Yılın önemi yok aslında önemli olan dünün yaşanmışlıkları ve onlara güler yüzle bakabilmek. Dünden kalan anıların pek çoğu yoklukla başlar anlatılmaya. O yokluk maddi yokluktu sadece, yerine konması mümkün olan yokluktu. Ama şimdi yoklukların bittiğini söylemek mümkün mü? Keşke olsaydı!!!
Şimdilerde öyle yokluklar var ki yerine konması mümkün olmayan. Her tarafın maddi olanak dolu olsa da yerine koyamayacağın yokluklar. Haydi şimdi çocuklarınız salın sokağa aklınız kalmadan! Bir başına yolculuğa çıkın kimselerden korkmadan! Komşulardan biri çay içmeye gelebilir diye sevinçle bekleyin! Mahalleye girdiğinizde herkesi tanıyın bakalım, yediden yetmişe! Komşunuza tadımlıkta olsa bir çorba verin yada bir tatlının siz tadına bakın! Arkadaşınız acısını gidin paylaşın!....
Ne oldu, çoğu olmadı mı? Olmuyor işte… Şimdilerde adına değişim diyorlar, desinler. Desinler be!!!
Biz geniş sahalarda top oynardık, arada sırada topun sahibi kapris yapardı. O kapriste top elinden yere inene kadardı. Biz kapris bilmeden büyüdük. Biz belediye gazozunu yarı yarıya da içtik, yudum yudum da… ne mikrop kapardık ne de aklımıza bir şey gelirdi. Önce kalbimiz temizdi.
Postacı gelirdi sokağa, caddeye koşardık onunla konuşmaya. İnanın tanırdı hepimizi ve tek tek seçip verirdi mektuplarımızı. Mektubu olmayana da sen yazmazsan sana kim yazar diye sitem bile ederdi. Ama hep gülerdi yüzü. Sırtında umut taşıdığını, hasret taşıdığını, gözyaşı taşıdığını bilirdi. Hiç ağır gelmezdi. Her şeyimizi bilirdi. Hatta bazı mektupları çocuklara vermez büyüklerimize kendi gidip verir ve peşinden teselli ya da sevinç paylaşımları cümleleri bile kurardı. O mahallemizin mahallede oturmayan yakınıydı.
Şimdi düşünüyorum da o yüzünde ki maske olamazdı. Olsaydı elbet takmadan unutup çıktığı gün olurdu çünkü. Yıllarca hep o yüzle gezdiğine göre o yüzünde ki maske değildi.
Öyleyse şimdi neden insanlar hep maskeli? Hem de ne maskeler biri yüzde diğerleri zulasında. Duruma göre tak çıkar misali…
Bayramlarda ve yeni yılda kart yollardık birbirimize, açık zarflarda. Yoktu ki saklımız, hep sevgi ve iyi dilekti yazılanlar neyi saklayacaksın. Hatta zarfsız bile yollardık, sanki herkese açık bir gülümseme ve en iyi dilekleri paylaşma gibi…
Nerede şimdi o cömertlikler, nerede açık yüreklilik!!!
Şimdi utanmadan telefonunu, yetmedi evini, en mahremini dinliyorlar… Üstelik bunu yapanlar …………
Çok mu huzur için günde bir iki saat vermek! Yarın hepimize lazım değil mi?
Haydi örnek alalım Mevlana ‘dan, Yunus ‘tan, Polyanna ‘ dan… hiç bir şey bilmiyorsak olmadığımız olmaya çalışalım….Olmaz mı?
Atalım benle başlayan cümleleri biz diyelim, sevelim, sevilelim, sayalım … Üstelik karşılıksız yapalım, yapmayı göze alalım…
Siz hep yazın olur mu? Şöyle dünümü karıştırıp havalandırıyorum, güneşe teslim ediyorum anılarımı…
Selam ve saygılar.

 

Hüseyin Usta'nın
 makale  niteliğinde  yorum emeğini ,böyle  tşk  etmek istedim.
Saygımla ...

 
01.02.2011 Tarihinde yorumlandı....
 
Tşk Hüseyin Usta!
( Yorum Hediyedir Emeğe... başlıklı yazı Oya GEDİK tarafından 1.02.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.