-elimi uzatsam tutacaktı o kara sürgün
sahipsiz sokakların sus’una kalacaktı aşk-




gittiğin gün
mutluluk daha doğmadan öldü kaldırımlarda
yağmur ıslağını dokundurdukça yalnızlığıma
büyük büyük üşüdüm kara gecelerine
dilinde gezen dualar aldattı deli yüreğimi
oysa akşamlarımı vermiştim sana
gözbebeklerimde dinlen diye...



-çizseydim ezberime resmini ölüm olurdu bakışların-




gittiğin gün
yalancı çiçekler doğurdu bahar
çıktı beyaz bir sabaha siyah maskesi yüzünün
şimdi sen teselli tükenişlere uyanan mevsimsin yabancı
ağzının kıyılarında sözlerin tedirgin etmesin şiirlerimi
bıraksın içlenişlerimi adın
haykırışlarım şair şair




sessizliğe ruhumu hiç sezdirmeden
belleğime biriken anılarını söktüm
indim sancılı yokuşlarından
duvarlarında izlerim dökülsün
en açılmaz kapılar ardına
ak ve karada tek başına kalsın
kimliksiz bir serüven




gitmeseydin
çatlak aynalarında buluta bulanacaktı yüzüm
dört mevsim gezecekti şaşkın rüzgarına vakitlerim
gittin
ay yüzlü zamanlar emekledi derin çizgilerimden
güz yaprağında titreyen gölgeler düştü
tutmadım yüreğimle karanlığı
öylesine yolculuğa
bir daha...



penceremde sallanır hala mor salkımlı acıların

( Gittiğin Gün başlıklı yazı buglem-sozer tarafından 8.05.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.