Dedelerimiz zamanında kalmış o saf aşklar. Hiçbir beklenti
olmadan masumca ve sonsuza dek aynı yastığa baş koyuşlar. Televizyonun bile
olmadığı bir yaşamda insanların birbirlerinden başka paylaşacak neyi vardı ki?
Teknoloji mi yok etti bizim hayatımızı ve aşklarımızı? Yenilenen dünya mı
uzaklaştırdı bizi birbirimizden. Yoksa
yaşam şartları mı zorlaştırdı bizim sevgilerimizi? Teknolojiye ayırdığınız
zamanı bir insanla iletişim kurmayı denediniz mi hiç? Yahut TV karşısında
oturup seyrettiğiniz programına mı değiştiniz sevdiğinizi? Cevap vereyim; EVET,
teknolojiyi seçtiniz ve kaybettiniz. Sevdiklerinizi unuttunuz. Değer
verdiklerinizi yok ettiniz? Harcadığınız zaman ya internetin, ya da tv’nin
karşısında geçiyor. Facebook’ta saatlerce takılıp bir duygu ve düşüncenizi
yazıyor, eleştiri ya da beğenilmeyi
bekliyorsunuz. Beğeniyorlar da. Ama sizi beğenin de sizin gibi beğenilmeyi
beklenen bir kişi olduğunu unutuyorsunuz. Televizyonun karşısına geçip
saatlerce seyrettiğiniz tv programlarının içinde kayboluyorsunuz.
İnternetten hayat arkadaşı arıyorsunuz, buluyorsunuz da. Kaybolduğunuz sanal
alemin içinde, bir anda kaybolacak sanal bir arkadaş. Sanal cümleler, dövize endeksli
aşklar ve gerçek kimliğini yansıtmayan ama sizi kendine gerçekten aşık eden
güzelliklerle karşılaşıyorsunuz. Ama bilgisayarın ALT F4 tuşuna bastığınız anda
kaybettiğiniz bir hayatı seçiyorsunuz. Kablosunu çektiğiniz anda
göremeyeceğiniz TV karakterlerine tutuluyorsunuz.
Sanal alemde görüşmemek üzere hoşça ve dostça kalın..