Acele bir hattı vardır gülümseyişimin
Yanağıma dokununca anlarsın
Kaçağım kendi yüzümden
Yolcu...

Utanırım,
Dünyamda savaşlar olduğunu bilmekten
Utanırım...

Kalabalık izler çıkardım geçtiğim, kaçtığım sokaktan arkamda
Büyük toplumlar adımıyla yürüdüm
Büyük toplumlar adına yakıldım
ve çoğul çocuklar adına gülmeyi düşledim

Ayna eğer karşısındaki kişinin suretini resmediyorsa
Altı Milyar Başlı Bir Ejderha'mıyım ne?

Sahi bir bulmacayım ben
Basit.
Deli olan deli çözer yani
Önyargılı olansa kalemler
Buruşturup atılmışım
Çözülmemiş ben...

Bir saklım var yaram içinde
Türlü rüzgar dolmuş ciğerim
Ateş çaldım güneşten
Isıttım gecede bir çocuğu
Çektim üstüne yıldızları ayak uçlarının
Kentler sağırdı, komşular ölüm uykusunda
Duymadı kimse, attığı ekmeğin çöpten toplandığını
Kimliğimin günde kaç kez sorulup
Ceketimin kırk yamasından birinin dahi hatrı sorulmayışı

Ah sevgili, içerletiyor beni bu şiirler
Oyum buyum işte Dünya gezegeninde
Düşmüşüm umarsız geceden yitik bir ütopya ya
Aranır olmuşum suyu, toprağı, güneşi
Ben içinde beni bulamamışken.

Yitik kentin yolcusu
Azığımı düzerim...
Mor çiçek, karanfil, tıka basa sabah
Sabah doldurmuşum koynuma

Ben yolcu
Yitik kentin yolcusu
Nehir suyu taşınan dilimde
Aydınlık coğrafyalar beslerim... 




Ünal YİĞİT
( Yitik Kentin Yolcusu başlıklı yazı unal--yigit tarafından 27.07.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.