Online Üye
Online Ziyaretçi
Tutsaklık değil midir yaşamak
Ruhu kasıp kavuran
Can çekişen bedenden sıyrılırken
Tükenen son nefese uzaktan baktıran…
Tutsaklık değil midir yaşamak
Ruhu bedenin efendisi yapan!
Gün olur bir geceye
Gün olur dudaktan düşecek bir heceye
Ve gün olur
Yaradan’dan gelecek bir mucizeye
Ya da;
Bileğini bükemediğin yiğidin
Tırpanlanmış yollarda dahi yürüyüşündeki efeliğine
Tutsak kalmak değil midir yaşamak gizliden gizliye!
Özgürlük diye savrulurken meçhul savaşların koynunda
Mesken kurmak değil midir parçalanan umutların arasında
Bir isim bırakmak adına.
Ya da bir karınca kadar onurlu ölebilmek karın tokluğuna!
Aşığın ayrı kaldığı bir günü bir asır saydığı,
Zenginin ömründen giden bir yılı
Göz açıp kapayana kadar geçti diye hayıflandığı
Bir tutsaklık değil midir yaşamak!
Ekmeğin tuza
Tuzun suya
Suyun buluta
Bulutun toprağa muhtaçlığı kadar!
Ya da
Bir annenin doğmamış yavrusuna sunduğu yaşamın kutsanmışlığına
Tutsak kalmak değil midir yaşamak.
Mecnun' un Leyla 'ya yanmasına,
Boyun büken çiçeğin susamışlığına,
Acıkan bir kedini mırıldanışına,
Ya da sokakta üşüyen bir çocuğun
Sıcak bir yuvayı düşlemesine seyirci kalmak değil midir tutsaklık…
Mazide kalan aşklara düşler kurmak,
Ebedi uykusunda ki babaya keşkeler sunmak
Sızlayan vicdanı okutulan fatihalarla huzura
Umutlarımızı yaşamla kavuşturmak değil midir?
Ya da çekilen çilelere paydos diyip
Hayatınızın isyanını yaşarken
Süzülen gözyaşlarınıza ulaşamamak değil midir yaşamak
Ölümün akışkanlığında
Tutsaklık değil midir yaşamak?
Sisler arasında…
Gül Serap
06.02.2007