mi? Kendimizde
bir değişikliğe gittik mi? Bu değişikliği Ramazan sonuna, hayatımızın kalan
kısımlarına da taşıyacak mıyız? Bugün hak vaki olsa, Rabbimizin; "Haydi
kulum süren doldu" dediğinde bizim O'na ak yüzümüzle, temiz ve saf
gönlümüzle varmaya hazır mıyız?
Öyle diyordu ya Tahirü’l Mevlevi;
“Eli boş gidilmez gidilen yere,
Rabbim boş gelmedim suç getirdim,
Dünyalar çekemezken bu ağır yükü,
İki büklüm sırtımda pek güç
getirdim”.
Mevlana’nın “Şeb-i Arus”
gördüğü ölümü biz sevgiyle, iştahla karşılayacak mıyız? Sevgililer sevgilisi
Hz. Peygamber efendimizin:
“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz.
Nasıl ölürseniz öyle haşrolunursunuz”
buyurduğu gibi hayatımızda kesin bir değişim söz konusu oldu mu? Olacak
mı? Olması için çabamız var mı?
Eğer; “var” diyorsak o zaman İslam ülkelerindeki bu aymazlığa, Gazze’de
akan kana, ölen milyonlarca çocuk, kadın, yaşlı ve masuma karşı uygulanan
soykırıma nasıl bir tepki oluşturuyoruz? Tepkimiz sadece; “Allah kahretsin,
belanı versin, iki yakan bir araya gelmesin…” sözünden mi ibaret olacak? Yoksa “Müslüman ancak Müslümanın kardeşidir”
ilahi uyarısına uygun davranış sergileyerek dünyadaki tüm İslam ülkelerinin
kenetlenip, bir araya gelip bir güç oluşturmaları, bir avuç Siyonist çapulcunun
ve arkasındaki tagutların zulmüne karşı en sert ambargoyu uygulamaktan mı
geçer? Çünkü her türlü imkân bizde, her türlü yer altı ve yer üstü kaynaklar
İslam ülkelerinde. Zalime bu kapıları kapattığımız vakit, gereken sert müeyyide
ile karşılık verdiğimizde kımıldayacak hali kalmaz. Zira zalim, dertlikten,
kaba kuvvetten anlar. O, bizim dağınılşığımızdan istifade ediyor.
Ramazan, okumayı ibadet kılan
bir şuur mevsimidir. Okumak; zalime karşı ayakta durmak, kıyama kalkmaktır.
Hakkı ikame etmek, haksızlığı giderme yoluna gitmektir.
Kadir, seksen yıla bedel önemli
tefekkür zamanı.
Ramazan, mekarim-i ahlakı
tamamlama anı ve hayata anlam katan İnsan-ı Kâmil olma mektebi.
Bayram; tevazu, edep, erkân,
irfan, ihsan, ikram, iz'an ve tatlılıkla muhabbet saçan mektepten mezuniyet
ödülü!
Niyet hayır, akıbetler hayrolsun
inşallah. Rabbim Müslümanlara şuurlar versin.
Gözünü Aç Artık!
Ayak oyunuyla yemek isterler,
Ülkem hedefte gözünü aç artık,
“Ezelden düşmanız” demek isterler,
Yapılanı gör batıdan geç artık,
Yurdum hedefte gözünü aç artık!
Parçaladılar ruhumu çaldılar,
Birlik duygumuza zehir saldılar,
Haçlı güruhuyla hem dem oldular,
İlgisiz ve aymaz olmak suç artık,
Vatan hedefte gözünü aç artık!
Dinimiz İslam’dır, Türk kanımız
var,
Hak’tan gelen yiğitlik yanımız
var,
Bayraklaşmış olan çok şanımız var,
Cihat et de şehadeti seç artık,
İman hedefte gözünü aç artık!
Hep sopa yiyorlar uslanmıyorlar,
Rahmanın sözüne yaslanmıyorlar,
Hiç hakla hukukla beslenmiyorlar…
Bu gâvur uşaklarından geç artık,
Kur’an hedefte gözünü aç artık!
Vatan varsa iman ezan imkân var,
Dostları seven vefalı insan var,
Muhabbet deminde edep erkân var,
Durma, göklere kanatlan uç artık,
Neslim hedefte gözünü aç artık!
Ensar Olamadık!
Ensar muhacirle, nasıl kardeşti?
Hepsi gerçek dosttu, akrandı eşti.
Elleri değil de, ruhlar birleşti,
Biz hala bir Ensar, olamadık ki!
“Müslümanlar kardeş”, der
Kur’an’ımız,
“En güzelini ser”, der
Furkan’ımız,
“Helal olanı ver”, der
Rahman’ımız,
Biz hala Kur’an’la, dolamadık ki!
Mümini döveriz, dine söveriz,
Batıla; “gel, gel” der, Hakkı
kovarız,
Hakikate bakmaz, yalan severiz,
Samimi Müslüman, kalamadık ki!
İnançlar kâğıtta, uygulanma yok,
Gözyaşı ağıtta, duygulanma yok,
Gerçeğe bakıp da, sorgulanma yok,
Hakikati asla, bulamadık ki!
Nebiyi dinledik, ashabı da hep,
Tâbiyi dinledik, ahbabı da hep,
Veliyi belledik, erbabı da hep,