Ah çeker yaşlı gözler, çömelmiş duldalarda ;
Rüzgarın ince teli hışırdıyor dallarda ...

Nereye sürgün gitti, benim bayramlık gönlüm ;
Kapı eşiklerinde nöbet tutmakta ölüm !...

Nereye sakladılar, utancımı, arımı ?
Sarıya boyamışlar bütün duvarlarımı...

Bunların cevabı yok, ne Maçin’de, ne Çin’de,
Bir kördüğüm olurken soru soru içinde !

Annemin dizlerinde biterken güluykusu...
Neydi o gençliğime kurulan büyük pusu ?

Kirpiğimin ucundan, uçuşur ince karlar ;
En kızgın ateşlerde taze sürgün yakarlar !...

Dağlarımızda yokmuş, tek kuzu meleyecek ;
Bundan böyle demek ki, hiç bahar gelmeyecek !...

Mayınlar döşemişler açık denizlerime ;
Saçmalıyorum anne, kül serpsen gözlerime !...

Dağlar dumanmış anne, bu bayram da gelmesem ;
Bilmem ki duyar mısın "Yanık Kerem !" seslensem ?

Güller de açmıyormuş, dallara küsmüş gonca ;
Kaç bayram yaşadık biz, sen’le ömür boyunca ?

Şu dünya dedikleri, kırık-dökük salıncak ;
Bir yer bulamıyorum başımı yaslayacak !...

Bu kuşta nerden geldi ? Yanık yanık ötüyor ;
Güluykusu zamanlar gözlerimde tütüyor...

Çöreklendin düşüme, bilmem sen kimsin, nesin ?
İçimin ağırlığı taşınmıyor bilesin !

Bekle birgün gelirim kar düşmeden dağlara ;
Ne de olsa bayramdır düşsem de uzaklara ...

Kulağımı çınlatan hangi sesti, sedaydı ;
Hiç vuslatı olmayan, bu nasıl bir vedaydı ?

Ya uzat ellerini öpiyim anneciğim ;
Patlasam kazan gibi ! Bel ki ferahlar içim ...



Hayrettin YAZICI




( Bu Nasıl Bir Vedaydı başlıklı yazı HayrettinYazcı tarafından 13.11.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.