Siz hiç genç bir fidanın ölümünü yakınlarına bildirdinizmi; aaaahhhhh;
     Ben bidirmek zorunda kaldım ama bildiremedim.

      Nasılmı;

      Bir gün eski ve terkedilmiş iki katlı bir binanın ikinci katına oynamak için çıkan çocuklar intihar etmiş bir genci görmüşler bu ölüm olayını karakola bildirmişler.

      Telsiz anonsu üzerine bende olayın olduğu yere gittim.

      Cesedin bulunduğu yere gittiğimde;

      Aman allahım dedim gözlerime inanamadım.

      Yerde yatan kişi benim oturduğum mahallede oturan sabahları okula gidip öğleden sonra sokaklarda simit satan ayakkabı boyayan içine kapanık kendisine sorulunca cevap veren kısacası insanlarla pek konuşmayan İsmail di.

     Değişik bölümlerde çalışıp olay yerine gelen arkadaşlar kendilerince gerekli delil ve notları aldılar savcı beyin talimatı ile yapılması gerekenler yapıldı en sonunda ambulansa konularak adli tıpa gerekli otopsi yapılmak üzere gönderildi.

      Burada yapılacak tek bir şey kalmışdı.

      Bu ölüm olayını ailesine söylemek.

      Ama kim söyleyecekti.

      Arkadaşlarımın yüzüne baktım hepsi ne demek istediğimi anladılar yok abi biz söyleyemeyiz sen İsmail i tanıyorsun ailesininde nerede yaşadığını az çok biliyorsun ve senin söylemen en uygunu deyip bu en acı haber verme işini bana yıktılar.

      İsmail in oturduğu evi buldum kapıda zil düğmesi vardı ama zil çalışmıyordu, kıpıya istemeye istemeye.

      Birkaç defa vurdum ama kapıyı açan yoktu tam kapıdan ayrılmak üzere iken yan tarafdaki binadan bir bayan çıktı kimi aradın dedi bende İsmail i arıyorum dediğimde bayan bana İsmail şimdi simit satmakta ya da ayakkabı boyamaktadır ancak hava kararınca eve gelir dedi.

      Bende annesi evde yokmu dedim oda arka sokak da bir apartmanın merdivenlerini silmeye gitmiştir dedi aparmanın bulunduğu yeri tarif etmesini istedim verdiği tarif de mahallemizde bulunan okulda öğretmenlik yapan bir arkadaşımın oturduğu apartman olduğunu anladım yavaş yavaş ama istemeye istemeye buraya gittim .

      Apartmanın önüne geldiğimde öğretmen arkadaşımın marketten geldiğini gördüm onu beklemeye başladım öğretmen arkadaşım yanıma gelince kısa bir hoş beş den sonra İsmail i kendisi de tanıdığı için İsmail in annesi bu gün sizin apartmanın merdivenlerinimi siliyor dedim.

      Aldığım cevap evet oldu arkadaşım bir şeymi var diye sorduğunda boğazım düğümlendi gözlerim ıslandı ama bir şey diyemedim.

      Benim durumumu gören ve bir şeylerin olduğunu anlayan arkadaşım haydi gel içeriye bakalım dedi ve içeriye girdik üçüncü kata kadar çıktık ama İsmail in annesini göremedim bu arada arkadaşımın oturduğu dairenin önüne geldik, arkadaşım zili çaldı kapıyı açan şirinmi şirin 6 yaşlarındaki kızıydı kapı açıldığında içeriden gülüşmeler geliyordu istemeye istemeye içeriye salona geçtiğimde öğretmen arkadaşımın eşi Hemşire Ayla ,İsmail in annesi ve bir bayan misafirleri vardı biraz önceki durumu görünce de içim daha da burkuldu.

      İçimden ben bunu nasıl söyleyeceğim söylemem de imkansız hayatımın en zor şeyi dedim.

      Bu arada beni ve arkadaşımı gören misafir bayan ile ismail in annesi toparlanıp gitmek üzereydiler bu arada nasıl olduysa arkadaşımın eşine yavaşça merdivenleri temizleyen kadını gönderme onunla biraz işim var benim göndertmediğimi de belli etme dedim.

      Sağ olsun Ayla hanım İsmail in annesine hitaben sana hazırladığım paketi unuttun onuda al bekle içine biraz bir şeyler daha koyacağım dedi ve İsmail in annesini bekletti mutfağa gitti bende arkadaşıma işaret ederek gelmesini söyledim ve birlikte eşi Aylanın yanına mutfağa gittik.

      Burada ölüm olaylarına daha alışkın olan Ayla ya ismail in intihar edip öldüğünü, şu anda mork da olduğunu ama annesine bu durumu nasıl söyleyeceğimi bilemediğimi söyledim.

      Ayla da bana çok zor bir durum ama söylenmesi lazım dedi.   
      Bende nasıl söyleyeceğim dediğimde;

      Bana; sen merak etme temizliği bitirdiğinde bana geldi bu gün içimde bir sıkıntı var gözlerim kararıyor ara ara başım dönüyor ne yapmalıyım dedi bende bakarız dedim ama unuttum şimdi ben onun tansiyonuna bakar gibi yaparım daha sonra da sana bir iğne vurmam gerekiyor der ona bir sakinleştirici iğne vururum biraz sonra da birlikte yavaş yavaş söyleriz dedi.

      Bende fikrin güzel olduğunu hemen uygulamamızı ve bu sıkıntıdan kutulmak istediğimi söyledim.

      Ayla eline bir şey almadan salona geçti beklemekte olan İsmail in annesine hani gözlerim kararıyor,başım dönüyor demiştin şimdi aklıma geldi, gel senin bir tansiyonuna bakayım dedi ve göstermelik tansiyonuna baktı daha sonra sana bir iğne yapmam gerekli diyerek sakinleştirici iğneyi vurdu.

       Daha sonra bizde yanlarına gittik kendisine İsmail i sordum dersleri nasıl dedim.
      İsmail in annesi de İsmail in bu günlerde morali çok bozuk zaman zaman bana ölümden bahsediyor belki biliyorsunuzdur İsmail in babası beni İsmail küçükken bırakıp gitti bende kendi başıma İsmail i büyütmeye çalıştım,şimdi de bu güne kadar bizi arayıp sormayan bize bir lokma ekmek bile göndermeyen babası bir yerlere borçlanmış bizim evide adres göstermiş borçlandığı yerde icra işlemi yaptırmış icra dan eve yazı geldi bende ne yapacağım diye kara kara düşünüyorum İsmail de bana üzülme anne Allah büyüktür yardım eder deyip bana teselli vermeye çalışıyor ama için için de babasına kin ve nefret duyuyor.

      Allah razı olsun hayırlı evlat çıktı okuldan çıktıktan sonrada boş durmuyor simit satıyor ayakkabı boyuyor evi geçindirmeye çalışıyor bande rahatsızım iki yıldır pek temizliğe de gidemiyorum dedi.

      Bunları duyduktan sonra sorumluluğumun yükü omuzlarım da daha da arttı sanki omuzlarımda yüzlerce ton yük varmış gibi oldum daha da ezildim, yutkundum ağlamamak için kendimi zor tuttum..

       Benim durumumu gören ve anlayan Ayla hemen müdahale ederek, senin başına bir iş gelirse mesela ölürsen İsmail ne yapar dedi.

       Annesi de hiç düşünmedim aklıma bile getirmedim dedi.

       Pekala İsmail ölürse sen ne yaparsın dedi.

      Bunu duyan kadın bir anda dondu kaldı, yüzü değişti, elleri titredi, dudaklarını zorda olsa kımıldatarak kısık sesle sadece ben, bende ölürüm dedi.

       Bu cevap üzerine ne yapacağımı şaşırdım ne diyeceğim, nasıl diyeceğim diye kara kara düşünmeye başladım.

       Bu arada kapının zili çaldı gelen arkadaşımın oğluydu, içeriye girer girmez; baba hani bizim okulda İsmail diye bir çocuk var ya her zaman sınıfında birinci olan bizimlede pek oynamayan öğleden sonrada simit satan, ayakkabı boyayan der demez, arkadaşım da eee ne olmuş İsmail e dedi.

       Oğluda;
       Baba İsmail intihar etmiş ölmüş dedi.

       Bunu duyan anne orada bayıldı kaldı.

       Benim dakikalarca söyleyemediğimi 15 yaşındaki çocuk bir dakikada söylemişti.

       Şimdi düşünüyorum;
      Aramızda daha nice İsmail' ler var ve hayat ile mücadele ediyor hiç bu ismail' lere insanca yaklaştıkmı, yaklaşıyormuyuz yoksa şuraya bak doğurup sokağa atmışlar ve annesi babası küçük yaşta okuma çağında olan çocukları çalıştırıyor onun kazandığı parayla sağda soldamı gezip tozuyorlar diyemi, yoksa şu zalim hayat küçük çocuğun omuzlarına mı yıkılmış diyemi düşünüyoruz.

       Allah o İsmail'lerin yardımcısı olsun. 22.06.2011

( Ben Söyleyemedim Ki başlıklı yazı Yanlız adam tarafından 22.06.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.