Horasan’dan doğan, batmayan güneş,
“Ne olursan ol gel.” diyen Mevlâna.
Sekiz yüz yılda yok, gelmedi bir eş.
Yoktur, davetini duyan Mevlâna.

On beş yaşındaydın, Mekke’de hacı.
Dönüşte, Karaman’da giydin tacı.
Selçuklunun geldi Konya’ya ucu.
Yoktur, yolunuza uyan Mevlâna.

Şems’i çok sevmiştin, kaybettin erken.
Midene geçmezdi lokmalar yerken.
Melektin hak yola davet ederken.
Üç beş mürit şimdi yayan Mevlâna!

Yaktığın meşale, hâlâ sönmedi.
Mükemmel sahabe, geri dönmedi.
Bizde sıkıntılar arttı, dinmedi.
Yoktur, helâl lokma yiyen Mevlâna.

Her gün çalıp çırpmak oldu, işimiz.
Doğru konuşmuyor, yüzde beşimiz.
Ağızlar kapandı, dilli kaşımız.
Yoktur, aça sofra koyan Mevlâna.

Çağrını duyanlar, geri sapıyor.
Çoğumuz devamlı puta tapıyor.
Toklar, açtan önce yardım kapıyor.
Ar yok, olduk garip soyan Mevlâna.

Firdevs Cennetine çağrın, gelmezler.
Verilen nimete şükür bilmezler.
Dursunî biçare, gale almazlar.
Kalmadı sevgiyle, sayan Mevlâna.

Dursun Yeşil -2008



( Batmayan Güneş başlıklı yazı dursun-yesil tarafından 8.06.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.