KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
semazen.net
RAMAZAN İKLİMİ BİR ÖMRE
BEDEL
Ramazan gleince Kur’anı elimize alıyor, hatim yarışına giriyor,
Ramazan bitince ne Kur’anı görüyoruz ne de hatim gibi bir derdimiz oluyor!
Ramazanda teravihe gitmek için can atıyoruz ama beş vakit namaza
yaklaşmıyoruz. Hele ramazan çıkınca namaz ibadetinin semtine bile uğramıyoruz.
Kadir gecesini idrak etmek için camileri dolduruyoruz fakat kadir
gecesi bitince ne camiye, ne mescide ve ne de musallaya yaklaşıyoruz!
Kandilleri kutluyoruz, bol bol gözyaşı döküyoruz ancak kandiller
bitince ne gözyaşı kalıyor, ne kutlama.
Her şeyimizde bir savrulma var. Değerlerimizi kaybediyoruz ne
yazık ki! Kur’anın dediklerini yapma konusunda o kadar çok yanlışımız, hatamız
ve suçumuz var ki…Doktorun, mühendisin, uzmanların dediklerini harfiyyen
uyguluyoruz fakat Allah’ın dedikerine gelince yok sayıyoruz. Üstelik Allah’a
kafa tutmaya kalkıyoruz!
Böyle bir mantıkla Kadir gecesini idrak etsek ne yazar, etmesk ne
yazar. Ramazan iklimi bizi tatlı tatlı esen meltem rüzgarının güzelliğini
tattırmıyorsa, İmsakın, iftarın, orucun, ikramın, ihsanın… letafetinden nasip
alamamışsak kabahat Ramazanda mı? Oruçlar bizi tutmuyorsa, Kur’an bizi
okumuyorsa, namaz bizi kılmıyor ve ikame etmiyorsa, zekat bizdeki, makam, para,
mal, servet hırsını alıp götürmememişse istediğimiz kadar oruç tutalım,
istediğimiz kadar hatim yapalım, istediğimiz kadar namaz ve teheccüt kılalım
nafile.
Dün akşam kadir gecesini idrak ettik. Camiler tıklım tıklım doldu
taştı. Mevlitler okundu, salavatlar getirildi, ilahilerle coştuk. Allah kabul
etsin. Birkaç gün sonra da bayram yapacağız!
Kadir gecesinde, sevgili peygamberimizin tavsiye ettiği şu dua
bize ne anlatıyor veya hangi mesajı veriyor?
“Allah’ım sen affedicisin,
kerimsin, affı seversin. Beni de affet” Hz. Aişe’ye
Resulullah’ın öğrettiği dua. Acaba bu duanın neresindeyiz? Bir başka söyleyişle
bu dua bize ne kadar etki ediyor?
Allah’a inandığımızı söylüyoruz ama inanç konusunda sıkıntımız
var. Müslüman olduğumuzu söylüyoruz fakat teslim olmuyoruz. Zülfü yâre
dokununca bütün değer yargıları yerin dibine geçiyor.
Böyle sıkıntılı bir inançla akıbetimizin hayırlı olacağını
sanmıyorum.
Terazi bozuldu, ibreler kaydı,
Samimiyet hasta, hep yaş dökeriz,
Dünyamız kirlendi, hissizce koydu,
İnsanlık iflasta, hep yaş dökeriz!
Gönüllerde tipi, sanki kış gibi,
Ruhlarda tufan var, bir akış gibi,
Elveda söyleyen bir bakış gibi,
Sevgiler arasta, hep yaş dökeriz!
Makamla mansıpla savruluyoruz,
Riyakâr tiplerden yoruluyoruz,
Muhabbetsizlikten kavruluyoruz,
Beşeriyet yasta, hep yaş dökeriz!
İlimden habersiz cahil bireyler,
İhsanı olmayan bilmem ne eyler,
Duygular felç oldu ruhsuz her
şeyler,
İrfanlar iflasta, hep yaş dökeriz!
Kaybettik!
Hoş kahveler
içtik, dost hanesinden,
Telve dilde
kaldı, nazı kaybettik,
Muhabbete
daldık, şahanesinden,
Dost mazide
kaldı, özü kaybettik!
Çok yakılar
sardık, dert gitsin diye,
Merhemlerden
sürdük, berkitsin diye,
Onulmaz yarayı,
terk etsin diye,
Güzel
temenniyi, sözü kaybettik!
Eğlendik ve güldük, safiyane hep,
Canana göz
olduk, sahiyane hep,
Ahbaba can
bulduk, dahiyane hep,
Sabırlarımızı,
nazı kaybettik!
Gülmeyi kâr
kıldık, mutlu gün için,
Maskeyi yar
bildik, kutlu gün için,
Dostla bahar
bulduk, tatlı gün için,
Sevinç tasa
oldu, bizi kaybettik!
Kalp sevgiyi
sildi, tekliyor şimdi,
Sevgi rafta
kaldı, bekliyor şimdi,
Nadide yerinde
saklıyor şimdi,